Öncelikle yazarımızın bir kadın olduğunu belirtmek isterim. Kalemi güçlü bir kadın. Sanki kitap okumuyorsunuz da sinema izliyorsunuz. Her şeyi gözlerinizin önüne seriyor ama dolandırmadan gayet yalın ve anlaşılır. Kitap her an heyecanlı, hareketli, sürekli yeni gelişmeler oluyor. Sürükleyici olmasını çok sevdim, bu sayede kitaptan hiç sıkılmadım çünkü.
Kitapta karakteri güçlü bir kadın var, bu bana yazarın kendisini yansıttığını düşündürdü. Catherine erkek arkadaşının(bir dost-kardeş- aşk onun için) evden gitmesi sonrası onu ararken yağmurda ıslanır, sabaha kadar ıslak oturur ve bu süreçte sinir krizi geçirir. Doktor gelir, sağlığına çok dikkat edilmesi gerekildiği, tekrar öfke nöbeti geçirmesine neden olcak hiçbir şey yapılmaması konusunda uyarıda bulunur. Catherine zamanla sağlığını kaybeder ve ölür(kitabın küçük bir bölümü).
Ne tesadüftür ki yazarımız da erkek kardeşinin cenazesinde soğuk algınlığı kapmış, tedaviyi redderek ölmüştür.
Bu arada Catherine de yazarımız da küçük yaşta annelerini kaybediyor. Bu yüzden kendisiyle karakter arasında bir bağ olduğunu düşünmekteyim.
Aşk ve intikamın bir arada olduğu, sevginin nefrete, nefretin de sevgiye dönüştüğü bir kitap. Birçok duygunun aynı anda yaşandığı patlama anları fazlasıyla can alıcı ve merak uyandırıcı. Kısaca şunu söylemek istiyorum, kitap pimi çekilmiş bir bomba gibi devamlı sizi heyecan içinde tutuyor.
Son bir uyarı, kitapta başta kim kim anlaşılmıyor. Küçük bir kağıda okurken bir soyağacı çıkarırsanız sizin için okunması daha kolay olacak.
Ayrıca kitabı bitirdikten sonra filminde izlemenizi tavsiye ederim, film güzel. İyi okumalar...