Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna adlı kitabına inceleme yazarken, defalarca okuduğumdan ve bunun kitap okuma zevkinin doruk noktası olduğundan bahsetmiştim. Tekrarlıyorum; beğendiğiniz, gercekten dolu olduğunu düşündüğünüz kitapları aradan zaman geçince tekrar okuyun, okuyun ve o hazzı tadın. Uçurtma Avcısı içinde böyle bir karar aldım üç gün önce; tekrar okuyacaktim. Lisedeyken okumuş, Hasan'a, Emir'e, Sohrab'a günlerce üzülmüş, derinden etkilenmiştim. Fakat şu an "iyi ki"diyorum"iyi ki tekrar okumuşum". Dostluğun ne olduğunu çok geç idrak edebilmiş, insanlara değer vermek olgusunu hiçbir zaman layıkıyla yerine getirememiş birisi olarak, vicdanımın uyanmasına, bazı değerleri sorgulamaya ihtiyacım varmış gerçekten. Yanı başımda olan şeylere karşı ne kadar da kayıtsızmışım? insanların çektiği acılar benim gözümde ne kadar da sığmış. Ne kötü insanmışım sahi. Gözyaşları insanı temizliyorsa eğer dedikleri gibi, bu kitap beni bi nebze temizledi diyebilirim... Ağlarken canımın yandığını hissettiğim, gözlerim kızarıncaya, boğazım acıyıncaya dek susamadığım için, birkez daha minnettarım kitaba. Yıllarca artarak süregelen çocuk sevgim ve düşkünlüğüm, kitabın beni derinden sarsmasının en temel nedeni oldu sanırım. Bir kez daha nefret ettim ayrıştıranlardan, etimle kemiğimle nefret ettim, iğrendim...Elimi yüzüme kapatarak ağladım çoğunlukla.
Utancımdan ?
Üzüntümden ?
Nedenini bilmiyorum.
Zaten bilmek istediğim tek şey var şu anda:
"Ne dersiniz ; dünya, bir gün herkes için yaşanabilir bir yer olacak mı?"