Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“ Bir dalgınlığa düştün yaşama kılığında. Gözlerini kapaman hiçbir şeyi değiştirmez, aç artık, olanlar oldu. Siyah şapka da yırtıldı, beyaz eldivenler de. Tavşan ve güvercin ölüleri dağıldı ortalık yere. Kan lekeli bir mendil kaldı geride. Sihirbazlar gitti.”
Sayfa 116Kitabı okudu
7— (Teksîr-i berekât) mu’cizesidir. Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” buyuruyor ki: (Bir gazâda aç kalmışdık. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”: (Bir şeyler var mı?) buyurdu. (Evet yâ Resûlallah! Torbamda bir mikdâr hurma var), dedim. (Onu bana getir) buyurdu. Getirdim. Mubârek elini torbama sokdu ve bir avuç hurma alarak, yere serdiği mendil üzerine koydu ve bereket için düâ buyurdu. Orada bulunan Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” gelip, ondan yidiler ve doydular. Sonunda bana: (Yâ Ebâ Hüreyre! Sen de bu mendildeki hurmadan bir avuç al ve azık torbasına koy!) buyurdu. Bir avuç aldım ve torbama koydum. Torbamda bu hurmalar hiç bitmedi. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” hayâtında ve dahâ sonra, Ebû Bekr, Ömer ve Osmân “radıyallahü anhüm” hilâfetleri zemânlarında hem yidim, hem de ikrâm etdim. Yine bitmedi. Ne zemân ki, Osmân-ı Zinnûreyn “radıyallahü anh” halîfe iken, şehîd edildi, azık torbam çalındı.)
Reklam
Serdengeçti'de imzasız olarak yayımlanan Asrî Aile Serdengeçti'nin en popüler şiirlerinden biridir. Okuyucuların isteği üzerine derginin çeşitli sayılarında kısaltılarak tekrar tekrar yayımlanır. Önceleri imzasız olarak yayımlansa da, sonraları Heccâv ve Osman Yüksel Serdengeçti imzasına yer verilir. Şiir, Türk ailesinde görülen Batı
Hicaz Makamı Pembelik
Bir mendil gibi değil, ne de sapanlara hedef olan bir serçe gibi... hayvansı bir hırıltıyla düşüyor çocuk; döne döne, savrula savrula. Kaskatı bir yumak gibi çözülüyor bedeni; düştükçe küçülüyor, küçüldükçe hafifliyor. Ve kenar mahallede kağıt helva satan kör bir adamın tabelasına indiğinde kıpkırmızı bir lekeye dönüşecek kadar ufalmış oluyor. *** Mantı tepsilerine serilen gazetelerde, aceleye getirilmiş, kısacık bir haber geçiyor; satırları simsiyah bantlarla saklı, pespembe bir tecavüzün öyküsü. Bense bu aralar dışarıya çıkmıyorum pek fazla. Zihnime üşüşen fikirleri kesekağıtlarına yazıp kağıttan kayıklara çeviriyorum bütün şiirlerimi ; her biri sulara aç, dibe çökmeden batmakta ısrarlı. Gündüzlerle bir alıp veremediğim yok ama geceler... hain, kabuslu, unutturmamakta kararlı. Ve ne zaman bir kağıt helva görsem haşarı çocukların elinde, çatlıyor kabuk, kan sızıyor.
Sayfa 11 - evrensel kültür kitaplığı, mart 1994Kitabı okudu
Karşılaştırma..
Martılar kadar aç, çığlık çığlığa İstanbul, ne yapsam evimden görünüyorsun Mendil satıyor, el açıyorsun Silinecek camım yok, keşke olsa İstanbul, acıyla coşkuyu karsambaç yapıyorsun İtelerdim ömrümü süpürgemin sapı kalsa Ama sen kendi dulluğunla övünüyorsun Tarihin saklı duruyor sarnıçlarında Sen ne kadar sürtüksen, Ankara öyle bekar Yüzüm solgun, şaştı yolum... benden bu kadar!
Sayfa 335Kitabı okudu
İnsanı anlatmak değil, susmak yorar. İnsanı yaşamak değil, gizlemek yorar. İnsanı yol değil, kalmak yorar. Bir dalgınlığa düştün yaşamak kılığında. Gözlerini kapaman hiçbir şeyi değiştirmez, aç artık, olanlar oldu. Siyah şapka da yırtıldı, beyaz eldivenler de. Tavşan ve güvercin ölüleri dağıldı ortaklık yere. Kan lekeli bir mendil kaldı geride. Sihirbazlar gitti.
Reklam
İnsanı anlatmak değil, susmak yorar. İnsanı yaşamak değil, gizlemek yorar. İnsanı yol değil, kalmak yorar. Bir dalgınlığa düştün yaşamak kılığında. Gözlerini kapaman hiçbir şeyi değiştirmez, aç artık, olanlar oldu. Siyah şapka da yırtıldı, beyaz eldivenler de. Tavşan ve güvercin ölüleri dağıldı ortalık yere. Kan lekeli bir mendil kaldı geride. Sihirbazlar gitti.
Sayfa 116 - Doğan, 1. Baskı, 2021Kitabı okudu
Bir dalgınlığa düştüm yaşamak kılığında. Gözlerini kapaman hiçbir şeyi değiştirmez, aç artık, olanlar oldu. Siyah şapka da yırtıldı, beyaz eldivenler de. Tavşan ve güvercin ölüleri dağıldı ortalık yere. Kan lekeli bir mendil kaldı geriye.
İşte aile içi ilişkilerde çocuğun yeri, ona ayrılan zaman; işte toplumsal ilişkiler içinde çocuklarimızın durumu. İstiklal Caddesi'ndeki köşe başlarından birinde titreyerek mendil satan kız çocuğu bunlardan biri. Üşüyor, belki aç ve korkuyor; mendilleri satmadan eve giderse büyüklerinden dayak yiyecek. Biraz yakınlık gösterip adını, okula gidip gitmediğini sorduğumda gözlerinde beliriveren pırıltı; uysal bir kedi gibi yol boyu yanımdan ayrılmayıp ardım sıra yürümesi; sevgiye, ilgiye duyduğu açlıktan değilse, neden?
Hülasa
Her insan farklı bir mizaca sahip olduğu için kendi mizacına uygun yemekleri ve davranışları seçer. Doğal yaşayan insan mutlaka doğru seçim yapar. Mizacı bozmamak için doğuştan itibaren doğal istekleri takip etmek gerekir. Normal doğumla dünyaya gelen, 2 yaşına kadar emzirilen çocukların istekleri doğaldır ve mizaçlarına zararlı yiyecekleri asla ağızlarına almazlar, yüzlerini çevirirler. Ancak anne-baba ve çevredekiler çocukların isteklerini, sistematik olarak kendi isteklerine uydurmaya çalışarak, çocukları doğal davranış ve isteklerden uzaklaştırırlar. Doğal olmayan bütün hazır, katkılı yiyecekler, beslenme kurallarının ihlali, ilaç kullanımı, doğa! olmayan oturma pozisyonları, ıslak mendil, pişik kremi ve hazır bez kullanımı doğal istekleri zararlı alışkanlıklara dönüştürür. Tüm bunlar insanı, mizaca uygun olmayan yemek seçimine, derin mizaç değişimlerine ve hastalıklara sürükler. Mizaç bozulduktan sonra istekleri takip etmek hastalık uçurumuna doğru gitmek demektir.Böyle bir durumda mizaç özelliklerini açığa çıkartabilmek için, vücudu temizlemek ve açlık yapmak gerekir. Aç kalan insanın koku ve tat alma duyuları gelişir, istekleri canlanır ve doğallaşır, mizacının özellikleri yeniden ortaya çıkar. İnsan ilginç bir şekilde doğal zeytinyağı, soğan, sarımsak, yeşillik, meyve, kısacası sadece sağlığa faydalı ve mizacına uygun yemekleri istemeye, ancak katkılı yiyecekler, içecekler ve suni aromalardan iğrenmeye başlar. İnsan, ancak o zaman yiyecekler konusunda en doğru seçimi yapabilir. Yiyecekleri doğru seçebilen insanın fikirleri ve davranışları da degişir.
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Her insan farklı bir mizaca sahip olduğu için, kendi mizacına uygun yemekleri ve davranışları seçer. Doğal yaşayan insan mutlaka doğru seçim yapar, mizacı bozmamak için doğuştan itibaren doğal istekleri takip etmek gerekir. Normal doğumla dünyaya gelen, 2 yaşına kadar emzirilen çocukların istekleri doğaldır ve mizaçlarına zararlı yiyecekleri asla ağızlarına almazlar, yüzlerini çevirirler. Ancak anne baba ve çevredekiler çocukların isteklerini, sistematik olarak kendi isteklerine uydurmaya çalışarak, çocukları doğal davranış ve isteklerden uzaklaştırırlar. Doğal olmayan bütün hazır katkılı yiyecekler, beslenme kurallarının ihlali, ilaç kullanımı, doğal olmayan oturma pozisyonları, ıslak mendil, pişik kremi ve hazır bez kullanımı doğal istekleri zararlı alışkanlıklara dönüştürür. Tüm bunlar insanı, mizaca uygun olmayan yemek seçimine, derin mizaç değişimlerine ve hastalıklara sürükler.. Böyle bir durumda mizaç özelliklerini açığa çıkartabilmek için, vücudu temizlemek ve açlık yapmak gerekir, aç kalan insanın koku ve tat alma duyuları gelişir, istekleri canlanır ve doğallaşır, mizacının özellikleri yeniden ortaya çıkar, yiyecekleri doğru seçebilen insanın fikirleri ve davranışları değişir..
Bütün Alıntılar
Çalım satmak ZENGİN TÜCCARLARDAN birisi ölür; geriye haylaz, beceriksiz bir oğlu kalır. Babasından ne kaldıysa, az zamanda yer bitirir. Yaz kış demez, üstüne kıymetli bir kürk giyerek, içinde hiçbir mal kalmamış olan mağazasına gelir, otururmuş. Oğlunu evlendirecek olan bir köylü, alış veriş için şehre iner. Aradıklarından bazılarını
46 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.