...
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin
Bir çocuk boyuna bir suyu söylerdi. Mavi.
Birtakım genç anneleri uzatırdı bir keman
Sen tutar kendini incecik sevdirirdin
Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa
Yalnız aşkı vardır aşkı olanın
Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
Sen yüzüne sürgün olduğum
Zor seymiş meğer seni beklemek
Bir bulup bir kaybetmek ellerini
Yollarda caddelerde seni aramak
Açılan her pencerede seni görmek pırıl pırıl
Sonra durup durup saatlere küfretmek
Oysa seni sevince beklemek güzel oluyor
Seni sevince geceler daha az karanlık
Sabahlar daha çok mavi
Seni sevince her gün daha güzelsin
Şimdi ölesiye sevildiğinden habersiz
Kim bilir nerdesin
Zor şeymiş meğer seni beklemek
Sen buna macera mi diyorsun
Bu sevmek oysa bir şarkı gibi
Bu unutamamak seni bu aramak
Sen buna macera mi diyorsun
İnsan sevince arar
Ve arıyorsa bekler
Biliyorsun
Zor şeymiş meğer seni beklemek
Daha çok dağınık saçların sevince
Daha çok deniz gibi
Daha çok derin
Ve daha çok güzel öpünce
Yosun yeşiline çalan gözlerin
Zor şeymiş meğer seni beklemek
Bir bulup bir kaybetmek ellerini
Yollarda caddelerde seni aramak
Açılan her pencerede seni görmek pırıl pırıl
Sonra durup durup saatlere küfretmek
Oysa seni sevince beklemek güzel oluyor
Seni sevince geceler daha az karanlık
Sabahlar daha çok mavi
Seni sevince her gün daha güzelsin
Şimdi ölesiye sevildiğinden habersiz
Kim bilir nerdesin
Mustafa, durgun suların, büvetlerin içinden geçen, mavi göklü ak bulutları seyretmeye doyamıyordu. Bir de geceleri ay düşüyordu suların dibine, yıldızlar, karanlık düşüyordu.
Ölmüştü. Ruhu ölü gibiydi. Bir hayvandı o, iş hayvanıydı. Ne yemyeşil yaprakların arasından geçerek inen gün ışığının güzelliğini görüyor, ne de kozmik sonsuzluktan bahseden ve sırlarını o yaprakların hışırtılarında açığa vuran mavi gök kubbenin fısıltılarını duyuyordu artık. Hayat, dayanılmaz ölçüde sıkıcı ve aptaldı;feci bir tat bırakıyordu ağzında. İçgörüsünün aynasının üzerine simsiyah bir perde inmiş, güneş ışınlarının girmediği karanlık bir hastane odasında yatma hayalinden hoşlanır olmuştu.
Sayfa 174 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Maviye
Mavi çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgâr da asi
Körsem
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...