Stephen King' in üçüncü kitabı.. Kujo.
Bu kitabın da gerilim vardı. Öyle ki ilk yirmi sayfasını okurken, seni neden gece okumaya başladım diye söylenip, sabaha erteledim. İlk iki gün böyle geçti. Dolapların içinden her an bir şey çıkabilir gibi tuhaf hislerle başlangıç ettik
Sonunda istediğim gerilim, korku en azından benim için olan haliyle yeterliydi. Sonra başkalaştı kitap aktı konu, çok sevdim bu halini, kitabı okurken, içine dahil oluyorsunuz.. Dur, kaç, orda orda.. gibi ( bu sonlarına doğru ama )
Başlangıç da biraz gerilim, sonra olayın gelişiminin ve sonunun tüm ayrıntıları anlatıldı. Tad'in korku dolu anları var, anne-baba burda çocuklarını yalnız bırakıp gittiler mesela. Bizim burda çocuk uyusun da öyledir ya. Çocuk sevgileri önce terbiye üzerine. Bizde tamamen salt sevgi üstüne sonra terbiye.
Komşuluk ve kardeşlik ilişkileri de garip. Küçücük bir yerde duruyorlar ve kaç gün geçmiş kayıp insanlar merak eden yok. Köyde hayat öyle midir? Saat başı yoklama çekerler. Köyleri bile tuhaf. O kadar insan öldü, bir Allah'ın kulu merak etmedi. Hep kaytarmıştır, bir yolunu bulmuştur. Ondan gecikmiştir. Başına bir hal gelmiştir, diyen olmadı.
Sonra kadın oğlu için canına dişine taktı. Elinden gelenin fazlasını da verdi. Canını koydu ortaya. Hayat umduğu sonu sunmadı ne yazık ki! Baktı artık umduğu yardım gelmeyecek. Çocuk gidiyor elden, dışarda bir canavar bekler durur. Ya çocuğunu kaybedecek ya da kendi ölecek. Kendini attı artık ölüme. Peki buna değdi mi? Kurtarabildi mi oğlunu?
Güzel bir kitaptı, sevdiğim ve merakla okuduğum..
Gerilim okuyamam aslında ama okudum. Okuyabiliyormuşum. Sizlere de tavsiye edebilirim.