Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Rumeli Hisarı Kaleiçi Mahallesi
*ÜÇ YÜZ YILLIK MAHALLENİN YOK OLUŞU* Babası II. Murad'ın vefatından sonra ikinci kez tahta geçen genç Padişah Fatih Sultan Mehmed'in artık tek hedefi vardı: Konstantinopolis'i fethetmek... Bu amaç uğruna başkent Edirne'de uzun süreli hazırlıklara girişen Sultan Mehmed, şehre Karadeniz tarafından girebilecek yardımlara engel
Sayfa 146Kitabı okudu
Açılmayan Tahta Kapı
Fatih Sultan Mehmed Han'ın tasavvuf büyüklerine hürmeti ve onların sohbetine rağbeti çok fazlaydı.Bir gün duasını almak, feyiz ve bereketlerine kavuşmak maksadıyla Şeyh Ebu'l-Vefâ Hazretleri'nın ziyaretine gitti. Huzura kabul için müsaade istedi. Lakin Şeyh Efendi, padişahın kendisini ziyaretine müsaade etmedi. Bu hadiseye çok üzülen padişah, yanında bulunan musahibi Veliyyüddinzâde Ahmed Paşa'ya dönerek, "Gördün mü lala! Bizans'ın yüzyıllardır aşılamayan koskoca surlarını aştık da bir dervişin tahta kapısını aşamadık" dedi. Gayet mahzun bir şekilde tekkenin kapısından geri döndü. Şeyh Ebu'l-Vefâ Hazretlerinin talebeleri, gözlerinden yaşlar akan hocalarına, "Efendim neden padişahı kabul etmediniz? Hem siz üzüldünüz, hem de o" dediler. Şeyh Efendi, “O gaza askeridir, biz dua askeriyiz. Bizim tattığımız lezzeti tadacak olursa tahttan soğur. Devlet işlerini tam yapamaz. Halkın işleri yarım kalır. Müslümanların rahat ve huzur içinde yaşayabilmeleri için devletin ayakta kalması şarttır. Dostluğumuz ve sohbetimiz, birçok insanın işinin yarım kalmasına sebep olacaktır. Bunun vebali büyük olur" dedi.Fatih Sultan Mehmed Han vefat ettiginde cenaze namazını Şeyh Ebu'l-Vefâ Hazretleri kıldırdı". Allah onlardan razı olsun...
Reklam
Rahip Brunson olayına dönmüş :)
1879'da İstanbul'da yaşayan Alman asıllı Köller, yabancı dile vâkıf Ahmed Tevfik adındaki bir lise öğretmeninin yardımıyla bazı Hıristiyan din kitaplarını (İncil'i) Türkçeye çevirir. Fakat çevirmesiyle birlikte tutuklanır ve tabii onunla beraber Ahmed Tevfik Efendi de soluğu hapishanede alır. Köller o tarihte bir İngiliz misyon
Leyla, komşu yalıdaki ihtiyar dadıyı hatırladı. Onu tanıdığı zaman kadın çok yaşlanmıştı, panduflarını sürüye sürüye yürüyor ve “Vallahi yaptı, vallahi yaptı!” diye söyleniyordu. Leyla bunun ne anlama geldiğini öğrenmek isteyince yalıdaki yaşıtları sebebini anlatmışlardı. Mustafa Kemal Harbiye öğrencisiyken o yalıdaki arkadaşına ders çalışmaya gelirmiş. İki Harbiye öğrencisi yalının bahçesinde çalışırken dadı da arada onlara kahve ikram edermiş. Mustafa Kemal dadıya Boğaz’ın karşı kıyısındaki padişah sarayını gösterir ve “Bak dadı, ben ileride burayı müze yapacağım!” dermiş. Kadın da “Hadi oradan zevzek!” diye karşılık verir ve koskoca padişahın sarayına dil uzatan bu yeniyetme sarışın çocuğu paylarmış. İşte kadının sırrı ve son günlerini, “Vallahi yaptı, vallahi yaptı!” diye geçiriyor oluşunun sebebi buymuş.
Sayfa 161Kitabı okudu
Osmanlılar Avrupa'da
Ne var ki her işe burnunu sokan ve her konuda ahkâm kesen ulema takımı Al-Osman sultanının ayağı Darü'l harp toprağına basamaz diye tutturmuş. Halkın yanlış etkilenmemesi için bu engelin aşılması gerekiyordu. Sonunda kurnaz mabeyincileri bir çözüm üretti. Padişah' ın ayakkabılarının, çizmelerinin altına ayrı bir bölüm yapıldı ve İstanbul toprağıyla dolduruldu. Böylece koskoca bir ülke büyük bir sorundan kurtulmuş oldu. Padişah gâvur toprağına ayak basmayacaktı. Ayağının altında hep Osmanlı toprağı olacaktı. Murad'la ben bu saçmalığa sadece gülüyorduk. Nelerle uğraşıyorlardı!
Sayfa 217 - InkılapKitabı okudu
Sultan Abdülaziz’in Avrupa Gezisi
“Ne var ki her işe burnunu sokan ve her konuda ahkâm kesen ulema takımı Al-Osman sultanının ayağı Darü'l harp toprağına basamaz diye tutturmuştu. Halkın yanlış yönde etkilenmemesi için bu engelin aşılması gerekiyordu. Sonunda kurnaz saray mabeyincileri bir çözüm üretti. Padişah'ın ayakkabılarının, çizmelerinin altına ayrı bir bölüm yapıldı ve İstanbul toprağıyla dolduruldu. Böylece koskoca ülke büyük bir sorundan kurtulmuş oldu. Padişah gâvur toprağına ayak basmayacaktı.”
Sayfa 217 - İnkılâp Kitabevi, İstanbul, 2022Kitabı okudu
Reklam
Bundan başka, daha Amasya'da iken karar verilip de bütün millete her türlü vasıta ile tebliğ ettirdiğim Sivas Genel Kongresi'nin toplanmasını sağlamak, bütün milleti ve memleketi yalnız bir heyetle temsil etmek, ayrıca yalnız Doğu illerini değil, vatanın her köşesini aynı dikkat ve duyarlıkla savunma ve kurtarma çarelerini bulmaya çalışmak hususlarını herhangi bir heyetin gerçekleştirebileceğine inanmadığımı açıkça ifade etmek zorundayım. Çünkü, bende böyle bir kanaat var olsaydı, benim işbaşına geçtiğim güne kadar teşebbüs ve faaliyette bulunanların çalışmalarının sonuçlarını bekler ve istifa etmemek yolunu tutardım. Hükümete, padişah ve halifeye karşı isyan gereğini duymazdım. Aksine, ben de bazı iki yüzlü ve iki taraflı oynayanlar gibi görünüşte pek şatafatlı ve gösterişli olan, o günün Ordu Müfettişliği görevini ve Padişah Hazretleri'nin Yaveri sıfatını taşımakta devam ederdim. Gerçi, benim açıkça ortaya atılmamda ve bütün millî ve askerî hareketlerin başına geçmemde elbette sakınca vardı. Ancak, o sakınca, başarısızlık hâlinde herkesten önce ve herkesten çok benim, en büyük ceza ve azaba uğratılmamdan başka bir şey olabilecek miydi? Oysa, bütün vatanın ve koskoca bir milletin ölüm kalım davası söz konusu olurken vatanseverim diyenlerin kendi sonlarını düşüncelerinin yeri var mıydı?
Erzurum kongresi'ni daha önce açıkladığım esaslarını ve kararlarını, herhangi bir temsilciler heyetinin uygulama alanına sokturabileceğime güvenim olmadığını itiraf ederim. Nitekim zaman ve olaylar beni doğrulamıştır. Bundan başka, daha Amasya'dayken kararlaştırdığım ve bütün ulusa mümkün olan araçlarla bildirdiğim Sivas Genel Kongresi'nin toplanmasını sağlamak, bütün ulusu ve ülkeyi yalnız bir heyetle temsil etmek, ayrıca, yalnız Doğu illerini değil, vatanın bütün kısımlarını aynı dikkat ve duyarlılıkla savunma ve kurtarma çarelerini bulmaya çalışmak gibi konuları herhangi bir heyetin sağlayabileceğine inanmadığımı açıkça ifade etmek zorundayım. Çünkü, bende böyle bir inanç var olsaydı, işe başladığım güne kadar girişim ve faaliyette bulunanların çalışmalarının sonuçlarını bekleyerek, istifa etmemek yolunu bulurdum. Hükümet, padişah ve halifeye karşı isyana gerek görmezdim. Aksine, ben de bazı ikiyüzlü ve iki taraflılar gibi, görünüşte çok tantanalı ve gösterişli olan, o günün ordu müfettişliğini ve padişah yaveri sıfatını korumaya devam ederdim. Gerçi, benim açıkça ortaya atılmamda ve bütün ulusal ve askeri hareketlerin başına geçmemde kuşkusuz sakınca vardı. Fakat o sakınca, başarısızlık halinde herkesten önce ve herkesten çok, en büyük ceza ve eziyete uğratılmaktan başka bir şey olabilir miydi? Oysa, bütün vatanın ve koskoca bir ulusun, ölüm kalımı söz konusu diyenlerin kendi sonlarını düşünmesine yer var mıdır?
Sayfa 46 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Hamaset İronisi
Masadakiler onu duyuyor ama birbirlerine şaşkın şaşkın bakıyorlar. Öyle ya; hiç Osmanlı yenilir mi, hiç koskoca pa­dişah kafese kapatılır mı, hele karısını rakkase yapmak, ola­cak iş mi? Şanlı Osmanlı tarihinde böyle bir şey olabilir mi?
Sayfa 264Kitabı okudu
Düşman devletler, Osmanlı devlet ve ülkesine maddi ve manevi olarak saldırmışlar, yok etmeye ve parçalamaya karar vermişler. Padişah ve halife olan kişi, hayat ve rahatını kurtarabilecek çareden başka bir şey düşünmüyor. Hükümeti de aynı durumda. Farkında olmadığı halde başsız kalmış olan ulus, karanlıklar ve belirsizlikler içinde olup bitecekleri
Sayfa 6 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Çocukların haberi yok koskoca Osmanlı İmparatorluğu'ndan. Padişah dendi mi umacı sanıyorlar.
Şeyh Şamil, askeri dehasını kullanarak Rus kuvvetlerini eritmeye devam etmektedir. Fakat, Kırım Savaşı'nın sona ermesiyle, serbest kalan bütün ordusunu Kafkasya'ya yığan Çar Aleksandr, babası Nikola'nın yayılmacı siyasetini takip eder. Osmanlı Devletinden ve İran'dan Kafkasya'ya gelen bütün ikmal ve silah yollarını keser.
Padişah'ın ayakkabılarının, çizmelerinin altına ayrı bir bölüm yapıldı ve İstanbul toprağıyla dolduruldu. Böylece koskoca ülke büyük bir sorundan kurtulmuş oldu. Padişah gavur toprağına ayak basmayacaktı.
Sayfa 217
Saltanatı devrinde koskoca Padişah ‘ın, padişahtan daha fazla padişahçı olanlarca kuşatılmış olduğunu görmüyor musunuz?
Sayfa 71 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
175 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.