Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben çok güldüm siz de okuyup güler misiniz sayın HANIMEFENDİLER :)))
. Tencere Esra Turap Kendisinden başka herkesin her işine burnunu sokmaya bayılan Batı, pusulayı hepten şaşırıp artık duygularımıza da yön verme derdine düştü! Farkındasınızdır, bilhassa yüzyılın son yarısında her meseleye güya bir reçete bulup “şöyle davranın” demeyi de aşarak, “bu durumda şöyle hissedin” diyor. Elbette bunu açıkça değil,
“ Bir dalgınlığa düştün yaşama kılığında. Gözlerini kapaman hiçbir şeyi değiştirmez, aç artık, olanlar oldu. Siyah şapka da yırtıldı, beyaz eldivenler de. Tavşan ve güvercin ölüleri dağıldı ortalık yere. Kan lekeli bir mendil kaldı geride. Sihirbazlar gitti.”
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
Bir dalgınlığa düştün yaşamak kılığında. Gözlerini kapaman hiçbir şeyi değiştirmez, aç artık, olanlar oldu. Siyah şapka da yırtıldı, beyaz eldivenler de. Tavşan ve güvercin ölüleri dağıldı ortalık yere. Kan lekeli bir mendil kaldı geride. Sihirbazlar gitti.
Sayfa 116
Karşılaştırma..
Martılar kadar aç, çığlık çığlığa İstanbul, ne yapsam evimden görünüyorsun Mendil satıyor, el açıyorsun Silinecek camım yok, keşke olsa İstanbul, acıyla coşkuyu karsambaç yapıyorsun İtelerdim ömrümü süpürgemin sapı kalsa Ama sen kendi dulluğunla övünüyorsun Tarihin saklı duruyor sarnıçlarında Sen ne kadar sürtüksen, Ankara öyle bekar Yüzüm solgun, şaştı yolum... benden bu kadar!
Sayfa 335Kitabı okudu
İnsanı anlatmak değil, susmak yorar. İnsanı yaşamak değil, gizlemek yorar. İnsanı yol değil, kalmak yorar. Bir dalgınlığa düştün yaşamak kılığında. Gözlerini kapaman hiçbir şeyi değiştirmez, aç artık, olanlar oldu. Siyah şapka da yırtıldı, beyaz eldivenler de. Tavşan ve güvercin ölüleri dağıldı ortaklık yere. Kan lekeli bir mendil kaldı geride. Sihirbazlar gitti.
Fazilet sahibi ve edip Abdülbâki el-Ömerî el-Mevsılî hazretleri şöyle rivayet eder: Musul Valisi Yahya Paşa beni bazı işlerin düzen­ lenmesi için Bağdat Valisi Davud Paşa’ya gönderdi. Bağdat’a ulaştığımda gelir giderlerin hesabını yapan Muhammed Efendi’nin evinde geceledim. Orada bir ay kadar kalmama rağmen işleri yoluna koyamadım. Pa­ ram da kalmamıştı. Pirimizin yüce bereketlerinden fe­ yiz ve istimdad istemeye başladım. Bir gece aç olarak üzüntülü bir şekilde yatmıştım. Sabah kalktığımda ihti- lam olduğumu gördüm. Yanımda hamama gidecek üc­ret yoktu. Durumumu hamamcıya anlattım. Hamamcı: “Eğer sizin şeyhiniz hakiki şeyh ise halin ona keşfolu­nur ve sana birkaç dirhem gönderir” dedi. Deniyor ki: o bu sözü söylerken kapı çalındı. Mevlânâ Hâlid’in [kuddise sırruhû] hizmetçilerinden biri elinde beyaz bir mendil­ le içeri girip, mendili Abdülbâki Efendi’ye teslim etti ve Mevlânâ Hâlid’in [kuddise sırruhû] selâmını ilettikten sonra, “Mevlânâ Hâlid hazretleri, ‘Abdülbâki Efendi bu hediye­mizi kabul etsin’ buyurdular” dedi. Hizmetçi çok az otur­duktan sonra gitti. Abdülbâki Efendi hemen mendili açtı ve içinde 20.000 saf altın olduğunu gördü. İçerisinde hiç gümüş yoktu. Hemen hamama gidip yıkandıktan sonra Mevlânâ Hâlid’in eteğine yüz sürmek için dergâhına gittive elini öptü.
Reklam
Koçero Vatan Şiiri
keklik serer palazını tenha kayalıklara uçurur korkusunu kara diken savurur tohumunu kurtulur korkusundan orda bir dağ orda bir tas bir pınar dağ ardında
Hicaz Makamı Pembelik
Bir mendil gibi değil, ne de sapanlara hedef olan bir serçe gibi... hayvansı bir hırıltıyla düşüyor çocuk; döne döne, savrula savrula. Kaskatı bir yumak gibi çözülüyor bedeni; düştükçe küçülüyor, küçüldükçe hafifliyor. Ve kenar mahallede kağıt helva satan kör bir adamın tabelasına indiğinde kıpkırmızı bir lekeye dönüşecek kadar ufalmış oluyor. *** Mantı tepsilerine serilen gazetelerde, aceleye getirilmiş, kısacık bir haber geçiyor; satırları simsiyah bantlarla saklı, pespembe bir tecavüzün öyküsü. Bense bu aralar dışarıya çıkmıyorum pek fazla. Zihnime üşüşen fikirleri kesekağıtlarına yazıp kağıttan kayıklara çeviriyorum bütün şiirlerimi ; her biri sulara aç, dibe çökmeden batmakta ısrarlı. Gündüzlerle bir alıp veremediğim yok ama geceler... hain, kabuslu, unutturmamakta kararlı. Ve ne zaman bir kağıt helva görsem haşarı çocukların elinde, çatlıyor kabuk, kan sızıyor.
Sayfa 11 - evrensel kültür kitaplığı, mart 1994Kitabı okudu
Tarih kendi kendine ileri gitmez. Öyle yan gelip içinde yatarak bugüne gelemezsin. Bakmışsın, dönmüşsün mağaraya. Kurallar koyup çıktın oradan, kurallarını kaybedersen geri dönersin. Döndün. Aç kaldıkça prensiplerini yersin. Yedin. Sana soruyorum. Kimsenin ağlamadığı şu sokaklarda mendil satan çocuklar kim? Canın sağ olsun, çok da düşünmeden bunları, geldin bu yaşa. Bir bedeni yaşatmaya yaşamak dedin. Karınları doyduğu için rahat, şu çöpün altında birbirlerine sokulmuş uyuyan kedilere bak. Onların huzurunu yakalayamadın. Ben bir gün öleceğimi biliyorum, huzurum bu yüzden mi yok diyeceksin, o halde ölümü aşacaktın birader. Zaten bitecek bir yaşama değil, kalacak bir söze değer verecektin. Ömrünün ötesinde bir mana bulacaktı ki hayatın, gerçekten yaşadım diyesin. Bu bir köfteci olup seksen sene her gün aynı özenle dükkân açmak da olurdu, bir amfide sabah ayazında şehvetle ders anlatmak da, bir insanı kendin den çok sevmek de olurdu, bir ilke için ölebilmek de, asıl well-ness buydu bilemedin, biliyordun da unutmak işine gelir sandın. Üzülme ama gelmedi.
Bedrettin
Bedrettin Bazılarının vicdanı tertemiz. Hiç kullanmıyorlar çünkü. Bedrettin.... Beş yaşında Üç yıldır mendil satıyor. İki yaşından beri yani. Anası-babası dilenci organizatörü...Her sabah bırakıyorlar bi yere,aç bilaç,akşama alıyorlar ''kumbara'' Bedrettin'i...O sabah
Sayfa 319 - KIRMIZI KEDİKitabı okudu
Reklam
Bir dalgınlığa düştün yaşamak kılığında. Gözlerini kapaman hiçbir şeyi değiştirmez, aç artık, olanlar oldu. Siyah şapka da yırtıldı, beyaz eldivenler de. Tavşan ve güvercin ölüleri dağıldı ortalık yere. Kan lekeli bir mendil kaldı geride. Sihirbazlar gitti.
Sayfa 116Kitabı okudu
Roboski hâlâ kanıyor Yenigün gazetesi, 28 Aralık 2013 İki yıl önce, 28 Aralık 2011'de Şırnak’a bağlı Uludere (Roboski) kırsalında Türk Hava Kuvvetleri’ne ait F-16’ların bombalaması sonucunda 34 yurttaşımızı yitirmiştik. Olayın ikinci yıl dönümü çeşitli etkinliklerle anılırken, gerçeğin hâlâ ortaya çıkmamış olmasına duyulan tepkiler
Sayfa 150 - Özel bir söyleşiKitabı okudu
Bir dalgınlığa düştün yaşamam kılığında. Gözlerini kapaman hiçbir şeyi değiştirmez,aç artık,olanlar oldu. Siyah şapka yırtıldı,beyaz eldivenler de. Tavşan ve güvercin ölüleri dağıldı ortalık yere. Kan lekeleri bir mendil kaldı geride.
Bir dalgınlığa düştüm yaşamak kılığında. Gözlerini kapaman hiçbir şeyi değiştirmez, aç artık, olanlar oldu. Siyah şapka da yırtıldı, beyaz eldivenler de. Tavşan ve güvercin ölüleri dağıldı ortalık yere. Kan lekeli bir mendil kaldı geriye.
Hülasa
Her insan farklı bir mizaca sahip olduğu için kendi mizacına uygun yemekleri ve davranışları seçer. Doğal yaşayan insan mutlaka doğru seçim yapar. Mizacı bozmamak için doğuştan itibaren doğal istekleri takip etmek gerekir. Normal doğumla dünyaya gelen, 2 yaşına kadar emzirilen çocukların istekleri doğaldır ve mizaçlarına zararlı yiyecekleri asla ağızlarına almazlar, yüzlerini çevirirler. Ancak anne-baba ve çevredekiler çocukların isteklerini, sistematik olarak kendi isteklerine uydurmaya çalışarak, çocukları doğal davranış ve isteklerden uzaklaştırırlar. Doğal olmayan bütün hazır, katkılı yiyecekler, beslenme kurallarının ihlali, ilaç kullanımı, doğa! olmayan oturma pozisyonları, ıslak mendil, pişik kremi ve hazır bez kullanımı doğal istekleri zararlı alışkanlıklara dönüştürür. Tüm bunlar insanı, mizaca uygun olmayan yemek seçimine, derin mizaç değişimlerine ve hastalıklara sürükler. Mizaç bozulduktan sonra istekleri takip etmek hastalık uçurumuna doğru gitmek demektir.Böyle bir durumda mizaç özelliklerini açığa çıkartabilmek için, vücudu temizlemek ve açlık yapmak gerekir. Aç kalan insanın koku ve tat alma duyuları gelişir, istekleri canlanır ve doğallaşır, mizacının özellikleri yeniden ortaya çıkar. İnsan ilginç bir şekilde doğal zeytinyağı, soğan, sarımsak, yeşillik, meyve, kısacası sadece sağlığa faydalı ve mizacına uygun yemekleri istemeye, ancak katkılı yiyecekler, içecekler ve suni aromalardan iğrenmeye başlar. İnsan, ancak o zaman yiyecekler konusunda en doğru seçimi yapabilir. Yiyecekleri doğru seçebilen insanın fikirleri ve davranışları da degişir.
Sayfa 106Kitabı okudu
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.