İncelemeye başlamadan önce geçen günlerde bir zavallı çıkmış Türkiye'nin gurur kaynağı, hocaların hocası, Prof. Dr. Halil İnalcık'a dil uzatıyor. Amacı açık; Osmanlı Devleti'ni tarihî gerçeklerine aykırı yüceltmek, Türkiye Cumhuriyeti ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e saldırarak mevki kapmak. -Ne bereketli topraklarımız varmış,
İsmet Özel gibi isimler, İslam ve Müslümanlar hakkında epeyce düşünmüşler, eserler vermişler, tesirli sözler söylemişler. Kimisi Frankofon dünyayı çok iyi biliyor, kimisi Anglofon.
Kimisi batıyı hatmetmiş doğuya geçmiş, kimi afakı dolaşıp enfusa inmiş, kimi yüzeysel kalmış gibi deruni, kiminin üslubu çok
Çok harikulade bir kitaptı.
Derin aforizmalar, felesefik düşünceler ve çıkarımlar, kadın ve erkek beyninin en ücra, en girift yerlerini çözümlemiş ve resmedebilmiş bir insan sarrafı tarafından yazılmış, beni sosyolojik ve toplumsal bakış açısının izahı açısından fevkalade bir şekilde doyuran, genç bir erkekle genç bir kadının neler isteyip
Bağışlayın ama paşam; Musul-kerkük sizin için memleket mi yoksa petrol meselesi mi?
Bu sorunuza bazıları hem petrol hem de memleket diyebilir; benim için memleket meselesidir.
Tayyip Erdoğan “ister kabul edilsin, ister edilmesin” diyerek, kendi kendine rejimi değiştirip, kendi kendini başkan ilan edince… Van, Hakkari ve Şırnak şehirleri de “ister kabul edilsin, ister edilmesin” diyerek, kendi kendilerine rejimi değiştirip, özerklik ilan etti.
Kastamonulular bizim başımız kel mi dedi, derebeylik ilan etti. Kütahya,
Sakın bir söz söyleme... Yüzüme bakma sakın!
Sesini duyan olur, sana göz koyan olur.
Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın,
Anan bile okşarsa benim bağrım kan olur...
Dilerim Tanrı'dan ki, sana açık kucaklar
Bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun,
Kan tükürsün adını candan anan dudaklar,
Sana benim gözümle bakan gözler kör
"Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum! Görüyorsun ya, gittiğimiz her yerde mütemadiyen dert, şikâyet dinliyoruz... Her taraf derin bir yokluk, maddî, manevî bir perişanlık içinde... Ferahlatıcı pek az şeye rastlıyoruz; Memleketin hakikî durumu bu işte!... Bunda bizim bir günahımız yoktur; uzun yıllar hatta asırlarca