Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
en gizli rüzgârları dinliyorum bir yerde benden konuşuluyor biliyorum
"Oysa ensesti daha görünür, konuşulur kılmak caydırıcılık sağlayabilir. Yasaların caydırıcılığından bahsedebilmek pek mümkün görünmese de mahalle baskısı bazı durumlarda etkili olabilir. Dolayısıyla bütün bunların açıkça konuşuluyor olması gerekir. Çünkü sustukça artar, sustukça kanar, sustukça mikrop tüm vücudu kaplar..."
Reklam
Yasaların caydırıcılığından bahsedebilmek pek mümkün görünmese de mahalle baskısı bazı durumlarda etkili olabilir. Dolayısıyla bütün bunların açıkça konuşuluyor olması gerekir. Çünkü sustukça artar, sustukça kanar, sustukça mikrop tüm vücudu kaplar...
Sayfa 35
Her şey kendini yineler gibiydi. Bütün tanımlar eksik, adlar ve sıfatlar uydurmaydı. Sorular sordum, hiçbir yanıt karşılık olamadı onlara. Bağırıp çağırmaya başladım, yumruklarımı sıkarak birileri­nin üstüme gelmesini bekledimse de kimse aldırmadı. Şimdi de bunlardan değişik bir şey olmuyor. Her şey o kadar çok konuşuluyor ki, yazıya geçirilecek bir şey kalmıyor geride. İçinde yaşadığımız şu çağ unutmayı çok iyi biliyor -belki de tek niteliği bu. Unutuyoruz ve unuttuğumuz şeylerin yerine hemen bir yenisini koyuyoruz. Yağmurlara ve rüzgarlara açık olmak tek özelliğimiz bizim.
Sayfa 105Kitabı okudu
Demem o ki şu anda gündemde olan şeylere aldırmayın. Eğer bir şey çok fazla konuşuluyor, manşetlerden inmiyor, ana haber bültenlerinden düşmüyor, insanlara o dağıtılıyorsa; ortada yanlış bir iş var demektir... Çünkü doğrular, tıpkı iyilik gibi, sessiz sedasız ve derinden ilerler. Velhasıl, doğru ve güzel bir iş yaptığınız zaman 'görülmedi' , 'ses getirmedi' diye sakın üzülmeyin.
Sayfa 32
Ne olmadığını bilmek...
Bir gün, Akşehirli hemşehrileri Nasreddin Hoca'ya takılmak için, "Hocam, senin velilerden olduğun söyleniyor, hatta ulu velilerden olduğun konuşuluyor, doğru mudur?" diye sorduklarında hocanın böyle bir iddiası olmadığı halde sorulduğu için "öyledir" diye cevap verir. Bunun üzerine hemşehrileri, "Madem öyle, bir keramet göster de görelim" demişler. Hoca da karşısındaki dağa dönüp, "Ey dağ, yamacıma gel!" der. Ama dağda hareket olmaz tabii. Bunun üzerine hoca yürür ve dağın yanına varır. Hemşehrileri bu durum karşısında, "Hayırdır hocam, dağ gelmiyor mu yoksa?" deyip gülüşmeye başladığında hoca şöyle karşılık verir: "Biz tevazu ehliyiz. Dağ gelmezse biz ona gideriz" der.
Reklam
Her şey o kadar çok konuşuluyor ki, yazıya geçirilecek bir şey kalmıyor geride. İçinde yaşadığımız şu çağ unutmayı çok iyi biliyor —belki de tek niteliği bu. Unutuyoruz ve unuttuğumuz şeylerin yerine hemen bir yenisini koyuyoruz.
"Pazarın yanındaki kafede konuşma konuları önceden mevsime göre belirlenmiş durumda. Böylece mayısta mezuniyet partileri, haziranda gelecek izinler, temmuzda üniversite sınavları, ağustosta berbat geçen tatiller, eylülde turşu ve birinci sınıfa başlayan öğrencilerin defterleri hakkında konuşuluyor. Tüm bunlar beni rahatlatıyor. Demek bir yerlerde, hem de bana çok yakın bir yerlerde, hayat sakince ve lokantadaki çorba - ana yemek - tatlı düzeninde devam ediyor."
Maddiliğin tamamen serbest kalıp özgürleşerek bizi takip ettiği tinsel dünyadaysa tek bir evrensel dil konuşuluyor ve yalnızca şeylerin özüne, ilkörneklerine/arketiplerine nüfuz eden sözcükler kullanılıyor olmalı; çünkü her şey kendi içinde, sesli ve sessiz harfin, yani kalbinin içselliğinin bağı olarak canlı bir söz taşır.
Sayfa 100 - 101 Ayrıntı Yayınları (Felsefe Dizisi)Kitabı okudu
Hz. Hamza... Hz. Ömer... (r.a.)
Hz. Hamza'nın imanı o gün Mekke'nin sokaklarında çok büyük bir mesele olarak konuşuluyor... Onun gelişi Müslümanlarda inanılmaz sevinç yaratıyor... Gelen sıradan biri değil ki; Hamza geliyor, bir dağ geliyor, Esedullah yani Allah'ın arslanı geliyor, Esedurresulullah yani Resûlullah'ın arslanı geliyor... Aradan çok geçmeden bir dağ, bir başka dağ ile buluşacak. Kim o? Hazreti Ömer. Ömer'ül-Faruk...
Sayfa 150Kitabı okudu
1.000 öğeden 951 ile 960 arasındakiler gösteriliyor.