Seri yolculuğumuz uzun, o yüzden kitabı komple giriş olarak değerlendirebiliriz. King okuyanlar bilirler, girişi uzun ve olabildiğince ayrıntılı tutar. Çok sevmemin sebeplerinden biri de o ayrıntılardır. Kimi yerleri durağan ilerlerken, kimi yerlerinde nefesimi tutarak yaptığım bir okuma oldu. Silahşor ünvanını taşıyan Roland'ın yolculuğuna eşlik ettim. O Siyahlı Adam'ın peşinde. Çünkü Kara Kule'ye ulaşmak istiyor. Yolculuğu boyunca karşılaştığı insanlarla tanıştım ve her birinin hikayesini dinledim. Bu sayede Roland'ın geçmişini de öğrendim. Yolda bulduklarını aynı yolda kaybetmek zorunda olan silahşorü anlamam zor oldu zaman zaman. Var mı - yok mu? Ölü mü - diri mi? Gerçek mi - yanılsama mı? diye ikilemde kaldım ve her sorunun cevabını ilerleyen sayfalarda aldım. Evrenin sırları, gerçeği bulma isteği, intikam hırsı, amaç uğruna göze alınan kayıplar, ister fani ister ölümsüz olsun insanın kendini sorgulaması... Daha bir çok şeyi fantastik bir kurgu üzerinden anlatmış King. Yapar bilirim.
☆
Jake ile olan yolculuğunda sanki Yerdeniz serisindeki Ged'in yolculuğunu okuyormuş gibi hissettim. Bu yüzden unutulmayacaklar arasında yerini aldı... Silahşor ünvanını almak için ögretmen Cort'la yaptığı karşılaşmada çok iyiydi ayrıca kitaba yön veren detaylardan biriydi. King okumaya yeni başlayacaklar için önermiyorum orası ayrı.
☆
Keyifli okumalarınız daim olsun... Kitapla kalın...