Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Psikoloji-İnsan ve Toplum

Profil
Terapi gören insanları hep şaşırtan tuhaf şey de, eşlerine duydukları kızgınlığı, düşmanlığı ve hatta nefreti itiraf ettikten, onları bir saat boyunca azarladıktan sonra, ellerinde kalanın eşlerine duydukları sevgi hisleri olmasıdır. Hasta olumsuz duygularla için için yanar, ama kısmı olarak bilinçdışında, bir beyefendiye yakışır bir biçimde hislerini kendine saklamış olabilir; fakat saldırganlığını bastırırken ona olan sevgisini de bastırmış olduğunu görür. Bu o kadar açıktır ki neredeyse bir tedavi kuralı haline gelmiştir. Dr. Ludwig Lefebre buna "olumsuzu katma" der ve olumlunun da dışarı çıkabilmesi için bu şarttır. Burada olan, insan bilincinin kutuplu olarak işlediği gerçeğinden daha fazlasıdır; olumsuz dışarı çıkıncaya kadar olumlu da çıkamaz. Bu yüzden analizde olumlunun da kendi başına ortaya çıkacağı ümidiyle –ki kuralı haklı çıkaracak sıklıkta doğru çıkar– olumsuz incelenir. Bu, daimonikle yüzleşmede ve onu kabullenmedeki yapıcı değerdir.
Prof. Morgan, Freud'un sert ve gerçekçi aşk görüşünü, olumlu düşünürlerin modern insana aldatıcı sözler veren görüşleriyle karşılaştırır. "Hiçbir Frommcu sevme sanatı, hiçbir bedensel sağlıklı düşünme, hiçbir liberal-faydacıl teknoloji (...) dünyaya barış, insanlara karşı [Freud'a göre] iyi niyet getirmeyecek. Nedeni açık ve basittir: Biz insanlar yıkımımızın tohumlarını içimizde taşırız ve onları devamlı besleriz. Sevmek kadar nefret etmeliyiz. Kendimizi ve hemcinslerimizi yarattığımız ve koruduğumuz gibi onları yok edeceğiz."
Reklam
Başkaldırı yoksa bilinç de yoktur!
Bir zamanlar başmelek olan şeytan, iblis ve diğer daimonik kişiler psikolojik olarak gereklidir. İnsan eylemini ve özgürlüğünü mümkün kılmak için icat edilmeliydiler, yaratılmalıydılar. Yoksa bilinç olmazdı. Çünkü her düşünce yarattıkça yıkar; buna "evet" demek, şuna "hayır" demek ve "evet"in karasızlığının içinde "hayır"ı tutmaktır. Bir şeyi algılamak için, diğer şeyleri dışarıda bırakmalıyım. Çünkü bilinç ya/ya da yoluyla işler; yapıcı olduğu kadar yıkıcıdır. Başkaldırı yoksa bilinç de yoktur.
"İnsanlar eleştiriyorlar, eleştiriyorlar, ondan sonra da, "Aman bize ne, Allah mesut etsin" diyorlar. İyi de, şu 'bize ne'yi en başta demeyi öğrenebilir miyiz acaba?"
Evrensel toplum olmanın ön koşulu
"İnsan doğası yalnızca belirli bir zaman kesiti içinde nasıl değerlendirilemezse, toplumlar da geçmişlerini özümseyemedikleri sürece kendilerini gereğince anlayamazlar. Şimdiki zamanın geleceği ve geçmişi de içerdiğini görmezlikten gelen toplumların bireyleri ise evrensel olma niteliğine ulaşamazlar!"
İmkânların çokluğu da, imkânların kıtlığı gibi hayal kırıklığına yol açabilir. İmkânlar sınırsız olduğunda, içinde yaşanılan zamanın değeri azalır. Bu durumda insanlar, “yapılabilecek bu kadar çok şey karşısında benim yaptığım veya yapabileceğim şey devede kulak kalacaktır,” düşüncesine kapılırlar ve bu düşünce onlarda hayal kırıklığı yaratır.
Reklam
Korku, üzüntü, mutluluk, sevinç, takdir gibi duygular Trisolaris uygarlığı­nın önlemeye ve ortadan kaldırmaya çalıştığı duygulardı. Çünkü bu tür duygular bireyin ve toplumun ruhen zayıf ol­masına sebep olur ve böylesi zor şartlarda hayatta kalınma­sını zorlaştırırdı. Bu yüzden Trisolaris dünyasının ruhunun ihtiyacı olan şey dinginlik ve hissizlikti. Son iki yüz yıllık uygarlık tarihi bu kıstası uygulayanların hayatta kalma ola­sılığının en fazla olduğunu göstermişti...
Sayfa 368 - Cixin LiuKitabı okudu
Bir ilişkiyi sürdürebilmek başlatmaktan daha zordur. Bir süreç olarak ilişki, kendini ortaya koyabilme yürekliliğini ve gereğinde bazı savaşımları gerektirir. Ne var ki çoğu kadın-erkek ilişkisinde taraflar birbirini yitirme korkusuyla duygularını aşırı oranda denetim altına alırlar. Olumsuz duyguların ketlenmesi olumlu duyguların da bastırılmasına, olumlu duyguların karşılık görmeyeceği kaygısıyla ketlenmesi ise olumsuz duyguların oluşumuna neden olur. Böylece birbirini yitirme korkusu sonucu oluşan karşılıklı kapanma, tarafların birbirlerine karşı alıngan tutumlar içine girmelerine, birbirlerinin davranışlarını yanlış yorumlamalarına yol açar ve ilişki yozlaşmaya başlar.
Sayfa 133 - Metis Yayınları, 13. Basım, Şubat 2016.
… bir insan ancak kendi içinde devrikse başkaları tarafından devrilebilir.
Sayfa 83 - Metis Yayınları, 13. Basım, Şubat 2016.
Gerçekte her yaşta her şey yaşanabilir, ama yaşını da yaşayarak!
Sayfa 155 - Metis Yayınları, 13. Basım, Şubat 2016.
Reklam
Narsist insanlar birbirleriyle ilişki kurma eğilimindedirler. Ancak beraberliklerindeki iletişim karşılıklı monologlar biçimindedir. Her biri ne dediğini diğerinin anlamış olduğunu farzederek kendi monoloğunu söyler ve gerçek bir iletişimin kurulmamış olduğu da fark edilmez.
Sayfa 116 - Metis Yayınları, 13. Basım, Şubat 2016.
Acı da verse hoşlanmadığımız kendimizle yüzleşebilmeli ve bu yüzden asla kendimizi lanetlememeliyiz. Kendini lanetlemek ya da kendine acımak insanın sorumluluklarını görebilmesini engeller. Güçlülük, yürekli olmayı gerektirir. Yüreklilikse insanın kendi gerçekleriyle yüzleşebilmesini içerir. İnsanın kendine yabancılaşması pahasına kazanılan güç, gerçek güç değildir.
Sayfa 82 - Metis Yayınları, 13. Basım, Şubat 2016.
İnsan bir zaman tüketicisidir. Üstelik bize ayrılan bu zaman sınırlıdır da. Ama yine de çoğumuz yapmak istediklerimizi sonsuza dek zamanımız varmışçasına erteleriz. Yaşamımız boyunca yitirdiğimiz bazı şeyleri yeniden elde edebilir ya da yerine başka şeyler koyabiliriz. Ama tükettiğimiz zamanı asla!
Sayfa 105 - Metis Yayınları, 13. Basım, Şubat 2016.
… günümüzde pek çok insan soyut kavramlar içinde kendilerini yitirerek gerçek benlikleriyle yüzleşmekten kaçınmaya çalışmaktadır. Duygusal yakınlıktan ürken bu kişiler, incinme olasılığını azaltmak için düşünce aracılığıyla ilişkiye geçerler.
Sayfa 103 - Metis Yayınları, 13. Basım, Şubat 2016.
Geçmişte alınan yaraların hiçbir iz bırakmadan kapandığı söylenemez. Ama yeniden zedelenmemek için kaçınma tepkileri geliştirmek insan doğasına aykırıdır ve daha büyük yaraların açılmasına neden olur.
Sayfa 163 - Metis Yayınları, 13. Basım, Şubat 2016.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.