Şubat 1933'te Bursa Ulu Cami'de Türkçe ezan okunur. Cemaat, cuma namazından çıkışta topluca Evkaf Müdürlüğü’ne gidip, ‘Niye ezan Arapça okunmuyor?’ diye sormuş, cevap alamayınca aynı niyetle valilik binasına yürümüştür. Heyecana kapılan valilik memurları olayı kolluk kuvvetlerine bildirirler. O esnada Atatürk bir yurt gezisi kapsamında
"Bir sürü boş şey arasında, adalet kaybolup gidiyor! Ortada hiçbir şey yokken, mahkeme bir suçlu yaratıyor."
Şimdi düşünün bir sabah ansızın kapınız çalınıyor ve aleyhinize bir dava açıldığı söyleniyor. Apar topar yatağınızdan alınıp, sorguya götürülüyorsunuz. Ama bir türlü suçunuzun ne olduğunu öğrenemiyorsunuz.
Kitap oldukça akıcı ve sürükleyiciydi bir o kadar da ürkütücüydü. Bazı bölümler ise bulmaca gibiydi. Josef K. oradan oraya suçunu öğrenmek için koşarken, ben de peşinde koştum sanki...
O üst makamlara ulaşmaya , adalet aramaya çalışırken , sanki ben de bir devlet dairesinde elimde resmi bir evrak , imzalatmam gereken memurları aradığım zamanlara gittim.
Okuması kolay ama sindirmesi çok da kolay olmayan bir kitap. Çok fazla metafor var kitapta.
Okuyanın zihnine bırakılmış olayların yorumları . Zaten bu kitabın zenginliği, birçok yoruma açık olmasıydı. Kafka'nın zekasına hayran kalmamak mümkün değil.
DavaFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202153,1bin okunma
İçimizdeki Şeytan YKY’de 33 baskı yapmıştır. Yazarın bu kitabının baskı sayısı Türkiye şartlarında iyi bir rakamdır. Nitekim bu sayı şüphesiz ki ölümünden sonra fazlaca artmıştır. İlk baskıda roman kapağında hiçbir resim yoktur ama günümüze yaklaştıkça romanın kapağına yazarın resmi konmaya başlanmıştır. Çoğu insan bu romanı sadece Sabahattin
Belki içimizde hiç kimse taş kalpli değil, bizler hepimiz yardım etmek istiyoruz, fakat mahkeme memurları olduğumuz için bizler katı kalpli, kimseye yardım etmeyen insanlar olarak görülüyoruz.
Ilk önce şunu belirtmeliyim kitaba çok korkarak başladım malum, rus edebiyatı ve klasik !!!
Ama, övmek için kelimelerin noksan kalacağı, insanı yormayan mükemmel bir kitap okuduğumu söylemeliyim!!!
"Nehlüdov "genç yakışıklı soylu genç bir adam, birgün halalarının evine gider ve orada onunla karşılaşır "Moslava"ile aralarındaki samimiyete bir ad veremez ama ikisi gayet güzel masum zamanlar geçirirler ve Nehlüdov evine döner.
3 yıl sonra gideceği yol üzerinde olduğundan, tekrar halalarına uğrar, fakat adam artık değişmiştir, kendi ihtirasları, hevesleri, rahatı için herkesi kullanabilecek bir canavar haline dönüşmüştür ve Moslovayı iğfal eder ve gider taa ki on yıl sonra birgün bir mahkeme salonunda yolları kesişinceye kadar görmezler birbirlerini kitap olay örgüsü budur
Mu acaba???
Tabii ki hayır!!!
Nehlüdov ve Moslovanın hikâyesi kitabın sadece basit küçücük bir kısmı Tolstoy, Çarlığı ,kiliseyi, askerleri, polisleri, memurları, zengin beyleri ve hanımları kısaca gücü elinde tutan ve bu gücü hunharca kullanan insanları,yoksul ,ezilmiş ,korkak, düşünebilen, isyan eden insanları ilmek ilmek incelemiş bu kitapta
Ve zamanın Rusya'sını en uç noktasına kadar sermiş gözler önüne
Anladığım kadarıyla Tolstoy Proudhon'un mülkiyet hırsızlıktır tezine de sonuna kadar hak veriyor.Onun için toprak sahiplenilmez o herkesin malı dır diyor.
DirilişLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,2bin okunma
Hikayenin merkezinde bir beyefendi. Konuşmaları etkileyici, hitabı çekici. Öyle ki neredeyse herkesi rahatlıkla ikna edebiliyor. Amacı zengin olmak. Kullandığı yöntem bir hayli garip, hatta bir nebze yasa dışı. Şöyle ki tarlalarda çalışan köylülere (canlar) sahip olmak istiyor, teşvik alabilmek için. Fakat, işine sadık ve çalışkan bir köylü onun
Belki hiçbirimiz katı yürekli değiliz, belki hepimiz herkese sevinerek yardım ederdik, gelgelelim mahkeme memurları olduğumuzdan, kolaylıkla katı yürekliymişiz ve kimseye yardım etmek istemiyormuşuz izlenimi doğabiliyor..
"Belki içimiz de hiç kimse taş kalpli değil, bizler hepimiz yardım etmek istiyoruz, fakat mahkeme memurları olduğumuz için bizler katı kalpli, kimseye yardım etmeyen insanlar olarak görülüyoruz. Ben bundan çok üzüntü duyuyorum."
Sayfa 67 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 9. Baskı Ekim 2017Kitabı okudu
Hoşnutsuzlukların açıkça ortaya konulabilmesi olanağı bulunmalıdır; yasayı bozmayı amaç güden bir eylem yaratmadığı sürece, kışkırtma serbest olmalıdır; yetkilerini aşan ya da kötüye kullanan memurları mahkeme önünde suçlayabilme olanağı bulunmalıdır. Günün hükümeti, gözdağı verme, seçmenlerin kayıt fişlerinde kalem oynatma ya da buna benzer yöntemlerle kendi sürekliliğini sağlama bağlama durumunda olmamalıdır. Önemli kişileri eleştirenlere, bundan dolayı resmi ya da resmi olmayan cezalar verilmemelidir. Demokratik ülkelerde bugün bunların pek çoğu parti hükümeti tarafından sağlanmıştır ve bu sayede iktidardaki politikacılar ulusun hemen hemen yarısının düşmanca eleştirilerine hedef olabilmektedir. Bu eleştirilere hedef olabilmeleri ise, politikacıların, aksi takdirde işleyebilecekleri suçları işlemeleri olanağını ortadan kaldırmaktadır.