Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Acı ve elemle harap olan ben, bu yağmur gibi yaşları kim için akıttığımı pek bilemiyorum! Böyle ağlayıp duruyorum da, bilmiyorum Sebep ne, kimden ayrıldım! Öylesine şaşırıp kalmışım ki!
Sayfa 328Kitabı okudu
“Fantine'in başına gelen bu felaketin anlamı neydi? Top­lum bir köle satın almıştı. Kimden? Sefaletten. Açlıktan, soğuktan, yalnızlıktan, terk edilmişlikten, yok­ sulluktan. Acıklı bir pazarlık. Bir parça ekmeğe karşı bir ruh. Sefalet arz ediyor, toplum kabul ediyor.”
Reklam
Bunlara gerek var mıydı, yoktu. Hiçbir şeye gerek yoktu. Insan kendini süsleyeyim derken ediyordu zaten ne ediyorsa. Muharebe tedbirden ibaret değil miydi? Hile, kelime anlamıyla bile çare demek değil miydi? Bu cenge çıkanlar kime sözde kılıç sallıyordu? Bunlar şehit olursa kendileri o oturanlardan mı olacaklardı? Sonra bu istedikleri gibi konuşma ruhsatını kimden alıyorlardı, Musa'nın dağda rastladığı çobandan mı sayıyorlardı kendilerini? Musa çobana, "Sus, ne biçim konuşuyorsun sen," deyince Allah, "Sen karışma çobanıma, istediğini söyler," ehliyetini verdiği gibi böyle ruhsatlılar mı vardı?
Meliha Cevad'ın yüzüne dikkatle bakıyor. Onun bu "ana baba" hakkındaki fikri merak edilecek şeydir. İnsan bu dünyada aldıklarının hepsini iade eder. Müstesna yoktur, diyor. Kâmil soruyor: - Kimden aldıklarını kime? Anadan aldıklarını anaya; babadan aldıklarını babaya; artanını çocuklarına.
Sayfa 120
Ben Kemal Paşa'dan yana olmam da, kimden yana olurum? O, yarın bu dev işini başaracak olan serden geçti gönüllülerin başıdır.
Sayfa 153Kitabı okudu
Bu arada, sen nasılsın dersen, ben iyiyim. Hayatımdaki dostlarım hiçbir zaman kötü olmadığımı söylüyorlar. Ben de onlara "Benim kötü olma lüksüm yok." diyorum. "Eğer ben kötü olursam, insanlar kimden güç alacak?" Merak etmeyin, ömrümün sonuna kadar iyi olacağım.
Reklam
Sözcüklerimiz, bizi yalanlarda, yanlışlarda, aldanmalarla aldatmalarda gizleyen sözcüklerimiz vardı... Bize kimden, kimlerden geldiğini tam anlamıyla bilmediğimiz, hatırlamak istemediğimiz sözcüklerimiz vardı... O sözcüklerimiz bu yüzden yabancımızdı, o sözcüklerimizde bu yüzden birer sessiz yabancıydık... O sözcükler bu yüzden yalnızlığımızdı...
“Vâkıa, Ahmet de sakindi. Fakat yaratılıştan öyle idi. O, kendisini kabahatli bulan adamdı. Bilhassa, doğuşunun hazin tesadüflerini öğrendiği günden beri -kimden, nasıl? Bunu hiç biri bilmiyordu. Belki de komşulardan biri söylemişti;- daima köşesinde, daime evi yadırgar olmuştu. O kadar ki, biraz fazla şımartılmak istense, hatırımı alıyorlar düşüncesine kapılıyor, gözlerine yaş birikiyordu. Bu, her yerde tesadüf edilen şeylerdendir. İnsanlar bazen doğuştan mahkûm olurlar, saz parçası kendiliğinden kırılırdı.”
Sayfa 14
Bizim birlikteliğimiz de ayrılmamız da Allah için olmalıdır. En iyi arkadaşlık bu prensip üzerine kurulan arkadaşlıktır. Kalbimizi yoklayalım. Kimi ne için seviyoruz? Kimden ne için uzaklaşıyoruz?
Modern ilme ters düştüğü iddiasıyla bazı hadisleri reddetmeye kalkmak, ilmin varacağı son merhaleye ulaştığını kabul etmek anlamına gelir ki, bunun isabetsizliği ortadadır. Hemen her sâhada hâlâ emekleme seviyesindeki ilme uymuyor diye bir kısım hadisler ayıklanacak olsa, sonra da modern ilmin gelişmesiyle hadiste ifade edilen hususun doğruluğu anlaşılsa, bu büyük sorumsuzluğun hesabını kim verecek ve bu cür’etin vebalini kim yüklenecektir? Mesela köpeğin bir kaptan su içmesi halinde o kabın biri toprakla olmak üzere yedi veya sekiz kere yıkanmasını tavsiye eden Sahîhayn hadisi bazı iddialara kapılarak akla ve mantığa ters diye atılsaydı, daha sonra ilmin gelişmesiyle köpeğin ağzından geçen mikrobu toprağın tesirsiz hale getirdiği ispat edildiğinde bu sorumsuz hareket nasıl telafi edilecek ve kimden nasıl özür dilenecekti?
Sayfa 471Kitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.