"Hiç kimse beni, denemeden bir şeyi yapamayacağıma inandıramaz!"
"Yine de denedim, denedim anasını satayım, hiç değilse o kadarını yaptım, değil mi?"
"Bir şeyler yapılmasını istiyorum! Duyuyor musunuz? Bir şeyler yapılsın! Bir şeyler! Bir..."
Günaydın dostlar️
Buyurun alıntılarını verdiğim kitabın yorumu
Düzene başkaldıran delilerin hikayesi...
Yıllardır katı yönetimle ruhları ve zihinleri sömürülen akıl hastalarının kendilerini buldukça düzeni sorgulamaya ve seslerini çıkarmaya başlarlar...
İşlediği suçtan ötürü cezaevinde olan McMurphy, buradan kaçışın imkansız olduğunu anlıyor ve ruh sağlığı bozuk taklidi yaparak kendisinin akıl hastanesine naklini sağlıyor. Buraya kadar planı tıkır tıkır işliyor fakat kaçmayı planladığı akıl hastanesinde aklının almadığı şeyler yaşanıyor. Buradaki insanlara ne olmuş böyle? Bunların nesi var?
Şaşırtıcı bir sonla biten ve beni beklediğimden de etkileyen bir kitap oldu Guguk Kuşu. İlk kez bir kitabı ve filmi aynı anlarda yürüttüm. Biraz okudum biraz izledim, biraz okudum biraz izledim... Çünkü kahramanımızı görmeyi ve akıl hastanesinde olup biteni cisimleştirmeyi istiyordum. Hep korktuğum ve canice bulduğum sözde tedavi şekillerini okurken tüylerim ürperiyordu.
İyilik ve kötülüğün, güçlü ile güçsüzün, otoritenin ve boyun eğenin belirgin sınırlarla birbirinden ayrıldığı bu düzene biri baş kaldırmalıydı! Bu kokuşmuş düzen değişecek ve aklın da ruhun da serbest bırakıldığı günler gelecek.
Olur mu dersiniz?
Olsaydı keşke.
Çok etkilendiğim bir kitap ve filmdi. Mutlaka önce okuyun sonra izleyin dostlar