Başlamadan önce şunu söylemeliyim ki, üslup bakımından ve yazım bakımından oldukça beğendiğim fakat yer yer de oldukça ürktüğüm bir kitap oldu bu. Aslına bakılırsa gözümü açan çok fazla cümleyle karşılaştım derlenip toplanan bu güzel hikâyelerde, çok fazla yerin altını çizdim. Ancak hikâyelerden bir tanesinin konusu bana hiç hitap etmedi, her ne kadar diğer hikâyeler gibi bana çok şey katmış olsa da.
Unutulan isimli eseri, işlenişi güzel fakat konusu ürkünç bir eserdi. Gerçekten sevdiğim bir kurgu oldu fakat dediğim gibi pek bana hitap etmiyordu. İçerisinde bir intihar vakası ve uzun süre boyunca vakanın yaşandığı yerde kalıp çürümeye başlamış bir bedenin betimlenmesi mevcut. Aslında yazım ve betimleme oldukça güzeldi fakat takdir edersiniz ki ürkmeden de edemedim.
Beni aralarında en çok etkileyen hikâye, Babama Mektup, hikâyesi oldu (gerçi buna mektup demek daha doğru, hikâye ve mektup farklı türler çünkü.) Zirâ küçüklüğünden beri babasından ayrı yaşayan ve babasına oldukça fazla özlem duyan biri olarak ölen bir babaya duyulabilecek gerçek bir özlem ve yazılabilecek en gerçekçisinden (hayat bakımından) bir mektup okuduğumu düşünüyorum.
Genel olarak sevdiğim bir kitaptı, hikâyeler hoşuma gitti. Üslup bakımından da oldukça başarılıydı. On üzerinden dokuzu hak ediyor diyebilirim. :)