Mükemmeldi diyemem çünkü yer yer çok sıkıldım. Kahramanların hayattan bıkmış olması da ayrı bir konu tabii. Yine de serveti Fünun, Tanzimat dönemi vb. Romanları okumaktan vazgeçmiyorum.
Mehmet Rauf’un ikinci romanı Ferdâyı Garâm, Eylül’ün bir bakıma ön çalışması niteliğindedir. Derin ruh tahlillerine girilen kahramanlar, hayattan beklediklerini bulamamış, mücadele gücü zayıf, melankolik kişilerdir.
Mehmet Rauf Ferda-yı Garam adlı eserinde de sonu ölümle biten bir aşk hikayesini anlatmıştır.
Romanın kahramanları amca çocukları olan Macid ve Sermed’dir. Macit, babası uzak diyarlarda görevli olan bir gençtir. Eğitimine ara vermemek için babasından ayrı kalmış ve amcasının Yeniköy’deki evinde yaşamaya başlamıştır. Amcasının kızı Sermed’den ise nefret etmektedir. Annesinden ayrı kalmasının nedeni olarak onu görür. Ancak büyümeye başladıklarında kavgalar bitmeye başlamış ve Macit, Sermed’e âşık olmuştur. Ailesinin İstanbul’a gelmesiyle evden ayrılan Macid, Sermed’den ayrıldığı için hüzünlüdür. Hastalanır. Daha sonraları aşkına karşılık bulur, iki âşık melankolik duygular içerisindedirler. Aşklarının yarınından korkarlar. Bu duygulara yenilen âşıklar sandalla açıldıkları bir gün birlikte intihar ederler.