Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
VII.
Hölderlin'e delilik indiğinde, akıl hastanesine yattığında ve hastalığının iyileşmez olduğu kanısıyla artık oradan çıkması gerektiğinde ailesi, annesi ve kız kardeşi onu kabul etmez. Hyperion hayranı bir marangoz onu kabul eder. Neckar kıyısında bir kuleli evde Hölderlin'in ömrünü tamamlayacağı yılları geçecektir. Hölderlin çıldırdığında şiiri bir anlamda bırakmaz. Şiir böyle büyük bir şairin zihninden hemen toparlanıp gidemez. Takma adlarla hele de "Scardanelli" adıyla şiirler yazar. Ama Hölderlin ismi o cisimde bir yasaysa, Scardanelli'nin yazdıklarını hiçbir zaman şiir olarak kabul etmez.
-Kitap Dipnotlarından-
Gazi Osman Paşa (1832-1900). Büyük Türk komutanıdır. Tokat'ta doğdu. Aile adı Yacıoğullandır. Babası hayatını ka­zanmak için İstanbul'a gelince Osman'ı da İstanbul'daki aske­rî rüştiyelerden birisine vermişti. Osman (Paşa), Beşiktaş askeri rüştiyesini, Kuleli Askeri İdadisini bitirip Mektebi Harbiye-i Şahane'ye (Harb Okulu'na) girdi. 1852'de, 20 yaşın­ da teğmen rütbesiyle ve ikincilikle okulu bitirdi... Bundan sonra çeşitli yerlerde görev aldı ve 1875'de Niş'teki (Sırbis­tan) Türk kolordusu kumandanlığına aynı yıl sonunda Vidin'deki kolordu komutanlığına getirildi. Osman Paşa, 1876’daki büyük Sırp isyanını çok çabuk bastırdı, Rusya'nın bütün ümitlerini kırdı. Rus generalleri tarafından kumanda edilen Sırp ordusunu Zayçar'da bozguna uğratması üzerine rütbesi müşirliğe (mareşalliğe) yükseltildi. 44 yaşında bulunuyordu. Türk tarihinin en büyük savaşlarından 1877 Türk-Rus harbin­ de Plevne savaşlarında Türk ordusunun başkomutanı idi. Bu savaşlarda gösterdiği kahramanlık ve askerlik bilgisi, yıllarca Batı askerî okullarında ve akademilerinde ders konusu oldu. Gazi Osman Paşa, 5 Nisan 1900 yılında 68 yaşındayken İs­tanbul'da öldü. Fatih Camii avlusundaki türbesinde gömülü­dür.
Reklam
sürüklenen kalbiyle o zamanki dünyayı seyretmeyi seviyordu: Cesaret isteyen denizleri, kuleleri, mesafelerin baskısıyla sinekalmış o acayip kuleli şehirleri, yığılı dağların vecit dolu ıssızlığını, huşulu duraksamalarla incelenen ve bir süt çocuğunun kafası gibi yeni yeni bitişen gökyüzünü seyretmeyi seviyordu.
Sayfa 172 - Can KlasikKitabı okudu
Ey kuleli, şu camiden yükselen sesi duyuyor musun? Selanik'ten haber var mı, bir umut bekliyor musun? İşte meydanda sarıklar, hani nerede, hareketsiz mi kaldı hareket ordusu? Parlak avizeli salonlarda valse kalkmak yok mu bugün? Fatih medreselerinin duvarlarına yaslanıp intikam diye bağıran şu gençleri tanıyor musun? İntikam bugün kaç yaşına bastı biliyor musun?
Bedenini betimlemek istiyorum. Sonsuzdur bedenin. Bedenin ince bir gül tacıdır bir bardak temiz suda. Bedenin bir yabanıl ormandır kırk kara oduncuyla. Bedenin derin buğu basmış ovalardır güneş doğmadan önce. Çan kuleli, akanyıldızlı iki gecedir bedenin; trenleri raydan çıkmış. Loş bir meyhanedir
"Artık Kuleli İdadisi'ni bitirmiştim. Fakat başımıza bir akaid dersi çıkardılar. Kuduri şerhini de üçüncü sınıfta okuduk. Harbiye sınıflarında da bu dersler devam edecekmiş. Makine ve kozmografya arasında bunun ne lüzumu var bilmem. ... Şiirde istediğimi yazabiliyordum. Derslerin zor fasıllarını ve rakamlarını şiire döker, pek kolay ve unutmamacasına ezberlerdim. ... Akaid dersini bu hale koymak mümkün olamamıştı. Çünkü bahisler zaten lâzımı gibi tuhaftı. Mesela: Bir kuyuya yelve kuşu düşerse, kuyunun suyu mekruh mu olur? İmam Muhammed olur dermiş, İmam-ı Azam olmaz dermiş gibi marifetler...
Reklam
Justinyen'le evlenince karısı olan İmparatoriçe Theodora, eskiden ünlü bir orospu olduğunu unutmamış ki, Prokopius'un Bizans'ın Gizli Tarihi kitabında anlattığına göre muamele esnasında yakalattırdığı şehrin hayat kadınlarını kurtarmaya karar verir. Türkiye'ye cumhurbaşkanı yetiştirmekle ünlü Kuleli Askeri Lisesi'nin bugün bulunduğu yerde yaptırdığı "Tövbe Manastırı'na bu kadınları kapattırıp eziyet ettirir. Dayanamayanlar intihar edip kendilerini Boğaz'ın sularına bırakır. Yüzyıllar sonra aynı yere başka bir kadın yerleşir - Florence Nightingale. Kırım Savaşı'nda Selimiye Kışlası ile birlikte burası kolu bacağı kopanlara, kafası delinenlere, kan kusanlara, hastane vazifesi görür.
415 syf.
·
Puan vermedi
Bir Türk Ailesinin Öyküsü
Yazar İrfan Orga, Osmanlı'nın son dönemlerinden başlayarak 1. Dünya Savaşı sonrası ülkemizde meydana gelen değişimleri anlatıyor. Savaşın ülkeyi,aileleri,gündelik hayatı nasıl değiştirdiğine tanık oluyorsunuz.Aynı zamanda İrfan Orga Kuleli Askeri Lisesindeki yıllarını anlatırken eğitim ve askeriye hayatındaki değişikliklere de tanık oluyorsunuz. Savaşa giden erkeklerin geride bıraktıkları ailelerinin hayata tutunma çabalarını okuyacaksınız. Hizmetlilerle dolu saray gibi bir evde doğan İrfan Orga'nın savaş döneminde bahçelerden yabani ot yiyerek hayata tutunma çabası. Savaşın zengin aileleri belki de daha çok etkilediği gerçeğini şaşırarak bu kitap sayesinde öğrendim. Savaşın başlangıcında evlerini değiştirip daha küçük bir eve taşınmak zorunda kalan, sofradan da kısıp yeme içme alışkanlıklarını değiştiren, hizmetli sayısını düşüren aile bu değişiklikleri yaşarken çamaşırcı bir kadının hayatına kaldığı yerden devam ettiğini çarpıcı şekilde etkilenerek okudum. "Çamaşırhanedeki çamaşırcı kadının dünya umurunda değil.Bir yandan çamaşırları çitiliyor, bir yandan kıvrak bir türkü tutturmuş. Öyle ya, savaş çıksa ne olacak,çıkmasa ne olacak!Aynı şey Feride ve İnci için de söz konusu.Hepsi günlük yaşantılarını sürdürmekte."
Bir Türk Ailesinin Öyküsü
Bir Türk Ailesinin Öyküsüİrfan Orga · Everest Yayınları · 2018726 okunma
Ayaklarım ağrıdı güvercin izlemekten Onun başının önündeydi alevli sancak Elimi ve kalbimi uzattım Eriştim tanrıya çağırma kuleli evin Bekleyen güvercinine Güneşi ayı ve yeryüzünü bütün şekilleriyle Bir kutlu çehrenin emrine kul bildim Bilesiniz Ona döndürüleceksiniz
Sayfa 107Kitabı okudu
Ahmed Cemal, 6 Mayıs 1872'de Midilli'de doğdu. Babası askeri eczacı Mehmed Nesib Efendidir. Kuleli Askeri İdadisi'nde ve Mekteb-i Harbiye'de öğrenim gördü.
635 öğeden 401 ile 410 arasındakiler gösteriliyor.