Güzellikle mutluluğun bireysel olduğunu daima unutur ve zihnimizde onların yerine , hoşlanmış olduğumuz çeşitli yüzlerin, tatmış olduğumuz renklerin bir tür ortalamasını alarak oluşturduğumuz bir kalıp koyarız; bunlar solgun ,donuk bazı soyut imgeler olmaktan öteye gidemezler, çünkü güzellik ve mutluluğa has olan özelliğe, o güne kadar tanımış olduklarımızdan farklı, yeni bir şey olma özelliğine sahip değildirler. Hayat hakkında kötümser bir hüküm verir ve doğru bir hüküm olduğuna inanırız, çünkü mutluluk ve güzelliği de hesaba kattığımız kanısındayızdır; oysa onları hesaba katmamış,ikisinden de bir nebze olsun iz taşımayan sentezler koymuşuzdur onların yerine.
Dışımızdaki şeylerin gerçekliğini bize belki de en çok hissettiren şey ,önemsiz biri bile olsa, bir insanın biz tanımadan önce ve tanıdıktan sonra ,bize göre konumunda meydana gelen değişikliktir.
(...)
Benim hiç karışmadığım bu değişiklik,benim dışında bir şeylerin olduğunu kanıtlıyordu.
Reklam dünyası insan unsurunu farklı şekillerde kullanmakta ustadır. Reklamcılar için kadın simgesi de kullanılması gereken, pazara ait bir bir unsurdur. Reklamda kadın adeta bir süs objesine dönüştürülmüş, yeni davranış ve tüketim kalıpları içersinde , cinsel bir obje , bir mutluluk nesnesi olarak görülmeye başlamıştır. Topluma da bu şekilde empoze edilmektedir....
Erkekler davrandıkları gibi, kadınlar göründükleri gibidir. Erkekler kadınları seyreder. Kadınlarsa seyredilişlerini seyreder.Bu durum yalnız erkeklerle kadınlar arasındaki ilişkiyi değil, kadınların kendileri ile ilişkiskilerini de belirler. Kadının içindeki gözlemci erkek, gözlenense kadındır....
Sınırsız olan insan ihtiyaçları değil istekleridir. 10 çift ayakkabınız da olsa, 20 takım elbiseniz de olsa sadece birini giyebilirsiniz.
Peki neden ihtiyaçları olmadığı halde yeni ürün almak için çaba sarf ederler? Cevap Arzu ve isteklerin ihtiyaç gibi algılatilmasinda.
İsteklerin ihtiyaç olarak algılatmak yalın, ama aynı zamanda çok önemli bir keşiftir.
Sürekli bilinçaltı tarafından hatırlatılan ve giderilmesi istenen arzu ve istekler bir müddet sonra iradi kontrolü manipüle eder. Kişi bu süreçte bilinçli bir şekilde karar verdiğini düşünmekte ancak bilinçaltına işlemiş unsurlarla doyuma ulaşmaya çalışmaktadır...
"O zaman şöyle diyelim: Bir tarafta bireye göre değişen bir şey var; deneyim, yaş, ait olunan kültür, ihtiyaç, beklentiler... Diğer tarafta ise değişmez bir şey yani duyusal uyaranlar var. Tüm bunların toplamı algıdır."
Size bu tahta çubuk gibi basit bir nesne gösterdiğimde bunun bir işaret çubuğu olduğunu algılamakta güçlük çekmezsiniz ama bunu, ömrü boyunca Amazon ormanlarında bir kabilede yaşamış olan bir yerliye gösterirsem bunun bir mızrak ya da ok olduğunu algılayacaktır...
Parçalanmış bilgiler, algılar, bilinç ve dikkat sebebiyle, olayları, gelişmeleri tutarlı bir bütünlük içerisinde değerlendirmek, pek çok nedenle imkânsız hale geliyor. Tutarlı/bütünlüklü değerlendirmeler yapabilmek için zihinsel algılama yeteneğimizin, her tür önyargıdan arınmış olması gerekiyor. Günümüzde gerçekliğin kendisi de maalesef parçalanmış durumdadır. Bu parçalanma nedeniyle çoğu kez olayların/gelişmelerin kendisinden çok, olaylarla ilgili olarak oluşturulan imaj’lar doğrultusunda değerlendirmeler yapıyoruz, yapabiliyoruz. Olayların kendisi ile, imajları ve yansımaları arasında çoğu kez çok ciddi çelişkiler, tutarsızlıklar ve karşıtlıklar bulunabiliyor.