Everest’in açıkhava serisi çıktığında önyargılıydım. Çoğu yayıncı bir özel isim adı altında bilindik yazarlardan öykü/novella gibi kısa parçaları kitaplaştırıp piyasaya sürdü. Tamamen piyasa işi olduğunu düşündüğüm zaman diliminde makinist olarak göreve başladım ve molalarım 15-20 dakika gibi kısa süreler ve bu kısa zaman dilimlerinin keyifli geçmesini serinin bu kitabı sağladı. Korotkov üzerinden bürokrasi eleştirisini tatlı tatlı yaparken Bulgakov aynı zamanda insan yapısının zayıf yönlerini de mizahi dilin içine saklamış. Zamansal akışın uyumsuz içinde olması hayal-gerçek arasında bırakıyor ve mizahın kapsadığı alanı genişletiyor.
Önyargımı kıran bu kitap aynı zamanda çalışma hayatının yoğunluğuna göre bir yapı ortaya çıkaran yayın dünyasının emeğini gözlerimin önüne serdi. Var olsunlar, özellikle de çevirmen Erdem Erinç.
Mihail Bulgakov İlk sayfalarını okurken önemli bir hikayenin başlangıcını okuyorum sanırım diye karmaşıklığını çözüp anlamaya çalıştım. Sayfalar ilerledikçe anladım ki ortada karmaşıklık çözecek bir durum yokmuş. Zaten olay buymuş, absürtlükmüş. Daha sonra ise Dostoyevski ve Gogol esintilerini görüp, yazar sanırım aşırı örnek almış diyerek kızdım biraz. Oysa sadece bir örnek alma değil çok daha ileri seviyesiymiş yazarın yaptığı. Absürtlüğü farklı bir noktaya taşımış. Mizah seviyesi çok iyi olan ve fantastik olaylar barındıran bir kitap. Okurken defalarca güldüm. Çekmeceden sekreter çıkması mı dersiniz, guguklu kuşun kel kafaya dönüşmesi mi dersiniz, rüyada koca bir bilardo topunun saldırısı mı dersiniz. Absürtlük ve mizahın harmanı olarak ne ararsanız var. Gülmek için okuyun.
ŞeytaniMihail Bulgakov · Encore Yayınları · 20141,205 okunma
Kitabı daha iyi anlamak için muhtemelen dönemin sovyetlerini bilmek gerekir gibi hissettirse de bulgakovun dilinde ve hayal gücünde insanı okumaya ve daha fazla hayal kurmaya iten bir şey var bence. Bu kitapta da usta ve margaritada olduğu gibi kalıpların dışında düşündüğünü hissettim.
ŞeytannameMihail Bulgakov · Can Yayınları · 20221,205 okunma
Mihail Bulgakov okumaya Köpek Kalbi ile başladım ve en başından çok sevdiğim bir yazar olma statüsünü kazanmıştı. Kendisinden okuduğum 4. kitap olan Şeytani, diğer devrim sonrasını anlatan eserlerinde olduğu gibi burdada yeni Sovyet rejimini çok sert eleştiriyordu. Yine bunu kendine has bir tarzla yapmış, biraz daha fantastik bir şekilde. Net bir şekilde kitapta Sovyet bürokrasisinin hantallığı, saçmalıkları ve kendi içindeki skandallarına bir eleştiri var. Çalıştığı yer olan Kibrit Malzemeleri Genel Tedarik Merkezi'nde (KİMAGETEM) bir yönetici değişikili ile kovulan Korotkov karakterinin işi tekrar kazanma çabasını okuyoruz. Kısa ve keyifli olmuş. Anlama zorluğu çektiğim yerler oldu belki metnin orijinalinden belkide çeviriden kaynaklıdır bilemem. Onun dışında Bulgakov her zamanki halini burdada göstermiş bizlere.
ŞeytaniMihail Bulgakov · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20201,205 okunma
Şeytani... Etkinlik kapsamında okuduğum üçüncü Bulgakov kitabım. Bir novella olan bu eseri beğenip beğendiğime bir türlü karar veremedim açıkçası. O nedenle de puanıma yansıdı bu durum...
Bulgakov -kitaplarından anladığım kadarıyla- hiciv yapmayı seven, halkın sorunlarını eserlerinde dile getiren, proletaryayı, burjuvaziyi, rejimin işleyişini hem
Burun kitabını okudum. Öyle benzerlikler buldum ki, okurken adeta Burun kitabını adım adım izledim. Tabi ki karakterler, olaylar, amaçlar... farklı ama inanın öyle benzerlikler var ki sanki iki yazar bir konu üzerinde konuşup akşam evlerine gidip gece uzun bir öykü yazmış da sabah buluşup bunu konuşmuşlar gibi.
Hızı yavaş olan bir örgüyle bize merhaba diyen yazar, delicesine hızlı biten bir sonla bize hoşça kalın demiş. Kibrit Malzemeleri Genel Tedarik Merkezinde çalışan Korotkov bir gün işinden kovulur ve bunu telafi etmek için sorumlu kişiyle görüşmek ister ama o sırada kendi yerine birinin işe alındığını öğrenir ama hakkını aramayı sürdürür ve en sonunda gelip işe başlamasını söylerler. Ama ortada bir sorun vardır, Korotkov'un evraklarını biri çalmıştır ve o çalan kişi de Korotkov'un yerine onun kimliğiyle işe girmiştir. Bu koşuşturma esnasında da kitap resmen Gogol'ün Burun kitabına selam çakıyor. Aynı karmaşa, aynı kafa karışıklığı, aynı şaşkınlıklar...
Okumak için bekleyenler varsa iki kitabı da art arda okumanızı tavsiye ederim.
ŞeytaniMihail Bulgakov · Encore Yayınları · 20141,205 okunma
Herkesin sürekli iş değiştirdiği bir dönemde, yıllardır aynı yerde çalışan yoldaş Korotkov bir gün küçük bir yanlış anlaşılma yüzünden çok kötü şeyler yaşamaya başlıyor. Sonrasında delirme noktasına geliyor.
Kitap garipti. Özellikle Korotkov delirmeye başlayınca çok farklı yerlere gitti. Sonunu böyle beklemiyordum ama çok güzeldi. Herkesin okumasını tavsiye ederim.
ŞeytaniMihail Bulgakov · Kızıl Panda Yayınları · 20211,205 okunma
"Ölmek rezillikten daha iyi"
Selam Arkadaşlar
Bugün sizlere kalemiyle ilk defa tanıştığım Mihail Bulgakov'un Şeytanname kitabıyla geldim.
Öncelikle yazarın yazım dili çok güzel Gogol ve Kafka karışımı bir dille yazılmış eser diyebilirim.
Sovyetler Birliği edebiyatının önde gelen yazarlarından olan Bulgakov bu kitabında kahramanı Korotkov üzerinden hicv sanatını en güzel şekilde icra ediyor.
Kısaca kitabın konusuna gelirsek Yoldaş Korotkov'un gözden düştüğü, Genel kibrit malzemelerindeki işini ve ardından kimliğini kaybettiği arafta kalışını anlatıyor.
Ömür boyu aynı yerde, aynı işte kalacağını düşünürken aniden kovulunca durumu düzeltmek için her yere başvurur hangi odaya hangi yere gidersen gitsin Sovyet bürokrasinin dar yollarında odalarında bir şeytana denk gelecektir
Kafka sevenlerin kesinlikle takdir edeceği melodramatik ve hicivli bu komediyi sizlere kesinlikle tavsiye ederim.
Kitapla kalın dostlar
Bulgakov'un Usta ile Margarita'sının çizgi roman uyarlamasını saymazsam okuduğum ikinci kitabı Şeytani. Roman sayılmaz, biraz uzunca bir öykü bu. Genç Bir Doktorun anılarında "Bu kitap için Bulgakov'un yazım tarzını yansıtmadığı söyleniyor" demiştim. Bu hikaye tam olarak Bulgakov gibi geldi bana.
Kitap Aziz Nesin hikayeleri tarzında
Ne okudum ben şimdi?
Kafam karmakarışık!
Her şey çok güzel başlamıştı oysaki.
Komünist Rusya'dayız. Kurumlarda çalışan yoldaşlara para olmadığı için maaşları ürettikleri ürünlerle ödeniyor. Bir kibrit fabrikasında çalışan baş kahramanımız Korotkov, maaş olarak aldığı kutular dolusu kibritlerle evine gider.
Komşusu daha şanslıdır. Çünkü bir şarap fabrikasında çalışmaktadır ve maaşını şişeler dolusu şarapla almıştır.
Sıradan bir memur olan Korotkov bir yanlış anlaşılma sonrası kırdığı bir pot nedeniyle yeni atanan yönetici tarafından işten çıkartılır.
Ve işte ondan sonrasında sahne sanki bir rüya alemine dönüşür gibi absürt olaylarla dolmaya başlar. Korotkov hakkını arama yolunda çabalarken akla hayâle gelmedik şeylerle karşılaşır.
Tüm bu absürt durumlar tabi ki dönemin ağır işleyen bürokrasisini iğnelemek için yazılmış ancak öykünün başındaki gibi ayağı yere basan realist sorunlarla devam etseydi daha etkileyici bir metin ortaya çıkardı kanımca. Ancak yazdığı baskı dönemini düşününce bu şekilde yazmak zorunda kalmış diye düşünebiliriz.
Kolay bir metin gibi başlarken gittikçe çetrefilleşen bir öyküyle karşı karşıyayız. Okumaya niyetliyseniz bunu göz önünde bulundurun.
