Hayatınızın, ana babanızın iki dakika süren bir gaflet ânının eseri olduğunu bilmek kolay yutulur lokma değildir, yutamıyorsunuz da zaten. Boğazınıza demirden bir lokma gibi oturuveriyor bu bilgi. Sonra ömrünüz boyunca o lokma kursağınızdan insin diye kendinizi paralıyorsunuz.
Bazen düşünürüm, keşke unvanının anne ve baba olması bağ kurmaya yetse, keşke bir çocuğun evladın olması onu sevip kabullenmene kâfi gelse.
Ama öyle olmuyor işte.