Çarpıcı ve sıradışı bir sistem eleştirisi. Russell, "Çalışmak erdemdir." söyleminin pastadan en büyük payı alan, mülkiyeti ellerinde bulunduran 'aylak' sermaye sahipleri tarafından uydurulduğunu dile getiriyor. Refah için, maddi ihtiyaçlarımızı temin edebilmek için günde 4 saat çalışmanın yeterli olduğu savını delillerle kanıtlıyor. Yazara göre, mevcut sistemde ihtiyaç fazlası üretim yapılıyor bu da müthiş bir adaletsizlik doğuruyor. İnsanların çoğu zengin olmak için değil karın tokluğuna, tamamen aylaklık yapan bir avuç azınlık için çalışıyor. Bu işçi sınıfının sinema izlemek, futbol izlemek, radyo dinlemek gibi edilgen hobilerinin olmasını da çok çalışmalarına bağlıyor. Eğer insanlar daha az yorulsa ve daha fazla boş vakitleri olsa kendilerinin aktif olarak katıldıkları resim yapma, bilim yapma gibi daha üretken işlerle uğraşırlardı. Bu sebeple medeniyet "aylaklar" sayesinde gelişmiştir, diyor yazar. Filozoflar, bilim insanları, sanatçılar 'aylak' takımından çıkmıştır. Bu manada aylaklık yerilen değil övülen bir şeydir. Eğer boş vakit herkese eşit olarak dağıtılırsa toplum ilerler.
Yazar, bunun dışında mimari, eğitim, savaş, bilimsel bilgi, siyasi ideolojiler konusunda da fikirlerini beyan etmiş. Ben bazılarını ütopik ve uygulanamaz bulsam da özellikle çalışma saatleri konusundaki fikirleri sağlam temellere dayanıyor.