Suat Derviş, hayata ağzında altın kaşıkla merhaba dedi. Son nefesini yoksulluk içinde verirken, üzerinde saraylı annesinin hediyesi ipek sabahlık örtülüydü.
Ülkesi için en iyiyi isteyen aydınların gördüğü eziyetten nasibini fazlasıyla aldı. Bu yolda, doğurmak üzere olduğu oğlunu kaybetti.
Onlarca kez sinemaya ve sahneye uyarlanan Fosforlu Cevriye isimli romanında, "hayatının aşkı"nı betimledi.
Bu eseriyle sadece kendi ülkesinde değil, pek çok ülkede de gönülleri fethetti.
Nâzım Hikmet'in "başını eğemedim, gölgesini çiğnedim" diye şiirler yazdığı yıl,Suat Derviş sadece on altı yaşındaydı.
Sonra biri güreşçi, biri romancı, öteki gazateci olmak üzere üç koca eskitti.
Almanya'da Suzet Doli ismiyle Almanların, Fransa'da Suat Derwish adıyla Fransızların kalbini çaldı.
Yaşadığı dönemin kuşkusuz en iyi gazetecisi ve en çok okunan romancısı olan Suat Derviş'in soluk kesen dramını, İpek Sabahlık'ta evinerek, gipta ederek, şaşırarak, acı çekerek okuyacaksınız.
Arka kapak yazısından da anlaşılacağı üzere okumak gerek.
Buralardan gerçek adı Hatice Saadet Derviş, ev halkının seslendiği Suat Derviş, Almanyanın tanıdığı Suzet Doli geçti...
Hayatının son demleri hiçte ismi ile müsemma olmadan geçmiş...
Oysa Suat mutlluk demekmiş.