Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mobbing Bank Diyor ki;
Atatürk'ün ilke devrimleri çağa uygun Türk insanlığının töre adaletini hakim kılmaktır. Devleti töre ayarlarına Atatürk gibi onun askerleri olarak geri döndüreceğiz. Gönül kongresi hedefine yaşattıkları ile ulaştı. Her Türk'ün yüreğinde şimdi asil kanın devinimi ile o meşale yanıyor. 2015 tarihinde Mobbing Bank ile Türk töresi
Mobbing Bank Diyor ki;
İnsanlık Yolunda Yolda Olan Yine Yol Oldu Biri diyor ki neden Mobbing Bank kitabını satın alamıyorum. Sahibi satın alınmadığı için diyorum. Ne alaka diyor.
Reklam
Mobbing Bank Kitabım ile Sermaye ve Siyasete Neden Muhtıra Verdim?
Kitap ile MUHTIRA vermeyi dünya da bir ilk olarak bir Türk yaşattı. Bu kitabın piyasa da olmama sebebi budur. Hem de bir yurttaşın ulusun vekillerine kendinize çeki düzen verin uyarısı yapmak adına akıl dolu örnek eylem olması. İlim bağlantılı sırları ve yine dünyada ilk kez yan yana kullanılan susuz denizde 'mahşer tufanı' efsanesini yaşatan canlı ölü ibretini yaşatarak zalimlere yaşattıkları zulmü yaşamadan ölmeyecekleri bir fatura ile ödüllendirerek ulu gücün ödettiği ağır bedelli fatura bir başka diğer sebeptir. Mobbing Bank kitabımı kendi yayınevinden kitabı okumak isteyen herkese dağıtmak için kitabın yazarı olarak neden alamıyorum? Neden hiç kimse kitabımı tedarik edip okuyamıyor? Derdim kitap satmak olmayıp 75 yıldır Türkiye Cumhuriyeti'ni küresel sömürge yararına sömüren sermaye ve sömürten siyasete birlikte bu kitapla verdiğim MUHTIRA mı rahatsız etti? Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk kitabının bir devamı olarak yarım kalan devrimi tamamlamak adına bir mücadele başlatması mı rahatsız etti? Bütün planlar çöp olacağı için mi bu kitaba ulaşım sağlanamıyor? Sosyal ağlarda satır satır yazarak ulaştırmak istediğim yazıların #etiketlenen konu başlıkları neden siliniyor? Mustafa Kemal Atatürk #etiketini kullanarak neden bazı ağlarda yazdığım yazılar kimseye ulaşmıyor? Sorgulama yapmaya devam edeceğim. Önder Karaçay
MUHTARA KÜFRETTİ KOMUTANIM (3/3)
Bir başka olay, hem güldürücü, hem güldürmekten çok düşündürücüydü: Emekli Albay Mehmet Arkış, Deniz Gezmiş’le birlikte yargılanan Osman Arkış’ın babasıydı. Ali Elverdi Başkanlığındaki Sıkıyönetim Mahkemesi, Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan ile birlikte Osman Arkış’ı da ölüm cezasına çarptırmıştı. Mehmet Arkış, karardan sonra, oğlu Osman Arkış’ı Mamak Cezaevinde ziyaret ederek, oğlunu yüreklendirici birkaç söz söyler. Üsteğmen Burhan Poturna hemen, ölüm cezasına çarptırılan oğluyla birkaç kelime konuşan baba Mehmet Arkış’ı sıkıyönetim savcılığına ihbar eder. Tanık kim olacak? Poturna bunun da çaresini düşünür. Cezaevinde görevli erleri tanık gösterir. İddiaya göre Mehmet Arkış’ın suçu, Silahlı Kuvvetlere hakaret ve 12 Mart Muhtırasına küfür etmek…Mehmet Arkış, Ali Elverdi’nin başkanlığındaki mahkemece tutuklanır. Duruşmaya tanıklar çağırılır. Tanık erler, bir türlü “muhtıra” sözcüğünü kullanamazlar. Muhtıra yerine çoğu kez “muhtar” derler. Duruşma yargıcı, tanık erlerden birine sorar: -Sen duymuşsun, bu sanık, neye küfretti? -Muhtara komutanım. -Hangi muhtara? -Bizim muhtara. Mehmet Arkış’ın, 12 Mart Muhtırasına küfrettiği, işte böyle inanılır tanıklarla kanıtlanmış oluyordu.
Balkanların kaybı bir evlat acısı gibi Türklerin yüreğine oturacaktır. Üstelik muazzam insani kayıplar da verilmiş, bu boyutun eklenmesiyle tam olarak bir facia ortaya çıkmıştır. Balkan Harpleri'nde Balkanlı Türk ve Müslümanlar etnik temizliğe maruz kalmış, 500.000 kişi hayatını kaybederken, 1.000.000 zavallı da perişan halde göç yollarına
Sayfa 189
Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması ve bu süreçte Osmanlı azınlıklarının rolü konusunda çeşitli çalışmalar yapmış olan tarihçi Salahi Ramadan Sonyel, Pontus Milli Kongresi Başkanı Constantinides'in 1918 Kasım'ında hazırladığı bir memorandumda, Pontus bölgesinin Batum'dan Sinop'a kadar olan bir bölgeyi kapsadığını ve bu
Sayfa 48 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
71 muhtırası sonrası içe kapanan MTTB
12 Mart 1971 askeri muhtırası toplumsal alanın ideolojik mücadeleye açılmasına karşı askeri bürokratik elitlerin ver­dikleri bir cevaptı. Muhtıra, İslamcı hareketi de etkiledi. MNP muhtıranın ardından kapatılırken MTTB açık kalmasına kar­şın içe kapanmak zorunda kaldı.
Sayfa 318Kitabı okudu
İstanbul Hükümeti, dış destekli Kürdistan devletçiğini tanımış.
Yunan-Kürt işbiriliği sonucu ortaya çıkan Koçgiri İsyanının hemen ardından ayaklanma ve isyanlar daha da büyür ve isyancılar Ankara Hükümetine bir muhtıra yollar. O maddelerin içinde en dikkat çekeni: 1- İstanbul Hükümetince kabul edilen Kürdistan özerkliğinin Ankara Hükümetince de tanınıp tanınmayacağının açıklanması. Bununla da kalmayıp eğer bu koşullar kabul edilmezse silah yoluyala bu "hakları" zorla alacağını beyan etmişlerdir.
Tarih
Couza bir süre sonra iki ayrı meclisle çalışmanın güçlüğü ileri sürerek 1 mayıs 1861 de osmanli devletine ve diğer devletlere gönderdiği bir muhtıra da iki eyalet meclisinin birleştirilerek tek meclis haline getirilmesini istedi gerek diğer devletler gerek osmanli devleti 2 Aralık 1861 tarihli bir ferman la bu isteği de kabul ettiler birleşik eyaletlerin ilk ortak meclisi 5 şubat 1862 de bükreṣ te toplandı artık Romanya kurulmuş demekti
Sayfa 273 - KronikKitabı okudu
"Muhtıra" dediğiniz nedir ki? Bir kağıda yazılmış beş on satır, bir de, dört generalin imzaları... Bu kağıtla sınıflar devrilir, yok edilir. Edilmez mi?
Reklam
12 Mart 1971 Darbesi
Askeri muhtıra, yurdu saran anarşi, kardeş kavgası ve sosyal huzursuzlukların yurdu çıkmaza sokmasını, Atatürk'ün hedefi olan çağdaş uygarlıktan uzak düşürmesini ve anayasanın öngördüğü reformların uygulanmamasını, müdahalenin ana sebepleri olarak belirtmiştir. Açıkçası muhtıra gerçekleri yansıtmaktan çekinmiş, bunun yerine basmakalıp fikirleri tekrar etmiştir. Silahlı Kuvvetler'in partilerüstü bir mevkide bulunduğunu ileri süren muhtıra, ordunun kanunların kendisine verdiği "Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak" vazifesini yerine getirmek üzere idareyi ele almayı kararlaştırdığını beyan etmiştir. Ama 27 Mayısçılardan farklı olarak asker iktidarı fiilen eline almamış, "teknokrat" bir hükümetin başına Prof. Nihat Erim'i getirerek 8 parti üyesi ve 14 kişilik bir grupla hükümeti oluşturmuştur. Sekiz ay iktidarda kalan ve eski parlamento ile çalışmak zorunda kalan teknokratlar kabinesi sonunda istifa etmiştir.
Sayfa 204Kitabı okudu
Mondros'ıan hemen sonra başlayarak Sevr'in imzasına kadar uzanan sürede, Saray'ın ağırlığını taşıyan ve Babıali'nin -Damat Ferit'in sadrazamlıklarında tam diğerlerinkinde kısmi- katılımıyla, bu bedeli öneren girişimler yapılmıştır. Bazıları resmi muhtıra, bir çoğu özel yaklaşım şeklindeki bu önerilerin kabülü için "yalvarıldığı" hatta Damat Ferit'in "tam teslimiyetten" bahsettiği, İngiliz belgelerinde kaydedilmiştir. Osmanlı Devleti'nin bütünlüğü ve Hilafet'in lstanbul'da kalması karşılığında önerilenlerin genel çerçevesi şöyledir: -Barışın gecikmesi savaştan daha büyük tehlike yaratacaktır, İngiltere hemen her yeri işgal etsin. - Kafkasya'daki kırk bin tüfekli Türk ordusu İngiliz Kumandanlığı'nın emrine verilebilir. - En büyük Müslüman devleti İngiltere'nin Osmanlı üzerinde Mısır'dakine benzer himayesi kabul edilebilir. - Arapların Osmanlı Devleti dışında varlık olamayacakları gerekçesiyle Halife'ye bağlı özerk yapıda olmalarıbuygundur. Hutbe, para basma Padişah/Halife adına olacak, Osmanlı bayrağı kullanılacak, Mekke Şeriflerin yönetiminde kalacak ama Medine'ye yerleşecek bir Türk paşasının komutasındaki birlikçe korunacak.
"Muhtıra" dediğiniz nedir ki? Bir kağıda yazılmış beş on satır, bir de, dört generalin imzaları... Bu kağıtla sınıflar devrilir, yok edilir. Edilmez mi?
Sayfa 57 - tekin yayınevi, 5. basım, haziran 1977Kitabı okudu
Saray ile Bâbıâli'nin, Misaki Milli'ye aykırı olarak Osmanlı Devleti'nin, 1914 sınırları içinde Hilafet ağırlıklı bir yapıyla yaşatma tasarısının gerçekleşebilmesi için bir bedel ödenmesi kaçınılmazdı. Sykes-Picot paylaşma antlaşmaları herkesçe bilindiğine göre, galiplerin Sultan'ın karagözleri için bütün çıkarlarından
Sayfa 64 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
Mahmut Bayram Hoca, Türkiye'nin 1960 ihtilalli yıllarında ve daha sonraki muhtıra zamanlarında talebe okutmaktan asla vazgeçmemiştir. Hatta ders okutanların takibata uğradığı, hapislere atıldığı bu dönemde Mahmut Bayram Hoca ilkelerinden ve öğretme aşkından asla taviz vermemiştir.
Sayfa 211
236 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.