Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yapıtlarında işlediği konular ve yazın stili bazı eleştirmenlerce bayağı, saldırgan ve hatta edebiyat dışı bulunan Bukowski, abartılmış 'erkeksi' bir rol takınarak, yaşamın bütün katmanlarına sinmiş olan "maço" tutumla inceden inceye alay etmektedir aslında. Bukowski'nin her şeye meydan okurcasına yükselttiği sesi otobiyografiktir; yoksulluk, acı ve başarısızlık karşısında çaresiz kalan, toplum tarafından horlanan, karnını doyurabilmek için fabrikalarda ve mezbahalarda çalışan niteliksiz bir işçinin, çok sıradan, alttabakadan herhangi bir insanın içinden kopup gelen bu ses, çarpıcı mizah öğeleriyle yüklüdür. "Postane", yazarın ilk romanı... Romanın kahramanı ve anlatıcısı Postacı Henry Chinaski, bir zamanlar postacılık yapmış olan Charles Bukowski'den başkası değildir. Postanedeki yaşam, tekdüze, katlanılamaz ve aşırı yorucudur. İşlenecek posta dağ gibidir; bürokrasinin anlaşılmaz kuralları acımasızdır, kabadayı postabaşları kötüdür, üstlerine yağ çekerken sıradan memur ve çalışanlara yapmadıklarını bırakmazlar. Postanede çalışmaya dayanabilmek için ya kaçık ya da iyiden iyiye aptal olmak gerekir. Bizim Chinaski çareyi içki ve kadınlarda arar. Umutsuz bir ayyaş, uslanmaz bir aşık, inanılmaz ölçüde başarılı bir kumarbaz olan postacı, Napolyonvari bir zamanlamayla, hipodroma, yataktan yatağa koşar durur.
Yazar:
Charles Bukowski
Charles Bukowski
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 11 dk.Sayfa Sayısı: 183Basım Tarihi: 2001İlk Yayın Tarihi: 1971Yayınevi: İmge Yayınları
ISBN: 9789755330549Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
183 syf.
·
Puan vermedi
·
14 saatte okudu
Charles Bukowski’nin kaleme aldığı ilk romanıymış Postane. Kitabın esin kaynağı ise yazarın 1950lerde Amerika’da bir postanede çalıştığı yıllar. O yılların etkilerini görmemek elde değil. Bu nedenle de yarı otobiyografik bir roman diyebiliriz. Hayatı da kitap boyunca anlatıldığı gibi içki, kadın ve hipodrom üçgeninde dönüp durmuş. Kitap, yazarın okuduğum ilk eseriydi. Okuması zevkliydi diyemem ama kolay ve anlaşılırdı. Kahramanımızın başından gelenleri anlatış tarzı günlük hayattaki o sıradan olayları alaycı bir dille anlatması hoşuma gitti. Kısacası, yazar günlük dili kullanarak okuru çok da sıkmadan anlatmak istediğini anlatmayı başarmış. Beni rahatsız eden tek bir şey vardı roman boyunca o da kitaptaki kadın karakterlerin küçük düşürülmesiydi. 1960lı yıllarda kadınlara olan bakış açısı beni kitaptan soğuttu. Kitabın konusu ise çok basit Henry Chinaski adında bir posta çalışanın hayatına misafir oluyoruz. Sıradan, hatta vasat bir adam Henry. Öyle hayatta pek de bir amacı yok. Yaşıyor tabi buna yaşamak denirse. Hayatı içki içmekten, at yarışı oynamaktan ve kadınlarla vakit geçirmekten ibaret. Bildiğiniz anti kahraman. Öyle süslü bir adam değil anlayacağınız. İşini sevdiği söylenemez. Sadece cebi biraz para görsün yeter. Postanede çalışırken isteksiz. Ama hakkını yemeyelim iyi bir gözlemci. Okuyucuyu öyle detaylara boğmadan bilgilendiriyor postanede işlerin işleyişi ilgili. Hayatından bir kadın geçip diğeri geliyor tabii bu sırada. İçki içiyor. At yarışlarında para harcıyor. Tam bir kaybeden hikayesi aslında. 
Postane
PostaneCharles Bukowski · İmge Yayınları · 20011,305 okunma
Reklam
183 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Kitabın son satırları; "Uyandığımda sabahtı ve hala hayattaydım Belki bir roman yazarım diye geçirdim içimden Sonra da yazdım." 12 yıldır çalıştığı kadrolu işinden ayrılıyor ve bu satırları yazıyor kitapta. Bukowski hakkında okuduğum "Yazmak istedi,defalarca denedi ve aç kaldı." bu cümleyi kitabın sonu bana sonuna kadar hissettirdi. Bilmeyenler için yazarın ilk romanı bu arada Bukowski nin kavgaları ve samimiyeti bu kitapta da devam ediyor ve ben kendimi bir şekilde bu adamı araştırıp okurken buluyorum.Hayranlıktan da kendimi alamıyorum.
Postane
PostaneCharles Bukowski · İmge Yayınları · 20011,305 okunma
183 syf.
4/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Postanede çalışan yazar, başından geçenleri paylaşmakta bu romanda. Üslubunun biraz sert olduğunu belirtmekte yarar var. Kitabın çok beğeneni olduğu kadar beğenmeyenleri de var.
Postane
PostaneCharles Bukowski · İmge Yayınları · 20011,305 okunma
266 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Dünyayı istiyordum ben, aşağısı kesmiyordu beni.
Postane kitabı Charles Bukowski 'nin qələmindən oxuduğum ilk kitab oldu. Yaxşı ki, oldu:) Postane kitabını oxumazdan əvvəl çox önyarğılı idim, "kitablarında qadınları həddindən artıq alçaldır", "onun kitabları vaxt itkisidir", "gününü fahişələrlə keçirib, tək əyləncəsi içki içmək olan birinin yazdıqları sənə heç nə öyrədə
Postane
PostaneCharles Bukowski · Parantez Yayınlar · 20191,305 okunma
Reklam
168 syf.
7/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Geldi, çayını içti ve gitti tıpkı diğerleri gibi.
Fabrika'da bekçiliğe başlamıştım. Mersin-Adana sınırında bulunan bir mısır silosunun güvenliği için gündüz vardiyası bana verilmişti. Sabah 08:00 akşam 19:00 gibi bir çalışma süresini 1 ay 15 gün icra ettim akabinde yerime birini buldular bu geçici iş süreci hayatıma çok büyük tecrübeler kattı. Somut örnek olarak yaklaşık 30 civarı film
Postane
PostaneCharles Bukowski · Parantez Yayınlar · 20191,305 okunma
168 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Ah insanlar! Her şeyi bulup kendini bulamayanlar.
Bana iyi geliyorsun… Norse anılarında şöyle yazıyor: “İlk sarhoş mektuplarından, gerçekten çok kurmaca ve fanteziyle ortalığı sarsacak, Falstaff benzeri vahşî bir kabadayıyla karşı karşıya olduğumu biliyordum.” Buk’un en çarpıcı resimlerinden birini çizmiştir: “Bukowski kötü biçimliydi çiçekbozuğu bir yüzle koca bir kambur, nikotinden sararıp çürümüş dişler ve acı dolu yeşil gözler. Yatık kahverengi saçları, gereğinden büyük bir kafaya yapıştırılmış gibi görünüyordu –omuzlardan daha geniş kalçalar, gülünç derecede küçük ve yumuşak eller. Kemerinin üstünden bir bira göbeği sarkıyordu. Beyaz bir gömlek, bol bir pantolon giyiyordu, mahkûmlara hapisten çıkarken verilenler gibi. Onlardan biri gibiydi, batıp çıkmış. Kelime oyunlarının şaşırtıcı bir alaşımı, olgun, kaba, müstehcen; dili kâğıttan bir Van Gogh gibi fırlıyordu, uyarıcı, baş döndürücü, direkt, ham şiddet, renk ve ışık dolu.. insan, görüp geçirdiklerini, sevip kaybettiklerini sanki dünyadaki ilk insanmış gibi tevazuyla ve samimiyetle kâğıda dökmeli. Bunu en iyi Bukowski’nin kaleminde gördüm..
Postane
PostaneCharles Bukowski · Parantez Yayınlar · 20191,305 okunma
168 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Henry Chinaski yani bildiğimiz üzere Charles Bukowski çok ilginç bir yazar. Kendi alanında (yeraltı edebiyatı) oldukça iddialı diyebilirim. Bazen çok sövüyor ama napalım, o kadar önemli mesajlar veriyor ki görmezden gelmeye çalışıyorum. Gene bir iş hayatı, depresiz ve ne yapacağını bilemeyen bir kişilik örneği görüyoruz kitapta, yani kendisini. Yani en azından onu okuyanlar bu konuda hem fikir. Bu adam kendini yazıyor. Romanın en güzel özelliklerinden birisi de sanırım Bukowski’nin ilk romanı olmasıdır. Neyden esinlendi, neyi görerek yazdı bilemiyoruz tabi ama anlatım dili o kadar güzel, çeviri de o kadar temiz yapılmış ki adeta kaymak gibi demek istiyorum. Şimdi konu postacılık olunca şuraları karıştıralım mı? Bu postacı abilerimiz çok agresif. Adama diyorum ki, abi neden her kargoyu direkt araca atıyorsun. Belim ağrır, diyor. Şimdi böyle de hak veriyorum ama en azından KIRILACAK EŞYA yazanı savurma bari bak millet kargo bekliyor. Haksız mıyım? Bir de bekliyor demişken, çalışma felsefesi yıllardır GELDİK YOKTUNUZ olan bir şirketimiz var, acaba bunlar yıllardır nasıl ayakta kalıyor merak ediyorum. Neyse, sinirlenmeyeceğim. Bence bugün artık biraz olsun kendimi zorlayıp uyuma vaktidir. Hepimize günaydınlar, mutlu sabahlar. Güzel bir gün geçirmeniz dileklerimle, esen kalın, Allah’a emanet olun..
Postane
PostaneCharles Bukowski · Parantez Yayınlar · 20191,305 okunma
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.