Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Tarihin garip bir mantığı vardır Ali Komiserim. Elbette bu mantığın pek adil olduğu söylenemez. Ama şöyle düşünelim: Eğer Teodora'nın yönlendirmesiyle Jüstinyen Nika ayaklanmasını bastırmasaydı, Konstantinopolis'te bu kadar büyük değişiklikler yapılamazdı. Mesela bugünkü Ayasofya kurulamazdı." Bu konulara ilgim olduğunu fark ettiğinden olsa gerek bana döndü. “Günümüzdeki Ayasofya'nın tapınağın üçüncü yapımı olduğunu biliyor muydunuz Başkomiserim? Evet, ilki son halinden yaklaşık iki yüz yıl önce yapılan bir kiliseydi. Ahşap çatılı bir mabet. Zaten o dönemki adı da Büyük Kilise'ydi. Elli küsur yıl sonra bu kilise yanınca, şu kara surlarını yaptıran imparator var ya, II. Teodosius... İşte onun zamanında ikinci bina inşa edildi. O yapı da Nika isyanında yakılınca Jüstinyen günümüzün muhteşem Ayasofya'sını yaptırdı."
Sayfa 364
Bizans İmparatorluğu, Roma İmparatorluğu'nun 395'te Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmasıyla ortaya çıktı. Başkenti Roma olan Batı Roma İmparatorluğu 5. yüzyılda Germen kabilelerince yıkıldı. Merkezi Konstantinopolis (bugünkü İstanbul) olan ve Doğu Roma İmparatorluğu da denen Bizans İmparatorluğu ise, bin yılı aşkın süre varlığını sürdürdü. Bizans'ın ortaya çıkışı, Roma İmparatoru I. Constantinus'un başkenti, Roma'dan bugünkü İstanbul' a taşınmasıyla da yakından ilişkilidir.
Reklam
590 syf.
9/10 puan verdi
Ahmet Ümit’in en sevilen kitaplarından birisi olan İstanbul Hatırası, kitabı okumaya başladığım andan itibaren bu ilginin sebebini anlamamı sağladı. Kronolojik sırayla yazarın belli kitaplarını okuduğumdan, kaleminin gelişimine, olay örgüsünün karmaşıklaşmasına, hikayelerin derinleşmesine tanık olabildim. Bunların dışında yazar hakkında değişmeyen tek şey, kitaplarında tarihi çok güzel işleyebiliyor olması, tarihi her bir sayfaya güzelce yedirebiliyor olması kesinlikle. İstanbul Hatırası, bize yedi tepenin üzerine kurulan güzel şehrin Byzantium, Konstantinopolis, Konstantiniyye ve en sonunda İstanbul’a evrimini, hüküm süren imparatorları, şehre katkılarını da ekleyerek tarihe İstanbul’un güzelliğinden bakmamızı sağlıyor. Sonunda kesinlikle güzel bağlanmıştı kitap, sanki her ipucu bariz bir şekilde önümüze serilmiş, “Katil onlar işte, görmüyor musun?” dercesine kendini belli etmiş gibi hissettim, nitekim hiçbirinin farkına varamamıştım. Yazar bariz bir şekilde ipuçlarını ortaya koyduğu gibi onların kurnazca üstünü kapatmıştı da. Özetle harika bir kitaptı, özellikle tarih sevenlerin çok beğeneceğini düşünüyorum, sevmiyorsanız bile birkaç Ahmet Ümit kitabı okuduktan sonra bu fikriniz değişecektir.
İstanbul Hatırası
İstanbul HatırasıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935,2bin okunma
Anadolu da yükselen Doğu Roma
Bizans'ın ortaya çıkışı Roma imparatoru I. Costantius'un başkenti, Roma'dan bugünkü İstanbul'a taşımasıyla daha yakından ilişkilidir. Roma imparatoru I. Costantius (Büyük Kostantin) 330'da imparatorluğun başkentini eski Yunan başkenti Byzantion'a taşıdı ve yeni başkenti Costantius'un kenti anlamına gelen Konstantinopolis adını verdi. Costantius Roma'dan senatörler ve yüksek memurlar getirerek Konstantinopolis'te yeni bir yönetim oluşturdu ve kenti yeniden imar etti.
Sayfa 63 - Parola YayınlarıKitabı okudu
Yeni Çağda Bir Esirin yazdıkları İstanbul 1600 başları Konstantinopolis dolayları çok soğuktur ve Aralık başından Mart sonuna dek daima karla kaplıdır ve [kar] o kadar boldur ki ağaçlar karın ağırlığından kökünden sökülür ve kırılarak devrilir, evlerin üstündeki kar düşürülmezse (temizlenmezse) onları da yıkar.
Konstantinopolis'te (İstanbul) yoksul kesimlerin evleri...
Beşinci yüzyıldan başlayarak kiralanmak üzere 5 ve 9 katlı gökdelen Blokları yapılmaya başlandı. Bunlar küçük dairelere bölünerek buralarda büyük bir yoksulluk içinde neredeyse gecekondu koşullarında yaşayan işçilere kiralanırdı. Her yerde çok sefil evler görülüyordu. Bunların çoğu bir gecede gecekondu olarak türüyor ve bunların yapanlar bir kez başlarının üzerine çatıyı çektikten sonra, içlerinde sürekli olarak kalabiliyorlardı. Gecekondu mahallelerinden bazıları büyük sarayın çevresinde oluşmuştu. Bu uğursuz bölgede cinayet ve hırsızlık çok yaygındı ve başkentin yaşamını kesintiye uğratan isyanların çoğu da buralarda başlıyordu.
Sayfa 141 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Konstantinopolis (İstanbul) evleri..
İmparator Zeno (474 - 491) tahta geçtiğinde sokakların genişliğinin 3,5 metreden balkonların yerden yüksekliğinin 4,5 metreden ve karşıdaki evden uzaklığının 3 metreden daha az olmasını yasaklayan bir yasa çıkardı. Hiçbir evin komşusunun ışığını gölgelendirmemesini ya da deniz manzarasını kapatmamasını ve her evin atık su borusu ve olukları olmasını sağlayan sıkı yasalar yürürlükteydi. Sarayların çoğunlukla tuğla temeller üzerine mermer bloklardan yapılmış olmasına karşın, evlerin çoğu tuğladan yapılmıştı. Az sayıda olan taştan yapılmış evlerin yüzeyleri çoğunlukla sıvayla kaplanırdı.
Sayfa 140 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
Bütün Avrupa kıtasında İstanbul, yani Konstantinopolis ile yarışabilecek bir şehir yoktu.
Rumlar bu şehre bizim gibi Konstantinopolis demezler, İstanbul derler. ( 1403, İstanbul’un fethinden yarım asır önce )
Sayfa 53
208 syf.
·
Puan vermedi
·
12 saatte okudu
Beyazid da bitti murat harika bir baba gerçekten mete hanin deli babası teomandan sonra ilaç gibi geldi ölümünün ardından beyazid acısını bastırmak ve intikamini almak için yıldırım hızıyla seferlere katılıyor oradan da bu unvanin sahibi oluyor güçlü ve ozguvenli hukumdarin karşısına timucin çıkıyor cengiz hanin (favorim) torunu. Ve aralarındaki mektuplasmalara burada deginmis çok atesli bir tartisma icine giriyorlar. Timucin bazi topraklar karşılığında barış istiyor fakat beyazid bunu kabul etmiyor ve savasa girisiyorlar ne yazık ki akabinde beyazid biliyor ki ilk defa kendisinden güçlü bir ordu ile karşı karşıya fil olurdusuyla gelen timucin karşısında pek bir şansları yok. Beyazidin bir istegi de Konstantinopolis -istanbul almak fakat onun döneminde bu girişimi başarısız oluyor dur kocum fatih sultan mehmeti bekle
Kumandan Yıldırım Bayezid
Kumandan Yıldırım BayezidYiğit Recep Efe · Acayip · 201824 okunma
Reklam
seninle bir İstanbul kentinde karşılaşmıştık, İstanbul... sen o zamanlar Konstantinopolis olduğunu henüz unutmuştun. ben seni daha terketmemiştim... terketmek üzereydim... geri dönüşün olmadığını, geriye dönülemeyeceğini henüz bilmiyordum karşıdan karşıya geçiyorduk. ben tam o an karar verdim. yerleşiklik o an yitirildi. gerisi sürekli bir git-gel artık... dönmeye ve kaçmaya çalışarak hep. oysa sana dönemiyordum işte, İstanbul. bütün dönüş biletlerimi saklıyordum, biliyordun ama kabul etmiyordun. dönüş yoktu, olamazdı, tıpkı gidişin olmadığı gibi.
Roma 410 yılında yağmalandığı zaman, Konstantinopolis'te üç günlük yas ilan edildi. Theodosios'un bakanları bu olaydan sonra Konstantinopolis'i büyük surlarla kuşatmaya başladılar. Hala günümüz İstanbul'unu çevreleyen Theodosios'un surları, ortaçağ boyunca Roma İmparatorluğunun ayakta kalan başkenti olarak Konstantinopolis'in zapt olunmaz konumunu özetledi. Herhangi bir düşman 1453'e kadar bu surlarda gedik açamadı.
Sayfa 159Kitabı okudu
1204 yılındaki olaylardan sonra eski güzelliğini ve çekiciliğini kaybetmiş olan İstanbul (Konstantinopolis) sarayları ve mabetleri, 14.yüzyılda düşüş evresine geçer. Bir yandan doğudan Anadolu’ya Türkler’in akını başlamıştır. Bizans bu akınları durdurmaya çalışmışsa da başarılı olamamıştır. 1071 Malazgirt Zaferi ile birlikte Anadolu kapıları Türklere açılmıştır. Türkler kısa zamanda Ege ve Marmara kıyılarına kadar ilerlemiştir. Bu durum Bizans’ı uluslarası siyasette zirveden ikinci derece önemli devletlerin arasına taşır. Söz konusu gelişmelere karşın Bizans aristokrasisi eski ihtişam düşkünlüğünden hâlâ vazgeçememiştir.
Dobrinya yine bir Aya Sofya ziyaretinde efsanelere konu olan bir olaya tanık olur. Yazarın Seyahatnamesi’nde de anlatıldığı gibi 21 Mayıs günü, Pazar ayini öncesi, dua eden kalabalığın gözleri önünde tahtın üzerindeki haç üç yanmakta olan kandille birlikte kendiliğinden havalanır ve yavaşça yere alçalır. İzleyenler bu olayı bir ilahi işaret olarak algılar; dört yıl sonra İstanbul (Konstantinopolis) Haçlılar’ın saldırısına uğramış ve büyük kayıplar vermiştir.
Haçlılar geldiğinde...
"Ünlü tarihçi Robert de Clari o zamanki İstanbul'un ihtişamını şöyle anlatıyor: "Dünya kuruldu kurulalı, ne İskender zamanında ne de Charlemagne devrinde, ne önce ne de sonra bu kadar büyük, bu kadar zarif, bu kadar fevkalade servet ne görülmüş ne alınmıştır. Kanaatimce, dünyadaki en zengin kırk kentte Konstantinopolis'te bulunan servet bulunmaz.."
637 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.