Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
DUYGULARI ÇALAN DUYGUSAL MANİPÜLASYON Birisi sizinle duygusal bağ kurmaya çalışıyorsa, ince bir çizgi üzerindesiniz. Arkadaşlığınız da gelişebilir, manipülasyona maruz da kalabilirsiniz. Bu manipülasyon türünde karşı tarafın hisleri sömürülür. Utanma, suçlu hissetme, kaygı duyma gibi menfi duygular ortaya çıkarılır. Manipüle edilen kişinin özgüveni zedelenir ve hayat kalitesi düşer.
Bizim milletimizin kuruluşunda da İslam dini büyük bir ahlaki rol oynamıştır. Başlangıçta kültürümüzü tamamen ona borçluyuz. Din ile millet arasındaki bu yakınlıklara rağmen, esaslı bir noktada birbirleriyle çatıştıklarını söylemeliyiz. Müsbet safhada yani milleti yapıcılıkta din milletten ayrılmaz. Millet ruhunun gelişmesinde din milletle beraberdir. Menfi safhada yani başka milletlerle çatışma haline gelince din milletin karşısına dikilir, ona karşı cephe alır. Milliyetçilerin milli sınırlarla insanları ayırmalarına karşılık, dinciler sınırları ortadan kaldırarak din birliğini yapmak isterler. Milliyetçilik ideal sınırların korunması ise, dincilik ideali, sınırların ortadan kaldırılarak bütün insanların aynı dinde cemaat halinde birleştirilmesidir.
Reklam
Teslimiyet, tevekkül ve kader kavramları zihinlerde ve gönüllerde kendine bir yer bulamadığında ilim âdeta bir 'bib- le" yani kutsal kitap gibi oluyor, inanç da bir problem haline geliyor. Halbuki ilim inanç problemi değildir. ilim bilgidir, sına- nır, denemeye tâbi tutulur. Eğer sonuç menfi ise tekrar dene- nir, bir teori inşa edilir. İlmin güzelliği de buradadir zaten. İlim mutlak değildir. insanın bilgisi, gözlemi, düşüncesi mutlaka problemlidir. "Mutlaktır" dediğiniz anda zaten bütün yapı yanlış bir temel üzerine bina edilmiş olur. İnsanda mükemmeliyet ve mutlaklık aranmaz. Bugün bizler öyle bir paradigma içinde yaşıyoruz ki insanlar ilmi mutlak kabul ediyorlar. Ahmed Âmiş Efendi'nin sözüne dönecek olursak: "Olan ol- muştur, olacak olan da olmuştur." Biz sadece vakti beklemekle mükellefiz.
Teslimiyet, tevekkül ve kader kavramları zihinlerde ve gönüllerde kendine bir yer bulamadığında ilim âdeta bir 'bib- le" yani kutsal kitap gibi oluyor, inanç da bir problem haline geliyor. Halbuki ilim inanç problemi değildir. ilim bilgidir, sına- nır, denemeye tâbi tutulur. Eğer sonuç menfi ise tekrar dene- nir, bir teori inşa edilir. İlmin güzelliği de buradadir zaten. İlim mutlak değildir. insanın bilgisi, gözlemi, düşüncesi mutlaka problemlidir. "Mutlaktır" dediğiniz anda zaten bütün yapı yanlış bir temel üzerine bina edilmiş olur. İnsanda mükemmeliyet ve mutlaklık aranmaz. Bugün bizler öyle bir paradigma içinde yaşıyoruz ki insanlar ilmi mutlak kabul ediyorlar. Ahmed Âmiş Efendi'nin sözüne dönecek olursak: "Olan ol- muştur, olacak olan da olmuştur." Biz sadece vakti beklemekle mükellefiz.
480 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Gazi Mustafa Kemal Atatürk kitabı, İlber Ortaylı tarafından yazılmış bir biyografi kitabı. Kitapta Atatürk'ün hayatı ve liderliği anlatılmıştır. Atatürk'ün gençlik yıllarından itibaren askeri kariyeri, Kurtuluş Savaşı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve modernleşme çabaları gibi önemli dönemlerini kapsar ve anlatılır.Mustafa Kemal
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Gazi Mustafa Kemal Atatürkİlber Ortaylı · Kronik Kitap · 201811,3bin okunma
İnsanlar, doğuştan eşittirler: kullukta, fanilikte eşitlik. Ama menfi bir eşitlik bu. Sonra, iman sayesinde yeni bir eşitlik kazanırlar, kardeş olurlar. Rabbin lütuflarından aynı ölçüde faydalanacaklardır: hukukî ve müspet bir eşitlik.
Sayfa 172 - İletişimKitabı okudu
Reklam
Ahî olmak ve peştemal kuşanmak için müsbet ve menfi yedişer şarta riayet etmek lazımdır. Evvela yedi fena hareketi bağlamak ve sonra yedi güzel hareketi açmak lazımdır. Ahîlik nazarında bu yedişer fazilet ve rezilet şunlardır: 1-Hasislik kapısını bağlamak ve lutûf kapısını açmak. 2- Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülayemet kapısını kaçmak. 3- Hırs kapısını bağlayarak kanaat ve rıza kapısını açmak. 4- Tokluk ve lezzet kapısını bağlayıp açlık ve riyazet kapısını açmak. 5- Halktan yana kapısını bağlayıp Haktan yana kapısını açmak. 6- Herze ve hezeyan kapısını bağlamak marifet kapısını açmak. 7- Yalan kapısını bağlamak ve doğruluk (Sıdık) kapısını açmak. Fütüvvetnâmeye göre ancak bu yedi fazileti kazanan insan Ahî olabilir.
Sayfa 302Kitabı okudu
Türk Milletindeki İki Başlılık
Batıyı taklide yöneldiğimiz günden bu yana, insanımızın selim fıtratı ve ruhi muvazenesi üzerinde öylesine menfi ve bâtıl tesirler cari olmuştur ki; bu günkü topluluğumuzun müşterek tefekkür ve tahassüsünden bahsetmeye âdeta imkân kalmamıştır. Arka arkaya gelen ve tarihi devamlılık şuurumuza herbiri diğerinden daha ağır darbeler indiren inkîlab hareketlerine teslim olup, onların icabınca yol tutanlarla, âsli hüviyetini muhafaza gayret ve mücadelesi içinde bulunanlar olmak üzere, milletimiz birbiriyle kabil-i te'lif olmayan yanyana fakat ayrı iki topluluk hüviyeti arzetmektedir. Bu iki topluluk veya iki şahsiyet arasında ki farklılığın vücuda getirdiği düalizmi (iki vecheliliği) bütün müşterek içtimâî davranışlarda hemen daima yanyana görmek mümkündür. - Kadir Mısıroğlu, Aşıklar Ölmez
Kadir Mısıroğlu
Kadir Mısıroğlu
Aşıklar Ölmez
Aşıklar Ölmez
"Çekirdeğin toprak örtüsü altında kabuğunun çürümesi gibi kadın nefsinin kötü(menfi) duyguları örtü ile çürüyor. Nefsin sertliği gidiyor. Örtü, nefsi diğer emirlere karşı da yumuşatıyor."
286 syf.
·
Puan vermedi
Yakın Tarih Siyaset Okumalarına Devam
Tuncer Günay ,80 öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayırdığı faili meçhul cinayetleri bu kitabında derlemiştir. Bunu yaparken de saygıdeğer bir üslup kullanmıştır. Kutuplaştırıcı değil; birleştirici ve çare arayan bir gazeteci yaklaşımı sergilemiştir. Tarihi vesika olması açısından çok kıymetli olsa da, mükerrer miktarının had safhada olması ve kişi/kurumların zaman geçmesinden dolayı önemsizleşmesinden ve sayılarının çok olmasından dolayı okunması biraz yorucu olabiliyor. Lakin ilk basıldığı zaman kitabı elde edebilseydim; bunları hissetmezdim muhtemelen. Dolayısıyla bir eleştiriyi değil; durumu paylaşmış olayım. Yaşanan faili meçhul cinayetlerin hepsine baktığımızda özet olarak şunu görüyoruz. Zulme karşı toplum olarak karşı duramamışız. Yaşanan her cinayet bizi birbirimizden biraz daha ayırmış. Dolayısıyla tabanda yansıması böyle iken tavanda da bu meselelerin üzerine eğilecek, çözüm bulabilecek bir organizma oluşturumamışız. Sabit hükmü tekrarlamak gerekirse "Nasılsanız, öyle yönetilirsiniz". Nasıl'ımızı değiştirmeden, sadece yönetenlerimizden şikayet etmişiz. Beraber yaşamak fikri üzerinde birlik olamadığımız için dönem dönem farklı etken güçlerin etkisiyle bu acıları yaşamışız. Külli bir toplumsal cevap oluşturamadığımız için de bu durum günümüze kadar devam edegelmiştir. Ve devam edecek gibi de görünmektedir. Falanca falanca gruplardan bağımsız olarak, içtimai olarak bulunduğumuz düşüklük ve ahlaksal yozlaşma, bu menfi eylemlerin gerçekleşmesine zemin hazırla(mıştır)maktadır.
Necip Hablemitoğlu Suikastı
Necip Hablemitoğlu SuikastıTuncer Günay · Berikan Yayınevi · 20047 okunma
Reklam
Ey menfî milliyet hastalığına kapılmış gâfil insan! Mîzanı kaybetmemeli lisan, Biz önce Müslüman’ız, Sonra Türk’üz. Biz önce Müslüman’ız, Sonra Kürt’üz. Biz önce Müslüman’ız, Sonra Arab’ız, Fars’ız, Çerkez’iz, Laz’ız… Fark etmez payımızda yazan, Zîra, ortak paydamız İslam. Bu şuurla yaşamalı Müslüman.
"Sen benimle oynuyordun. Benden nefret ediyordun. Çünkü sevgin nefrete dönüşmüştü. Hatta belki bir çeşit intikam alıyordun benden. Ben farkındaydım. Buna rağmen seni sevmeye devam ediyordum hala da ediyorum. Ben, sana hak vermeye çalışıyordum, veriyordum da. Oysa senin çektiğin acılardan belki daha da fazlasını ben de çekmiştim. Sen beni,
Bonjouuuuurr :)
“Hayaller ona mutluluk yollarını açar. Çeşnisi değişik, aldatıcı, tatlı bir zehir.” Dostoyevski “Gerçekte sadece hayal ettiğimiz kadarız, geri kalan parçamız gerçeğe dönüştüğü anda, dünyaya ve etrafımızdakilere ait olur. Hayallerimden birini gerçekleştirebilsem kıskanırdım onu; gerçekleştirilmesine ses çıkarmamakla bana ihanet etmiş olurdu.” Pessoa Konu kavramlar olduğunda o kavrama muhatap olan kişi sayısı kadar anlam olması ihtimali vardır. Bizler aynı hayatın farklı boyutlarını yaşayan insanlarız. Aynı kavram hayatımızın farklı evrelerinde farklı farklı anlamlarla öne çıkarken. Eylem üzerinden değerlendirildiğinde birey hayatın akışı içerisinde sorumluluklarından kalan vakitte kurduğu hayal ile yaşadığı dünyaya anlam katar. Yani hayaller kimileri için Pessoa gibi kendi iç dünyalarında sığınacakları liman yaratırken. Kimileri için ise Dostoyevski gibi hayal çeşnisi tatlı bir zehirdir. Benim için ise: Hayat gözümüzün önünde müspet ya da menfi sunduğu imkanlar kadardır. Hayal ise sabah güneşi gibi aydınlatır hayatı, ışığın açısının sunduğu güzelliktir hayal kurmak. Ve nerede bir güzelliğe şahit ya da dahil olursak kurulan bir hayal olduğundan emin oluruz. Hayal kurmaktan vazgeçmeyin...
240 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
KİM LAN BU İTTİHATÇILAR!
Enver, Talat, Cemal. İttihatçılar denince akla gelen üç isim. Müfredat öğretisinde de müfredat haricindeki öğretilerde de üzerine tam olarak durulmayan, hem islamcılar hem de sekülerler tarafından cami avlusuna bırakılmış gayrı meşru bir çocuk muamelesi gören, menfi veya müspet yönlerinin hala tam olarak ortaya konulmadığı o ekip,
İttihatçılık
İttihatçılıkSüleyman Tekir · Kronik Kitap · 2023148 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.