Bir mahpusu dünya ile hiç alakası olmayan bir zindana kapamak ona en büyük iyiliği yapmaktır. Onu en çok yere vuran şey, hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında bulunmak, aynı zamanda ondan ne kadar uzak olduğunu bilmektir.
"Kes sesini!" dedi sertçe. "Sen bir aptalsın. Ben o kasvetli rahatlıkta ölürüm. Senin kolay hayatın zayıflar için. Özgür kediler, hiçbir zaman senin rahatını ve tüyden yastığını, hapsedilmek karşılığında satın almazlar. Hoşçakal!"
Biz, özgür olmaktan korkuyoruz aslında. Yerleşik
düzenin dikte ettiği, herkesin de karşılıklı olarak kabullendiği tutum ve davranış sınırlarının içinde kalmak istiyoruz. Bizi nihai bağımsızlığa götürecek adımı atmaya cesaret edemiyor, kendi içimizdeki sese kulak vermekten çekiniyoruz. Öyle yaptığımız zaman, bize genellikle deli deniyor çünkü. Bize deli denmesini istemiyoruz. Bize deli denmesinin ve deli muamelesi yapılmasının sonuçlarına katlanacak
gücümüz yok.