Sembollerle dolu bunaltıcı bir kitap. Aynı zamanda tam bir sanat eseri. Vivaldi’nin Dört Mevsimi’ni dinlemek gibi belki de. Sadece üç bölüm var ama burada.
İlki “Pencere”, giriş bölümü . Giriş dediysem öyle giriş gelişme sonuç gibi değil. Kitabın en uzun bölümü: 19 uzun/kısa (en kısası 3 satır) kısımdan oluşuyor. Ziyaretçileriyle beraber
Tarihin En Gizemli Olaylarından: Aniden Alev Alıp Küle Dönen Mary Reeser’ın Korkunç Ölümü
Mary Reeser, 67 yaşında her zaman oturduğu sandalyesinde son kez uykuya daldı. Sabah uyandığında ise yaşlı kadından geriye kalan tek şey yanmış et kokusu, küller ve zarar görmemiş bir bacak oldu. Bütün ev yansa Mary'nin vücudu o hale gelemezdi ancak
Konuyla ilgili çeşitli kitaplarda geçen bölümlerde mevcuttu bilgilerini paylaşmak isteyenler olursa veya yeni duyup ilgisini çekenler için,
bbc.com/turkce/haberler...
youtu.be/u_sgRTfK4c0
Evet,yine ekran çözünürlüğü epey düşmüş ama,artık sizde o kadar da hatırım olsun değil mi?:)
Yeni bir video hazırladım,tanışma videosunun ardından özellikle bazı arkadaşlara teşekkür etmek ve fırından yeni çıkmış üç tane şiir okumak istedim.Sokağa çıkma yasağının olduğu şu günlerde,keyifle izleyeceğinizi düşündüğüm bir video olduğunu düşünüyorum.
Şiirle kalın,
edebiyatla kalın! :)
Kitap konusu, az kişilerin olduğu, insanların sevgi ve saygı içerisinde yaşadıkları bir adada geçiyor. Daha sonra devleti daha önce yönetmiş olan devlet adamı gelip bu cennet yuvasını sözde medeniyet getirmek için insanlar üzerinde her seferinden daha baskın bir güç uygulayarak o insanları avucunun içine almaya çalışır. Peki, neden ? Çünkü orada medeniyet yok, insanlar vahşi tıpkı martılar gibi. Ha bu arada Medeniyet dediği de hayvanları öldürmek, adanın düzenini bozmak, insanlar üzerinde baskı kurmak.. Sahi medeniyet bu muydu ? Medeniyet insanların hoşgörülü bir şekilde yaşaması birbirlerine saygı ve sevgi duyması değil mi ? Eğer buysa adada medeniyet fazlasıyla vardı. Fakat insanoğlu her zaman olduğu gibi kendi pis istekleri doğrultusunda bunu yok etmeye, bu düzeni bozmaya çalışıyor.
Daha söylenecek çok şey var, fakat en iyisi okuyup bu düzenin nasıl bozulduğuna kendiniz bizzat şahit olmanızdır.
Keyifli okumalar dilerim.
Son AdaZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 202051,3bin okunma
"Həyatın çiçəyi tökülmüş, yalnız tikanları qalmışdır..."
Karantində çox yatsaq, karantin qurtaranda ayağa durmaq mümkün olacaqmı, görəsən? Bu dövrdə insanlar "Oblomov yuxusu"na gedib sanki...
Oblomovun uşaqlığını onun yuxusundan izləyərkən 19-cu əsrin pəncərəsindən 21-ci əsrdə bir çox ailələrin uşaqlarını tərbiyə etməsini
[...] yıllardır yapılan araştırmalar çok net göstermekteydi ki sarılmak oksitosin denen hormonun salgılanmasına neden olan harika bir fizyolojik olaydı.
O nedenle nerede aşk acısı çeken biri görülse yapılacak şey çok basitti.
Ülkü Tamer, "Uyku" şiirinde:
"Bana çiçek gönderme
Bir kuş ağacı gönder." diyor ya.
Bu isteğini karşılıksız bırakmanın son derece doğru olduğunu düşünüyorum. Zira canı sıkıldığında vurmasından endişe ediyorum (: