Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Darvincilik başlıklı makale
24 Kasım 1859'da, Türlerin Kökeni'ni yayınlayan Darwin, bilimsel evrim teorisinin temelini atarken, canlı varlık popülasyonlarında üreme sırasında gerçekleşen küçük değişiklikleri ve bu varyasyonların doğal seçiliminin özellikle çevreye ve nüfus fazlasına bağlı olduğunu ifade eden varyasyon/seçilim kavramsal çifti sayesinde biyolojide
Sayfa 188 - Yordam KitapKitabı okudu
*** Burjuvazi, sanatı kutsal bir şey gibi algıladı, sanatçıları da keşişler gibi… Proletaryanın sanat hakkında böyle bir düşüncesi olamaz. ***
Sayfa 181 - Ayrıntı yayınları, 2015, 1.baskıKitabı okudu
Reklam
Tarihin bir anlamı vardır. Tarihe az çok yapay bir anlam bulabilir ve bu durumdan hoşnut kalabilirim. Tarih önceden belirlenmiş bir hedefe doğru yönelmiyor. Kişisel olarak ben buna inanmıyorum. Anlam, ille de Aristotelesçi ya da Hristiyan katolojisindeki telos değildir. Ne var ki, dünya tarihinin sonuna geldiğimizi sanıyorum. Kıyametimsi bir dönemde yaşıyoruz, çünkü zaman deneyimi, toplumsal bilinç, gelecek zaman düşüncesi –telos– krizde. Arkaik düşünce geçmişten kaynaklanıyor, in nihilo tempore. Ne geçmiş, ne gelecek artık bir cazibeye sahip. Bütün Mesihçi ya da cennetçi düşünceler yenilgiye uğradı: Marx'ın cenneti, kapitalizmin cenneti, Amerika'nın cenneti. Cennet ne gelecekte, ne geçmişte. Ancak "üçüncü göz"le görülebilecek olan şey, gelecek zamandır, gelecekteki bin yıldır.
Sayfa 572 - pdfKitabı okudu
A.Smith'in "Milletlerin Zenginliği" kitabı da iktisat düşüncesi tarihinde bir başyapıttır, Karl Marx'ın "Kapital"i, J. M. Keynes'in "Genel Teori"si gibi doruklarda yer alan yapıtlardan biridir.
Önemli olan husus şu; Marx'ın düşüncesi hızla bir dogmaya dönüştürülüyor. Marksizm de yabancılaştırılıyor, devrimci-eleştirel özünden arındırılıyor. Resmi ideoloji haline gelen bir şeyin devrimciliği kalır mı?
Sayfa 360 - İletişim Yayınları, Röportaj; Mete Kaan KaynarKitabı okudu
Devlet kapitalizmi başlıklı makale
1)Devlet Kapitalizmi kapitalist üretimin tarihsel eğilimi mi? Marx kapitalizmin yasalarını değiştirmeden özel sermaye gibi işleyen bir devlet sermayesinin varlığından söz etse de (Kapital II, 90), görünüşe bakılırsa, Kapital devlet kapitalizmine doğrudan göndermede bulunmuyor gibiydi. Bununla birlikte Marx'ın ve Engels'in devlet
Yordam KitapKitabı okudu
Reklam
yine dönüp dolaştık "Marx Hegel"'e geldik!
Fakat Lukács Hegelci Tin'in yerine Tarih'in Özne-Nesnesi olarak proletaryayı geçirmeyi önerdiğinde fazlasıyla idealist kalır: Lukács burada gerçek bir Hegelci değil, Hegel-öncesi bir idealisttir. Bu bağlamda insanın içinden Marx'ın "Hegel'i idealist biçimde tersine çevirmesinden bahsedesi bile geliyor: Hegel, Minerva'nın baykuşunun alacakaranlıkta, yani vakadan sonra uçtuğunun -başka bir deyişle, Düşünce'nin Varlığı izlediğinin (ve bundan ötürü geleceğin toplumununa dair bilimsel bir içgörü olamayacağını düşünür)- gayet farkındaydı; Marx ise Düşünce'nin önceliğini yeniden ileri sürer: Minerva'nın baykuşunun (Alman tefekkürcü felsefe) yerini proletarya devrimini ilân eden Gal Horozu'nun (Fransız devrimci düşüncesi) ötüşü almalıdır - proletaryanın devrimci ediminde, Düşünce Varlık'tan önce gelecektir. Nitekim Marx Hegel'in Minerva'nın baykuşu motifinde onun idealist spekülasyonundaki gizli pozitivizminin bir işaretini görür: Hegel gerçekliği olduğu gibi bırakır.
Kapitalizm yeni fetişizmdir.
(Kapitalizmin insan için en doğal sistem olduğu düşüncesi) teoloji ile paralel bir düşünce tarzıdır.
Sayfa 136Kitabı okudu
_Tinin Görüngübilimi, bilincin değişiminin yolculuğunun betimidir. _Her şey kozmik tinin görüngüleridir. Bu gerçekliklerin dışında aşkın bir varoluş bulunmaz. Her şey bu dünyada olup biter ancak bilen özne ile bilinen şey mesela bilinç ve dünya aynı şeydir. Hepimiz her şeyi kapsayan kozmik ruhun parçalarıyızdır. O tekil ve tüm olan tin'dir.
Ama unutmayalım ki adına bunca cinayetler işlenen marksizm, şuurlanmamıza da yardım etmiştir. Evet, Türk insanı papağan batıcılıktan gerçek batıcılığa marksizmin sayesinde geçebilmiştir. Descartes'in XVII. yüzyılda Avrupa'da başardığı düşünce devrimine benzeyen bir düşünce devrimi yaratmıştır bizde. Avrupa'nın yalancılığına, kapitalizmin sömürüsüne dikkatimizi çekmiştir. Anlatmıştır ki batı düşüncesi dokunulmaz bir hakikatler bütünü değildir. Her sınıfın, her milletin, her camianın kendini korumak için uydurduğu yalanlar var. Batı'dan icazet almadıkça Batı'yı tenkit edemezdik. Marksizm bize bu icazeti verdi. Yani şuurumuza takılan zincirleri kırdı ve Avrupa büyüsünü bozdu. Bir düşünce adamı marksçı olabilir mi? Marksçılık, bir izme yani bir kiliseye bağlanmak, onun nass'larını değişmez hakikatler gibi kabul etmekse elbette ki hayır. İnsanlığın düşünce tarihinde marksizme layık olduğu yeri vermek, bir Eflâtun'a, bir İbn Haldun'a, bir Descartes'a veya bir Saint-Simon'a gösterilen saygıyı Marx'tan da esirgememek ise elbette ki evet. Marx çağdaş batı düşüncesinin en büyük temsilcilerinden biri, belki de birincisidir. Marksizmi dinleştirmek Marks’ı anlamamaktır. Konserve hakikatler sunan bir şarlatan değildir Marx. Marksizm tenkittir, şüphedir, araştırma yöntemidir.
113 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.