Tozpembe hayallerden kara düşlere uyanmaktı aşk, tecrübe etmişti.
Senin gibi değildi karşındaki. Merhamet öğretilmemişti bazılarına.
Bozuk saatler gibi ne kadar uğraşırsan uğraş, oynatamadığın akrepti kalpleri.
Yazılmış onca sevda şiiri, bestelenmiş deli şarkılar, hangi kurumuş gönüllereydi?
Kaç kişi kalmıştı aşkın dilini bilen, doğru anlatan, doğru konuşan, doğru dinleyen?
Özlem Binel, sevilen kitapları “Sırbende” ve “Ay Işığım”ın ardından, serinin üçüncü kitabı “Adı Her Neyse” sürükleyici olaylar silsilesiyle ve gerçek hayattan esinlenilen kurgusuyla gönüllere taht kurdu.
Akıcı kurgusu ve başarılı dil kullanımıyla benzerlerinden sıyrılarak, 100 yıllık büyülü bir aşkın farklı zaman ve mekânlarda, farklı karakterler ile yeniden vücut bulmuş şimdiki zamanın aşkını bizlere ilmek ilmek dokuyarak gün yüzüne çıkarmış.
Eşref'le Feride ne çok sevmişlerdi birbirlerini... Dokunmadan sevebilir mi insan onca sene? Nasıl özel bir adam hele kızına bıraktığı o mektup. Peki Satı,Şahnur, Akif kim? Peki o yüzük aşkla mı sırlanmış? Sırbende'den çıkan anahtarın ucunda ne var? O anahtar nerede peki? Şeyh efendi ceylanmı oluyordu yani? İnsan hayvana nasıl dönüşürmü?
100 yıl sonraki sırlarla dolu bu labirentin içinden nasıl çıkacak "Sevde"
Daha çok sorular var bu soruların cevabını öğrenmek istiyorsanız üçlemeyi okumayı geciktirmeyin...
Son olarak kitaptan bir cümleyle baş başa bırakayım sizleri...
Sadece gördüğünü var zannedenlerin alemi burası. Halbuki gözümüzün göremediği ne çok şey var... Işıl Işıl aslında ...