Az önce bir anne ile görüştüm... Bu annenin hikayesini kısaca size özetlemeye çalışayım.
Bunların bir çocuğu oluyor. Fakat çocuk daha ilk aylarda henüz kundaktayken çok ağır bir hastalık geçiriyor ve çocuğun beyninde çok ağır hasarlar oluşuyor...
Çocuk daha o yaşlarındayken birkaç kez beyin ameliyatı geçiriyor fakat herhangi bir ilerleme olmuyor...
Çocuk zamanla tamamen bitkisel hayata geçiyor ve algısı tamamen dış dünyaya kapanıyor..
Bununla birlikte herkes çocuktan tamamen ümidi kesiyor...
Sadece bir kişi hariç, annesi!
Ve çevresi dahil herkes, bütün hayatını o çocukla mahvedemeyeceğini, çocuğun artık fişinin çekilmesi gerektiğini, deyim yerindeyse onun ölüme terk edilmesini öğütlüyor..
Anne ne yapıyor biliyor musunuz?
Gerekirse yapayalnız kalma pahasına, kendisini bu şekilde baskılayan kocası dahil herkesi hayatından çıkarıyor...
Anne, o gönlündeki o akıl almaz anne sevgisi ile çocuğuyla öyle bir ilgileniyor ki, çocuk artık düzelmeye ve normalleşme yolunda adımlar atmaya başlıyor...
Şimdi birbirlerinin gözlerinin içine bakarken, birbirlerinin gözlerinin içi gülüyor...
Şimdi onunla olan muhabbetimi ekrana getiriyorum.
Bu konuşmalar, bu durumda olan, belki başkalarına da örnek olabileceği ümidiyle, tamamen kendi rızası ile yayınlanmıştır..
Beyaz Zambaklar Ülkesinde, kitabı alışım, okuduğum yerler ve içerik anlamında bende oldukça farklı bir yere sahip oldu. Kitabın incelemesine başlamadan önce benle olan hikâyesinden bahsetmek istiyorum. Arkadaşımla beraber hafta sonunda ne yapmalı diye çokça düşündük ve en nihayetinde Çorlulu Ali Paşa Medresesi’nde Nargile içmeye karar verdik.
Taş Sektirme Ustası kitabı üzerine yazılan incelemeleri okurken fark ettim ki, taş üzerine söylenmiş ne kadar atasözü ve deyimimiz varmış. Oysa sıradan bir taş ama marifet bakmakta değil görebilmekte derler ya işte, yazar görmüş taştaki kerameti ve deyim
-Spoiler İçermez-
Bir kitabın Dostoyevski'ye ait olduğunu gösteren emareler nelerdir;
•Karakterler ya fakir ya da ruhen hastadır
•Kitabın alt metni derin psikolojik konular barındırır
•Ana karakter herkesten çok kendiyle konuşur, iç seslendirme tekniğine bol bol başvurulur
•Ana karakterin kendiyle ilgili bitmez tükenmez bir kavgası vardır,
ARŞ, KENDİNİ AŞ!
''Bu yıkılışın sırrını bul, kendini çöz, içini ayıkla, şuurundan utanan ve ruhunun izbelerinde kaçacak delik arayan suçlu hislerini yakala, getir.''(S.245)
*Hepimiz ismini duyarız ama Peyami Safa gerçekte kimdir? Kitap okuyanlar bilhassa onu okuyanlar bilir lafını hiç esirgemez Peyami Safa. Ne düşüncesi var ise onu korkusuzca
Evet arkadaşlar, eğer ‘’afyonunuz patladıysa’’ ‘’Çıkarıyorum ağızımdaki baklayı’’. ‘’Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derlermiş’’ bendeniz keçi. Amma ve lakin sizler ‘’Ahfeş’in keçisi’’ olmayınız!! Zira sizler ‘’mürekkep yalamış’’ insanlarsınız. Aman ha beni ‘’ali kıran baş kesen ’’ zannetmeyin bu ‘’laf-ü Güzaf’’larıma bakarak.
Bu kitabı çocuklarınızdan uzak tutmanızı şiddetle tavsiye ediyorum...
On beş günlük kısa bir tatilin ardından tekrar eğitim-öğretim dönemi başladı. Tatilde sıraya koyduğum baya bir kitabım vardı. Fakat bu süre çok kısa olduğundan kitaplarımı bitiremedim. Bu sürenin bana yetmemesi ve kitaplarımı okuyamama baya üzüldüm. Çünkü okulların açılmasıyla
Sakallı yaban domuzu, yani Sus Barbatus. Ne kadar da başarılı bir benzetme. Sakallı domuz insanlar misali. Domuzu kötülediğimden demiyorum ama deyim yerindeyse, domuzluk yapmak da insanlara atfedilmiş bir şeydir.
Sus Barbatus tek kelime ile harika bir roman. İnanıyorum ki zamanla yirmi birinci yüzyıl klasiklerinden biri de olacaktır. Çünkü
Günümüzde de pek çok örneğine rastladığımız ''Erki ele geçirme arzusu'' kendinden olmayanı sapkınlıkla yaftalar. Dışlanmışlık hissi vererek karşıdakinin fikrini doğru ya da yanlış köreltmek ister. Taraftarlarından eyyam, veryansın, karalama kampanyaları sipariş edilir ve tarih boyunca hiç şaşmayan döngü de şudur ki: Taraftarlar, taraflardan önce
Sonunda Açlık Oyunları serisini bitirdim.
Sizde de oluyor mu bilmem ama bir seriyi tamamladığımda garip bir hüzün oluyor bende. Karakterlere oldukça alışmıştım oysa.
Dikkar spoiler çıkabilir!
1. ve 2. Kitapta tanıdığımız başına buruk Katniss bu kitapta resmen Başkente karşı direnişin deyim yerindeyse reklam yüzü olmayı kabul ediyor. Alaycı Kuş.