Dostoyevski'nin henüz 24 yaşındayken yazdığı ilk romanıdır. Yalın, sade ve akıcı bir üslupla kaleme alınan kitap, insanların yoksulluk, yalnızlık, kayıp, hastalık, sevgi ve umutları toplumsal çatışma ve sosyal sınıflandırma ekseninde mektuplar aracılığıyla ele alınmış. Kitabı okurken duygudan duyguya giriyor insan. Kendimizle yüzleşiyoruz; eksik yanlarımız, fazla yanlarımız, doğru olan ve yanlış olan, sahip olduklarımız ve olmadıklarımız... Hayatta yoksul insanlar da var. Bu apaçıktır, insan görmez veya görmek istemez sadece. Her şeye rağmen bir yaşam mücadelesi veriyor bu insanlar. En değerli olan da, bu insanlar, hayatta para, makam ve mevkiden çok daha önemli olan şeyler olduğunun farkında, bunu biliyorlar. Ve kitap bunu ciğerimize kadar işlemeyi başarıyor. Okunmasını kesinlikle tavsiye ederim.