Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Nitekim onunla da konuştular da,hem de bizzat müstakbel damadı Manastır Jandarma Tabur komutanı Rıfat Bey. Üstelik son derece cüretkar bir üslupla, "Askerlerimiz size itaat etmez" diye onu ikaz ederek. Ama Şemsi Paşa laftan anlayacak bir adam değildi. Hem sultana körü körüne sadıktı, hem de meşruiyetten ve isyancılardan ölesiye nefret ediyordu. İnkılapçı zabitlere, ortadan kaldırmaktan başka çare bırakmamıştı.
Puslu Kıtalar Atlası
Çoğu uğurlarına, bazıları ise zarlarındaki cıvaya güveniyorlardı. Günlük hasılatının çoğunu hepyekle kaybeden bir esnaf sol elindeki tavşan ayağına bel bağlarken, topladığı haracı pencüseyle bırakan bir zorba koltuğunun altında muhafaza ettiği öküz kafatasına itikat ediyordu. Ganimet malları sebareyle sırrolan yeniçeriler muskaları ve camgözlerinin er ya da geç dübeşe sebebiyet vereceğini düşünürken, üstüste iki talihsiz dubarayla sadakalarına elveda diyen dilenciler bildik dualarını okuyorlardı. Uygunsuz bir ciharyekle rüşvetlerinin izi silinen memurların hali ise bir başkaydı. Bu adamların kimisi bir talih iksiriyle gargara yaptıktan sonra zarlara böylece tükürüyor ve bileklerini sallarken düşeş düşüreceğine kanaat getiriyordu. Bazısı ise eli uğurludur diye yanlarında getirdiği altı parmaklı arkadaşına zar attırıyordu. Toprağın derinliklerinde bulduğu küpler dolusu altını yıllardır bu batakhanede kaybetmekle meşgul bir defineci ise zarları yuvarlamadan önce, bu günah yuvasına gelmeye kırk bir akçeye razı olan nefesi kuvvetli bir pîre üfletiyordu. Sanatlarını layıkıyla yapmaları için müstakbel maktullerince kendilerine verilen bahşişleri penciyek gelecek olan bir zara yatıran cellatlar ise düşen sayıyı gördüklerinde huysuzlanıyor, sabık kurbanlarının kanı yüzlerine vuruyordu.
Sayfa 164 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ihlara vadisinin kenarında, başı dumanlı Hasan dağının kıyısında, Aksaray’da dünyaya geldi, 1988 yılında, Güzelyurt kasabasında. * 1924’teki mübadele sırasında bugünkü Makedonya topraklarından göçen Türkler yerleştirilmişti oralara… O nedenle sarışındır hep Güzelyurt’un insanı, tıpkı Mustafa Kemal gibi… Enes de öyleydi. * Kendini bildi
1 Mart 2016 Sözcü - Bordo
352 syf.
7/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Kitabın Selamün aleyküm’ ü Osman Efendi’den geliyor. Zatı şahaneleri kitabın başında, 6.His filmindeki küçük bebe gibi, “ I see dead people” diyerek ölü kahramanlarımızla ancak onun aracılığı ile konuşabileceğimizi ilan ediyor. Ve aleyküm selam der demez ise Şeyh Efendi çıkıyor karşımıza. İnandığı din “ rahat ol, helaldir yapacağın” dese de, damadı olduğu düğünde gelin alayını beklerken, müstakbel karısına karşı hissettiği cinsel istekliliğin tedirginliğini damarlarında yaşıyor. ( Şeyh Efendinin arafı olan cinsellik kitap boyunca dizginleri hiç elden bırakmıyor. Ama şunu da söylemeliyiz ki buradaki cinsellik Orhan Pamuk’taki gibi kaba saba değil biraz daha duyguların işin içinde olduğu bir olay olarak ele alınmış.) Ardından kitabın kadın kahramanı Mehpare Hanım sahneye çıkıyor kitapta fazla ilerlemeden. Ara sokaklardaki fotoğrafçıların vitrinini süsleyen bir güzel değil bu kadın, çok ama çok fazlası… Ve sırasıyla tanıdığınız veya tanımak isteyeceğiniz diğer karakterler yerlerini alıyor… Arka fon olarak; edebiyatçıların kitaplarında kahraman olarak yer almasını en çok istedikleri, Kızıl Sultan mı, Ulu Hakan mı olduğu güzel ülkemdeki siyasi iktidara göre sürekli olarak değişen 2. Abdulhamid’in padişah olduğu dönem kullanılıyor… Sözün özü; bocalayan, değişime gebe bir ülkenin araftaki halkı akıcı bir şekilde anlatılmış. Sıkılmadan okunacak bir kitap…
Kılıç Yarası Gibi
Kılıç Yarası GibiAhmet Altan · Everest Yayınları · 20172,390 okunma
''.. E vallahi bravo! Pekiiiii, dünyadaki en büyük suç nedir, söyle bakalım delikanlı. Madem bu kadar malumatfuruşsun, söyle.'' .... Gazateci, '' Herhalde cinayet'' diye mırıldanıyor. '' Hayır'' diyor üstat , '' daha büyük.'' Herkes bakışlarını uzak yerlere dikiyor.. Biri '' intihar mı?'' diye soruyor. Üstat keyifli gününde. '' Hayır'' diyor, '' o da değil,sınıfta kaldınız hepiniz beyler.'' '' Sınıfta kaldınız, çünkü dünyadaki en büyük suç mastürbasyondur. Neden derseniz, her mastürbasyonda milyonlarca insan çöpe gider. Rönesans görmüş mastürbasyonlarda müstakbel Leonardo'lar lağım sularına karışır. Habsburg mastürbasyonlarında Mozart'lar sele gider. En büyük büyük cinayet mastürbasyondur azizim. Bence cinayet ve intihar serbest bırakılmalı, mastürbasyon yasaklanmalı.''... ''Ama size serbest'' diyor üstat. '' Ben Rönesans'tan falan bahsettim. Sizinkilerde olsa olsa milyonlarca iki ayaklı hayvan eksilir.
Sayfa 190Kitabı okudu
Ur- Nammu döneminde nişanlı bir bakireye tecavüz etmiş bir adam ölümle cezalandırılırdı. Bu ceza, kıza karşı işlenen suçtan ziyade müstakbel damadın kıza sahip olacak ilk kişi olma hakkının elinden alınmasına işaret etmektedir.
Sayfa 35
Reklam
YILMAZ ÖZDİLİ'İN BU YAZISINI NE ZAMAN OKUSAM GÖZLERİM DOLAR...BUGÜN YİNE PAYLAŞMIŞ TABİ BU SEFER ANAFİKİR BAŞKA. BEN SADECE BİR KISMINI PAYLAŞIYORUM. BUYRUN: Kıbrıs'ta vuruşmuş, gazi olmuş bir astsubayın, kahraman bir babanın evladıydı. Gölcük'te lojmanda doğmuştu. Liseyi bitirince Deniz Harp Okulu'na yazıldı. Sevgi'yle tanıştı. Aşık oldu.
Bakunin, sermayeyi yaratanın devlet olduğunu, kapitalistin kendi sermayesine ancak devletin bir lütfu olarak sahip olduğunu iddia ediyor. Dolayısıyla baş kötülük devlettir, ortadan kaldırılması gereken şey, her şeyden çok devlettir ve o zaman kapitalizm kendiliğinden cehennem olup gidecektir. Biz ise, tersine, şunu diyoruz: sermayeye, her türlü
Sayfa 65
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.