Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1088 syf.
·
Puan vermedi
·
23 günde okudu
Safahat: Mehmet Akif'in Yüreğinden Yaşamın Yüzleri
Safahat, kelime olarak “hayatın değişik yüzleri, görünümleri” ile “aşamalar, evreler” anlamlarına gelir ve safahat 7 ayrı kitabın ortak adıdır. İlk kitabı -kitaba adını da veren- Safahat, ikinci kitabı Süleymaniye kürsüsünde, üçüncü kitabı Hakkın sesleri, dördüncü kitabı Fatih kürsüsünde, beşinci kitabı Hatıralar, altıncı kitabı Asım,yedinci
Safahat
SafahatMehmet Akif Ersoy · Beyan Yayıncılık · 20076,3bin okunma
Genç kam'ın (oyun'un) mesleğe girme töreni, Yakutlar'da çok tantanalı olur. Kam'ın bütün yakınları, oymak mensupları toplanır ve bir dağ tepesine çıkarlar. Namzedin (adayın) üzerine "kumu" adı verilen bir giysi giydirilir. Eline at kılları bağlanmış bir "asâ" verilir. İhtiyar şaman, belli kaideler yerine
Sayfa 17 - Türk Dünyası Araştırmaları VakfıKitabı okudu
Reklam
Bu ülkeyi, bu ülkenin insanlarını ve tüm insanları en fazla devrimciler sevdi. KIZILDERE Ancak davası uğruna yaşamını feda eden devrimcilerimiz, Türkiye’nin bütün sorunlarının kaynağının İslam olduğunu bilmiyorlardı. Yani sorunun kaynağını tam tespit edemediler. Bizim sorunumuz Amerika değildi. Bizim sorunumuz İslam’dı. Bu toprağın insanını
MUHTARA KÜFRETTİ KOMUTANIM (2/3)
Dev-Genç davasına tanık olarak bir ülkücü çağrılmıştı. Ülkücü öğrenci, salona girmeden, kapı aralığından, sanık sandalyelerinden gördüğü Dev-Genç eski başkanlarından Atilla Sarp ve aynı örgütün genel sekreterlerinden Ruhi Koç’a, mahalle çocuklarının sık sık başvurduğu bir el hareketiyle siyasal eleştiride bulunmuştu. Tanık, bu el işareti ile
798 syf.
·
Puan vermedi
·
22 günde okudu
Seçimlerimizde özgür müyüz?
Michel Foucault 'Deliliğin Tarihi' eserinde büyük kapatmadan bahsetmiştir. Hapishaneler, hastaneler vb. iktidarın gücü elinde bulundurmasının çeşitli yolları olduğunu anlatmaktadır. Diğer eserlerinde de hapishaneler ve cinsellik üzerinden giderken bu eserinde daha çok deliler ve tımarhaneler üzerinden fikirlerini sunmaktadır.
Deliliğin Tarihi
Deliliğin TarihiMichel Foucault · İmge Yayınevi · 2020906 okunma
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Geçmişten Günümüze Kabe’nin İşgali, Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara’nın 2015 yılında Rağbet Yayınlarından basılan 184 sayfadan oluşan bir kitaptır. Kitap sayfa sayısı az olmasına rağmen muhtevasındaki bilgi baz alındığında oldukça kapsamlı bir kitaptır. Kitap, İslam öncesi dönemden 1979 yılında yaşanan son baskına kadar olan süreçteki Kabe’nin
Geçmişten Günümüze Kabe'nin İşgali
Geçmişten Günümüze Kabe'nin İşgaliMehmet Ali Büyükkara · Rağbet Yayınları · 201535 okunma
Reklam
798 syf.
·
Puan vermedi
Merhabalar Bu akşam harikulâde bir eser ile buradayım Michel Foucault dan Deliliğin Tarihi diyeceğim. Yazarımız bizleri üç döneme götürür. Orta çağ , Rönesans ve Modern dönemlerdir. Ortaçağ cüzzamlılar ile başlar. Cüzzamlıların toplum içinde nasıl bulunacağının belirtir. Cüzzamlılarla kalmaz, deliliğin baş göstermesi ayrı bir sorun olarak
Deliliğin Tarihi
Deliliğin TarihiMichel Foucault · İmge Yayınevi · 2020906 okunma
Ah bu Sokratik düşüncenin sofist düşmanlığı :)
Sokrates ve ardılları, kendilerini Sofistlerden ayırmak için, kendilerine philosophos, yani bil­giseven derken, Sofist lsokrates ve Gorgias'ın öğrencileri de kendilerini suçlayan Platon'u aynı aşağılayıcı anlamıyla Sofistlikle suçlayıverirler! Aslında Sofistler, her nasıl aşağılanmaya ve küçümsenmeye çalışılırsa çalışılsın, bizatihi bu aşağıla­ ma çabasının varlığı bile, onların Yunan düşünüşünde önemli bir yerleri ve etki­leri olduğunu göstermektedir. Yoksa Platon ve Aristoteles, eğer gerçekten zengin genç delikanlıların avcısı olmaktan öteye gitmeyen Sofistler için onca şey yazmış­ larsa, emeğine yazık olanlar Sofistler değil, Platon ve Aristoteles'tir.
Antik Yunan’ın Yedi Bilgesi
Miletoslu Thales, Lindoslu (Rodos'ta bir kent) Kleobulos, Atinalı Solon, Sparta­lı Khilon, Lesboslu Pittakos, Pireneli Bias, Korinthoslu Periandros. Bunlardan dördü siyasetle aktif olarak uğraşan devlet adam­ larıdır (Pittakos, Bias, Periandros ve So­ lon.). Ancak gerek sayılan bilgeler, gerek sayıları konusunda farklı yaklaşımlar ol­duğu da unutulmamalıdır. Kimi kaynakla­ra göre, gerçekte on yedi bilge vardır ve iç­lerinden yedisi rastgele seçilmiştir. Kimi kaynaklarsa yedi bilgeyi kabul etmekle bir­ likte farklı isimler verirler. Fakat sayısı ve kimlerden oluştuğu tartışma konusu ol­sa da bütün listelerde Thales yer almakta­dır. Ayrıca burada özellikle bilgelik ile siya­ set arasında kurulan ilişkiye de dikkat edil­ melidir. Yunan dünyasında bilgelik, yalnız­ ca kişinin kendisiyle sınırlı düşünsel ya da davranışsa! niteliğiyle ilişkili olmakla kal­ mayıp aynı zamanda doğrudan yurttaşlık görevleri, kendisini yurttaşlara ya da polise adamasıyla da ilişkilendirilmektedir.
Perikles'in demokrasiye olan düşkünlüğü:
Başka ulusların yasalarına bakarak kurulmamış olan bir idare şeklimiz var; başkalarını taklit etmek şöyle dursun, biz kendimiz başkalarına ör­nek oluyoruz. idare şeklimizin adı demokratia'dır. Bu ad ona, birkaç kişiye değil, bütün yurttaşlara dayandığı için verilmiştir. Yasalarımız kişisel işlerde herkese aynı hakkı veri­yor; devlet işlerinde
Thukydides, Pelopon­nesos Savaşı Tarihi, SöylevKitabı okuyor
Reklam
Antik Yunan'da Metoikos sınıfı:
Metoikoslar ise çalışan sınıflardı. Ticaretle ya da zanaatlarla uğraşıyorlardı. Üstelik edindikleri, biriktirdikleri servet her an polis tarafından şu ya da bu ba­ haneyle el konulabilir bir servet durumundaydı. Yunan demokrasisinin en par­lak çağında kültürel ve sanatsal etkinlikleri (biraz da sistemin içinde yer edine­ bilmek adına) finanse edenlerin başında metoikoslar geliyordu. Aynı şey savaş dönemleri için de geçerliydi. Kendileri birer hukuksal özne sayılmayan, kendi adlarına yurttaşlarla hukuksal ilişkiler kuramayan, bu anlamda adeta reşit ka­ bul edilmeyen, örneğin bir yurttaştan bir gayrimenkul kiralayabilmek ya da sa­tın alabilmek için bir başka yurttaşın vesayetine muhtaç olan (örneğin Aristoteles ders vereceği yeri ancak bir Yunan yurttaşının vesayetiy­le edinebilmişti, çünkü kendisi bir metoikostu) metoikos, elbette bu anlamda "özgür" bir sınıf sa­yılamazdı.
Antik Yunan'da Solon sonrası sınıf,Oligarşi ve Aristokrasi
Solon'un ardından Atina üç dört ayrı partiye bölünmüştü. llk grup, eupatrk ­ desler, (iyi doğmuşlar, soylular) verimli ova topraklarını ellerinde tutuyorlardı (bu yüzden onlara pedionlular da deniyordu). İkinci grup (paralialılar), deniz bölgesinin tüccar ve zanaatkarlannı temsil ediyordu. Üçüncü grup ise dağlılar (diakrialılar), yoksul theteslerdi. Bu grubun başında da soylu olmasına rağmen, soyuyla bağlarını koparmış Peisistratos vardı. Çatışmadan bu grup zaferle ayrı­kacak, M.Ö 560 yılında Peisistratos iktidarı ele geçirecek, ancak kesin hakimiyeti­ni 542'de tesis etmeyi başaracak ve demokrat güçler adına tiran olarak Atina'yı M.Ö 527'deki ölümüne kadar yönetecektir. Bu dönemde soyluların önemli bir bö­lümü tasfiye edilecek, geniş topraklarına el konulacaktır. Bu dönem adeta Ati­na'nın altın çağıdır. Hem askeri ve kültürel, hem ekonomik olarak. Ancak Pei­sistratos'un ardından oğullan aynı başarıyı gösteremeyince, Sparta'nın da des­ teğiyle Atina'da aristokrasi, oligarşiyi yeniden inşa etmeyi başaracaktır. Yunan dünyası az sayıda kişinin bir araya gelerek yönetimi ele geçirmesine alışkındır ve bu nedenle de bu tür rejimlere, "soy olarak en iyilerin ya da kısaca soylula­rın yönetimi" anlamında aristokrasi adını vermekten çok, az sayıda kişinin (oli­goi) yönetimi elde tutmasından ötürü "azınlığın ya da az sayıda kişinin yöneti­mi" anlamında oligarkhia, oligarşi demeyi tercih etmiştir.
"Akif in "hayatın dini" deme­si, İslam'ın bu dünyaya ait ifade boyutunu göstermektedir. Kur'an, her ne kadar vahiy kaynaklı bir öğreti boyutuna sahip olsa da içerisinde bulunan ayetler, insana, evrene ve Allah'a dair anlamlar taşımaktadır. Dolayısıyla bu ayetleri doğru okumak, algılamak, anlamak ve hayata yan­sıtmak aynı zamanda iyi Müslüman olmanın da bir gösterge­sidir."
"Modern anlamda bir evrim fikri, ilk defa Nazzâm (ö. 835/845) tarafından ortaya atılmıştır. Nazzâm, evrimci bir yaklaşımla kainatın oluşumunu ve varlık türlerinin kökenlerini açıklamıştır. Bu yüzden, onun evrim teorisi, genel karakteri itibarıyla, kozmolojik bir evrim teorisidir. Nazzâm'ın meşhur talebesi ve ilk müslüman zoologlardan
Sayfa 14 - İnsan Yayınları
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.