Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gördüm
Çağlar hiçbir çığır açmamış dünyada. Mevsimler aynı mevsim, yılın döngüsü aynı. Araçlar değişmiş olsa da amaçlar aynı. Akıl tekamül mü etmiş, Nefsi emmare neden aynı. Ölümler gördüm, felâketler. Emeği sömürülen işçiler, doymak bilmeyen zenginler. Firavun gibi Amerika, Karun gibi İsrail gördüm. Ama ne Musa ne İbrahim gördüm bu zamanda. Esaret
Kadın olmak
"Gökyüzünde ay Petekte bal Sevgilinin elinde “gül” değiliz. Bir elmanın yarısı Ya da “Namus belası” olmak değil derdimiz. Ne bir cennet isteriz ayaklarımızın altında Ne de Namus belasına bir cehennemde yaşamak…"
Reklam
344 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Bu kitaba inceleme yazıp yazmamakta kararsız kaldım. Fakat bazı duyguların yazar Nazan Bekiroğlu gibi dile getirilmesinin uygun olacağı hissiyle fikir beyanında bulunuyorum. Daha önce yazarın Nar Ağacı kitabını okuyan biri olarak, onun varsıl kaleminden keyifle faydalanacağımı düşünmüştüm. Tabi pek umduğum gibi olmadı olağanüstü bir keyif alarak okudum diyemeyeceğim bu sefer yavan kalmış bir romandı benim için. Yine de kendi iç hesaplaşmasını bazı yerlerde yapmış biri olarak Mücella karakterine üzüldüm diyebilirim. O dönemin şartları ve namus belası derler ya Mücellanın hayatını dört duvara kapatmış bir yaşam. Hayatları boyunca yaşadığı köyden çıkmadan ölen insanlar var, bir denizin yosun kokusunu doya doya içine çekemeyen insanlar, evinin çakıllı yolundan başka yol bilmeyenler. Sıradan fakat kalbe dokunan cümleleriyle dinlendirici bir romandı benim için. Ah birde Yusuf Ziyanın mektubu. Öyle derin birbirine çarpık duygular besliyordu ki anlatamam. Sadece dikkatimi çeken şey anne profillerinin aşırı otoriter olmasıydı. Yazarın bilinçaltı olabilir mi bilmiyorum. Ay bana ne oluyorsa? Sanki psikolog kesildim başlarına Yine de okunmaya değer diyorum.
Mücellâ
Mücellâ
Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu
Mücellâ
MücellâNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202110bin okunma
Caravaggio Dostoyevski'nin resimdeki dili
Siz, İnançlara Saygılı Uyurgezerler Leonardo, Michelangelo, Van Gogh, Picasso... Hepsini geç. Hakkında en çok kitap yazılan ressam Caravaggio. En az resim yapan da o. Çoğu müzelerde. Michelangelo Merisi di Caravaggio. Soyadını, doğduğu kasabadan almış. Resimleri altmış kadar. Diğer uçta, elli binden çok işiyle seri üretimde birinci,
Sayfa 34 - EverestKitabı okuyor
'İzzet ve celâlime yemin olsun ki, şu sekiz sınıf in-san giremez: 1. İçkiye devam edenler. 2. Zinada ısrar edenler. 3. Dedikodu yapanlar. 4. Namus duygusunu kaybetmiş olanlar. 5. Zalim emniyet görevlisi. 6. (Kendini kadınlara benzeten) kadın kılıklılar. 7. Akrabayla irtibatı kesenler. 8. Şöyle şöyle yapmazsam Allah'ın ahdi üzerime olsun deyip sözünde durmayanlar."
Sayfa 212 - SemerkandKitabı okudu
Reklam
CEM KARACA 'NIN GÖZYAŞLARI
Filmi bugün sinemada seyrettim . Tamirci Çırağı , Namus Belası , Resimdeki Gözyaşları gibi şarkılarını severek dinlediğimiz Anadolu Rock müziğin sevilen sesi Cem Karaca 'nın sanatçılığı , işçiden emekçiden yana olan duruşu , vatanseverliği , protest kimliği filme iyi yansıtılmış . İsmail Hacıoğlu 'nu özellikle dönem filmi ve biyografi filmlerinde çok başarılı buluyorum . Anısına yakışan bir film olmuş . Ruhu şad olsun 🙏
160 syf.
9/10 puan verdi
Ben İbrahim'miyim Yoksa Hüseyinleştim mi?
İçimde bir hüzün kaldı,ben neyleyim bu hüzünle? ''Bende insandım...''
Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
yine yaptı yapacağını, her eserlerini okuduğumda içimde bir ukte kalıyor tamamlamak için tamda böyle oldu.Elimi uzatıp keşke
Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
'nin yaşanmışlıklardan yarattığı karakterlere yardım edebilsem.Eserlerinde o kadar derinden ve gündelik
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 202199,2bin okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
Kırmızı Pazartesi (İNCELEME)
‘Kırmızı Pazartesi’ adlı kitabı Gabriel García Márouez, 54 yaşında iken 1981 yılında yayınladı. Orjinal adı ‘Crónica de una muerte anunciada’ olan kitabın yine orjinal Türkçe adı ‘İşleneceğini Herkesin Bildiği Bir Cinayetin Öyküsü’ ama nedense Kırmızı Pazartesi olarak çevrilmiş. Çevrilmiş derken, kitabın çevirisini İnci Kut yaptı. Kitap, isminden de anlaşılacağı üzere, işleneceği herkesin bildiği bir cinayeti konu alıyor. Daha ilk sayfanın ilk cümlesinde ne olacağını direkt gözünüze sokuyor. Ama işleri daha garip hale getiren şey ise, bunu herkes bilmesi değil bildiği halde cinayetin olmaması için hiçbir önlem almamaları, mani olmamaları. Öleceği, hatta kimler tarafından öldürüleceği bilinen karakterin ismi Santiago Nasar. Neden öldürüldüğü ise en muallak kısmı. Evet Nasar Abimiz biraz çapkın, her çiçekten bal yapımına önem veren biri. Ama Angela Vicario ile alakalı bir namus belası mı hakikatı var mı? Kestirmek güç. Ama öldürüleceği kesin Nasar’ın. Romanın türü polisiye olarak geçiyor ama toplum eleştirisi ağır basan bir kitap olmuş. Empati yaparak ; herkesin her şeyi bildiği ama hiçbir şey yapmadığı bir toplumun içinde yaşadığımızı (!) hayal edelim. Bu farkındalık bizi yeyip bitirir. Dile getirdiğinde sonuca varamamak ne kadar kötü. Romanın kendi hikayesinden çıkıp başka şeyler düşünüyor insan. Göz göre göre nasıl oluyor diyor, nasıl engel olunmuyor, nasıl karşı çıkılmıyor. Ama işte toplum dediğimiz şey bizden oluşmuyor. Ya da bizlerin hassasiyeti ile dolu değil kalpler.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,5bin okunma
343 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Namus Belası
Anadolu'nun ta Orta Asya'dan süre gelen kadim geleneklerinden en katı olanıdır namus ve namus cinayetleri. Anadolu'nun kimi bölgelerinde farklı Uygulamaları görülse de mutlaka bir cezalandırma vardır sonunda. Uzun yıllar görev yaptığım Güney doğu da kumar borcuna karşılık bacısını veren, bacısının bu yüzden kendini Fırat'ın
Mutluluk
MutlulukZülfü Livaneli · Remzi Kitabevi · 200836,1bin okunma
Reklam
İçim ona böyle kaynamasa, doğru dürüst naz etmeyi, ağırdan almayı ben de bilirim ya! Anası hep, altının ağrı para eder, kızın ağırı koca bulur, der. Sen gel de bunu gönlüme anlat. Ahmet aramayacak, diye ödüm patlıyor. Bir daha aramayacağını bilsem, hemen... Ama bu namus belası da bizim gibilerin derdi. Bak Elizabeth Taylor’a.Beş kocayı, ağırlıkla mı buldu!
Gelin: "Oğlunun bahtsızlığı mı?" Şehri Bey: "Anne... Anne... Böyle münasebetsiz sözlerle niçin dirliğimizi bozuyorsun? Ben karıcığımdan memnunum. Talihime bin defa teşekkür ediyorum." Kaynana: "Anan olduğum için senin gönlünü kendiminki gibi bilirim. Memnun değilsin ama ne yapalım, bu yılan tabiatlı karıya bir defa düştün. Namus belası, 'Şerrine lanet!' diyerek çekip gidemiyorsun." Bir fırtına gibi yerinden kabaran Bahriye Hanım iki yumruğunu kalçalarına dayadıktan sonra gözlerinin alevlerini kocasının suratına saçarak: “Söyle bakayım, Şehri, öyle mi diyorsun?" Şehri Bey: "Vallahi değil, karıcığım, hâşâ! Benim ağzımdan böyle bir söz çıktı mı?"
Sayfa 11
40 yazıyla kırk
40 şarkı 40 roman kahramanı 40 kitap 40 yazar 1. sen affetsen ben affetmem "zeze" şeker portakalı/ jose de vasconcelos 2. daha on yedi "holden coulfield" çavdar tarlasında çocuklar/j. d. salenger 3. bir ihtimal daha var "raif bey" kürk mantolu madonna/ sabahattin ali 4. ah nerede vah nerede "josef şvayk"
143 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.