Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Son birkaç yıldır çeşitli nedenlerle nasip olmayan teravih namazı, elhamdülillah bu Ramazan ayı ilk gün hafif sağlık sorunlarım nedeniyle nasip olmasa da bugün oldu. Bu kadar sevinmiş olma nedenime gelince uzun süre insan rutin sandığı ne varsa ıraklaşınca, o hasret kalınan neyse burunda tütüyor. "Vap mi mi vap mi mi:))"(Sessize alınmayı
200 syf.
·
Puan vermedi
"Oğullarım! (Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin." Yusuf suresinin aklımda sımsıkı kalan ayetlerinden biridir yukarıda alıntıladığım ayet. Ayetin orijinalde şehir kelimesi geçmiyor, o yüzden parantez içerisinde belirtilmiş mealinde. Geçen haftalarda merhum Akif Emre'nin Mekanı Paranteze Almadan isimli
Şehir Üzerine Düşünceler 2
Şehir Üzerine Düşünceler 2Anonim · Kaknüs Yayınları · 01 okunma
Reklam
Deizme giden yol!
Mustafa Öztürk 'ün çeşitli makale ve konferanslarıdaki zırvaları bitecek gibi değildir. Bunlardan çarpıcı üç tanesini yazarak bitireyim 1 "Miraç hadisesi tamamıyla kurgudur. " 2 "Namaz üç vakit olup ikişer rekattır. Medine döneminde Müslümanlar gevşedi peygamber de aralara hem vakit koydu ve hem de rekatları arttırdı " 3 " Mehmet Akif Ersoy 'un dili Kur' an - ı Kerimin dilinden daha tesirli ve etkilidir" Bütün bu hezeyanlara ne denilebilir ki? Hidayet senden olmazsa, dirayet neylesin Ya Rab Arabça bilse de Bu Cehle ayet neylesin Ya Rab
Sayfa 248 - KTB YayınlarıKitabı okudu
İhsan Oktay Anar... Büyüksün üstadım...
Rivayet ederler ki, günümüzden elli yıl kadar önce Diyarbekir'de, adına Divana derler bir köy vardı. Bu köyün imamı ne yazık ki yetmişini çoktan geride bıraktığı için, ruhu cennet sevinciyle bedeninde pek rahat durmuyor, adamcağız birtakım bunama alâmetleri arz ediyordu. İhtiyar imam rekâtların sayısını sık sık unutuyor, zaman zaman da secdede uyuyup kalıyordu. Sonraları ise, namaz vakitleri minarenin şerefesinden ezan yerine, elini kulağına götürüp gazel okumaya, cuma hutbelerinde ise cemaate askerlik anılarını anlatmaya başladı. Nihayet günün birinde sayı mefhumunu unutur gibi oldu: Sayılar arasındaki nicelik farkını tam olarak kestiremediğinden rekâtları hesaplayamadı ve yatsıyı kılmaya gelen cemaate bütün gece namaz kıldırıp onları sayısız sevaba gark etti.
Sayfa 57 - İletişimKitabı okudu
Soru ve Cevab...
- Kuran-ı kerimde geçmemesine rağmen hadislerde (peygamber efendimiz (sav) tarafından) haram kılınmış şeyler var mıdır? - Neleri Peygamber efendimizin yaptığı gibi yapmamız Kuran’da açıkça istenmiştir? El Cevab 1: Konuyla ilgili bir hadis meali şöyledir: "Bana, Kur'an-ı Kerim ve onun bir misli (hüccet olmada eş değer bir benzeri) daha
Yahudilik, Hristiyanlik ve İslam'da Namaz!
Bu günkü namaz kılma şeklimiz eskiden beri bilinen bir ritüeldi. Yahudilerde namazın rükunleri ve secde var­dı. Onlarda da namaza tekbirle başlanır kıyam, ruku, secde, kade ve selam ile biter. Yahudilikte namazın rekat­ları sabah 2, öğle 4, ikindi 4, akşam 3, yatsı'dir. Hıristi­yanlarda da Süryanilik gibi kadim mezheplerde beş vakit namaz farz olup, erkekler önde çocuklar ve kadınlar arka­da namaza durulur ve el bağlanarak rüku, secde ile namaz tamamlanır. 77
Reklam
Sual: Cemaatle namaz kılınırken, sonradan gelen ve ilk rekâtlarını kaçıran kimse, imam selam verdikten sonra, kendi istediği gibi mi kılar yoksa bunun da bir kaidesi, kuralı var mıdır? Cevap: Mesbuk, yani imama birinci rekâtta yetişemeyen bir kimse, imam iki tarafa da selam verdikten sonra, ayağa kalkarak yetişemediği rekâtları kaza eder ve kıraatleri, birinci, sonra ikinci, sonra üçüncü rekat kılıyormuş gibi okur. Oturmayı ise, dördüncü, üçüncü ve ikinci rekat sırası ile, yani sondan başlamış olarak yapar. Mesela, cemaatle kılınan yatsı namazının farzının son rekâtına yetişen kimse, imam selam verdikten sonra, kalkıp, birinci ve ikinci rekâtta Fatiha ve sûre okur. Birinci rekâtta oturur, ikincide oturmaz. Umdet-ül-islâmda, Fetâvâyı Attâbîden alarak deniyor ki: “Mesbuk, yani imama birinci rekâtta yetişemeyen, imam son rekâtta otururken, Ettehıyyatüyü erken bitirse, imam selam verinceye kadar Kelime-i şehadeti tekrar tekrar okur, sükut etmez. Namazda, okumak lazım olan yerde, sükut etmek haramdır. Salevat da okumaz. Çünkü, son rekâtta oturan salevat okur. Birinci kadede salevat okursa, secde-i sehiv lazım olur.”
Nurettin Topçu
Onun hep bir mabede girer gibi sınıfa girdiğine, bir mihrap önünde hissedilecek vecdi kürsüde yaşadığına inanırdım. Cemiyetin boşluğundan doğan istıraplarını kürsüde bir anda unutuverdiğini defalarca söylemiştir. Birgün, hangi vesileyle hatırlamıyorum, derste söylediği şu sözleri unutamıyorum: "Keşke hep derslerimi dikkatle dinleyeceğinize zaman zaman pencerenin dışında bir böceğin kımıldanışına, bir yaprağın rüzgârda sallanışına dalsanız" demişti. Zihnime nakşedilen bu sözden yıllar sonra benzer bir anekdotu başkalarından işittim. Hocam İmam-Hatip Okulu öğrencilerine din psikolojisi dersleri verdiği sırada, kendini ibadetin vecdi içinde kaybetmekten bahsederken bir öğrencinin "biz sizin dediğiniz gibi kendinden geçercesine namaz kılarsak rekâtların sayısını şaşırırız" demesi üzerine hocam "keşke öyle kılabilsen de rekâtları şaşırsan" diye cevap vermiş. Bu iki hadise üzerine sarf ettiği sözler onun felsefesinin ve hayat görüşünün küçük formülleridir. O, insanın, etrafındaki hadiselere bir gözlemci tavrıyla bakmasını fakat daha çok kendi iç dünyasına eğilmesini isterdi. "Nefsini bilen Allah'ı bilir" düsturuyla, iç gözlem (introspection) yoluyla büyük yaratıcıyı vecd içinde bulacağımıza inanırdı. Bu taraflarıyla bir 20. yüzyıl mistiği idi. Bununla beraber herhangi bir dinî topluluğa mensup olmaksızın takva sahibi bir mümindi. Son devrin Nakşî büyüklerinden Abdülaziz Bekkine'ye intisabı vardı.
Sayfa 24 - Dergah, 2017
Mücmel Âyetleri Açıklamak
Söz gelimi namâz, oruç, hac ibâdetleri Kur'ân-ı Kerîm'de emredildiği hâlde detayları ve nasıl tatbik edileceği hakkında bilgi bulunmamaktadır. Namâzların rekâtları, oruçta uyulması gereken kurallar, hacda yapılacak ibâdetler Kur'ân-ı Kerîm'de yer almadığından dolayı bunları Hz. Peygamber'in açıklamalarıyla anlayabilmekteyiz.
Sadece namaz rekatları, oruç ve hac gibi şekilsel ibadetlerin yeterli olmadığı Bakara-117' de vurgulanmıştır (Bakara-117: Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyi-lik . . . . . . inancın şartları, yardım etme sayılır ve sonra salat/namaz ve zekat gelir.). Şekilsel ibadetlere öncelik verme ve önemseme, zamanla kişide " Allah'ın istediği ibadetleri nasılsa en iyi şekil­ de yerine getiriyorum, Allah herhalde artık bana cenneti sağ­lar." yargısına götürür ve bu düşünce hali, diğer muhkem emirleri ikinci plana attırabilir. Şu anda Müslüman toplumun­ da çoğunluğun böylesi bir yanılgı içinde olduğunu görüyo­ rum.
Reklam
İhtiyar İmam.. :)
İhtiyar imam rekâtların sayısını sık sık unutuyor, zaman zaman da secdede uyuyup kalıyordu. Sonraları ise, namaz vakitleri minarenin şerefesinden ezan yerine, elini kulağına götürüp gazel okumaya, cuma hutbelerinde ise cemaate askerlik anılarını anlatmaya başladı. Nihayet günün birinde sayı mefhumunu unutur gibi oldu: Sayılar arasındaki nicelik farkını tam olarak kestiremediğinden rekâtları hesaplayamadı ve yatsıyı kılmaya gelen cemaate bütün gece namaz kıldırıp onları sayısız sevaba gark etti. Dini vecibelerini layıkıyla yerine getiremeyen ahali bu gidişata bir dur demek istiyor, ama kıldırdığı onca namazın sevabını taşıyan ihtiyara saygısızlık edip günaha girmeye kimse yanaşmıyordu...
Efendimiz (sav) "Şari" Koyma Yetkisine Sahiptir...
Allah, Hz.Peygamber Efendimiz (sav)'e Kur'an ayetlerini açıklama yetkisini verdiği gibi, aynı şekilde ona Kur'an’da olmayan konulara hüküm koyma yetkisini de vermiştir. Elbette asıl Şâri yani kanun koyucu Allah'tır, Resûlü'ne de O'ndan aldığı bu yetkiye dayanarak mecazi anlamda “Şâri” sıfatı verilmiştir. Nitekim şu ayet, Allah’ın ve Elçisinin verdiği bir hüküm karşısında başka bir tercihinin olmayacağını açıkça ifade eder: “Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab, 33/36) Hz. Peygamber Efendimiz (asm), sadece Kur'an'da mevcut hükümlerle kayıtlı olmaksızın, Allah'ın izniyle genel olarak hüküm koyabilme yetkisine sahiptir. Buna, beş vakit namazın zamanı, rekatları, nasıl kılınacağı, vitir namazının vacip oluşu, namazlarda Kabe'den önce Beyt-i Makdis'e yönelme, orucu bozan ve bozmayan şeyler, kimlere zekatın farz olduğu, şer'î boşanmanın şekli, diyetlerle ilgili birçok hükümler, içki içmenin cezası, hırsızın hangi miktarda hırsızlık yaparsa cezalandırabileceği, hayızlı kadının namaz kılamaması, oruç tutamaması, büyükannenin mirası gibi hükümler örnek olarak verilebilir.
304 syf.
8/10 puan verdi
Namazın bugünkü formunu alana kadar geçirdiği aşamaları rivayetler ve hadisler eşliğinde anlatıyor. Cuma Namazı-Bayram Namazı- Teravih Namazı gibi namazların Kutsal Kitabımızda olup olmadığı, ilgili ayetlerle açıklanmış. Son olarak kıble ve kıblenin Kabe olması ile alakalı sure (Bakara 2/144) açıklanıyor. Namaz, rekatları, hangi sureler okunmalı gibi şimdiye kadar aklınızda takılan konular varsa mutlaka okuyun derim. Allah'a emanet olun...
Hz. Peygamber ve Namaz
Hz. Peygamber ve Namazİsrafil Balcı · Ankara Okulu Yayınları · 058 okunma
Kur'anı bizim evlerimizden, gönüllerimizden, yaşantımızdan silmek isteyen emperyalistler önlerindeki en büyük engel olan sünneti inkar ettirme yoluna gittiler. Bir kaç ayet okumuş, bir kaç video dinlemiş alimciklerimiz de sünneti uygulamak nefislerine ağır geldiği için bu durum işlerine geldi ve inkar yoluna gittiler. İlk önce sünneti, sonra rekatları, sonra vakitleri inkar etmeye başladılar. Zaten bunları inkar etmeye başlayınca namaz da gitti ellerinden. Çünkü hassasiyet gitti. Çünkü şeytan ilk önce sünnetlerden çalmaya başlar. Bediüzzaman Said Nursi "Her günahta küfre giden bir yol vardır" derken insan günah işlediğinde vicdanını rahatlatmak için günahı inkar yoluna gider. Günahı inkar küfürdür.
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.