Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gök kubemizi 1923 te çaldılar… Harf İnkilabı isimiyle
Kendi Gökkubemiz Yahya Kemal Merhum'dan mülhem bir ifade. Biz Gökkubemizi nerede yitirdik, ne zaman yitirdik, nasıl yitirdik... …bunu buna başlayalım mı…? Bu soruyu sormak bile aslında, bu yolculuğun ilk adımlarından biri olmalı. Çünkü birçok insan Gökkubemizi kaybettiğimizin bile farkın da değil. Önce meseleyi doğru ortaya koymak lazım.
Hayatı belli şartlar altında yaşamaya buyur ediliriz. Hayat boyu böyledir bu. Doğduğumuz andan ölümümüze değin hep bu şartlar topluluğu bir şartlar topluluğu ile çevrelenmişizdir. Kimimizin babası sert, kimimizin ki fazla yumuşak, kimimizin annesi ilgisiz, kimimizin ki ise insanı boğacak kadar ilgilidir. İçinde yaşatıldığımız şartlar ilk olarak
Reklam
●Ne kimsenin gözüne görünmek ne de kimseyi görmek istiyordum. Bu gibi durumlarda başkaları ne yapar bilmem ama ben yalnızlığı ararım Üzüntümü kimseye belli etmem. Herkesin derdi kendine yeter. Dişimi sıkar, üzüntümün geçmesini beklerim ●Fazla zorlamayacaksın kendini, yaşamdan alabildiğin kadarına razı olacaksın. Yazgısıyla fazla oynamamalı insan. ●Gerçek güzel şeydir. Gelgelelim, bazen öyle acı gelir ki ister istemez görmemeye çalışırsın. ●Bir kez geçmişle bağları koparmaya kalkınca insan bütünüyle koparmalıydı. ●Seviyordu ama özlemiyordu, yanındayım diyordu ama uzaktaydı, sadece sözler vardı, kendisi yoktu. ●Hâlâ inanıyorum yalanlarınıza, Hâlâ çocuğum. ●Ya insanın yaratılışından bu, ya da ben böyleyim; hep bir şeylerin eksikliğini duyuyordum. Ne çalışmayla ne dostlukla ne de seven birinin ilgisiyle giderebiliyordum bu eksikliği. ●Her şey bitmiş, en sonunda ben yenik düşmüştüm. ●Sonunda coşkun dere durulur, yapraklar kurur dökülür, yağmur diner. Peki o zaman geriye ne kalır? Sahip çıkan dost, sicak insan eli, insan emeği kalır.
"Dizleri hep yaralı olur pamuk şekeri seven çocukların" Susmak veya susmamak, Ölmek veya yaşamak, Hangisi daha derin? Karıncalanan beynimin içi bir çöplükten farksız. Kim koydu beynimin içine pamuk şekeri düşünceleri? Karıncalar bu yüzden mi kemiriyorlar aklımı. Şekerli bir günün sabahından yazıyorum size Yapay tadlandırıcılarla
Dünya Adil Bir Yer Değil
Bugün dünyadaki 35. yılım, doğum günüm. Cahit Sıtkı’nın deyişiyle: “Yolun yarısı”. Bu zamana kadar yaşadıklarımdan, şahit olduğum binlerce hayat hikâyesinden, kendimce okuduğum kitaplardan, dinlediğim müziklerden, izlediğim filmlerden bir terapist olarak şunları öğrendim: İnsan nisyanla malüldür ve fena halde hüzne, hüsrana mahkûmdur. Her hal
Seneler önce bir cümle okumuştum; “Hayat 18 bilemedin 20 yaşına kadar yaşadığındır ondan sonrası tutunma çabası.” diyordu. İnsan ne yaşarsa o yaşına kadar yaşar, ve en güzel çağlarının olduğunun farkında olmadan yaşar. Sonrası tutunma, en sağlam yerini arama ve bulma çabası...
Reklam
Hiç de estetik olmayan görsellerle karşınızdayım. Taşınıyoruz. İlk kitaplardan başladım. Zaman içinde bir hayli kitap toplamışız evimize. Elime aldığım her kitap bir milisaniyeliğine de olsa beni başka bir ana götürüyor. Annemin genç kızlığında İsmet Özel’e, Rasim Özdenören’e imzalattığı neredeyse o her yeri çizili kitaplar. Annemin ben 10
"Yarabbi, ne kadar güzel!" diyordu, içinden; "İnsan nasıl bu kadar güzel olabilir? Bu beyaz ten, bu havuzlar gibi derin gözler, bu içlerinde ruhun ışığı parlayan gözler; insan, gülümsemesini bir kitap gibi okuyabilir. Ne güzel dişleri var... Hele başı... Omuzlarının üstünde ne güzel duruyor, bir çiçek gibi sallanıyor... güzel kokular saçıyor sanki. İşte, kalbim yerinde durmaz oldu gene... Yepyeni bir şeyler duyuyorum... Ah yarabbi, bakmaya doyamıyorum! Soluğum kesiliyor!"
Sayfa 244Kitabı okudu
İnsanlar her şeye, her şeye başkaldırmalı, diyordu. İnsanlar böyle uyudukça, insanlar böyle zulüm altında inlemeyi kabul ettikçe insanlığın bir sinekten ne farkı olur, insanlar, eğer en küçük bir haksızlığa, bir zulme başkaldırmayı akıl etmezlerse, insanlık bundan böyle daha da beter hale düşecektir. Allah, başkaldır ya kulum, demiş ve insan onun
Sayfa 348Kitabı okudu
Kaybedilen bahçe
İrlandalı immateryalist filozof George Berkeley maddelerin birer gerçekliği olmadığını iddia ediyordu. Ona göre ancak ruh vardır ve maddenin varlığı ise ancak algılanmak ve idrak edilmekten ibarettir. Berkeley’in iddiasına dair verilen meşhur bir örnek vardır. Bu örneği Berkeley, Hylas ve Philonous Arasında Üç Konuşma isimli eserinde bizzat
Reklam
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Delinin defteri
Öncelikle kitap, neva bulvarı, burun, portre, palto, bir delinin anı defteri ve fayton adlı altı eserden oluşmaktadır. Neva bulvarı adlı bölümün genelinde yüksek sosyete mensuplarının tabiriyle hiyerarşinin kol gezdiği alt-üst sınıflarının yoğun olarak hissedildiği, günümüz ölçütünde bağdat caddesi, Şanzelize caddesi olsun, tamamıyla lükse karşı
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve FaytonNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201955,5bin okunma
256 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
*spoiler* "Uzay benim için her zaman bilinmez olmuştur. Filmleri, bilim kurgu romanları... Arthur C. Clarke, Tanrıların Arabaları... Ya burada olmam inanılmaz bir şey yani! Space Odyssey!" diyor ve başlıyorum. Sevgili İthaki yayınları, Tanrılar belanızı versin, saygılar. Birinci sayfa, birinci paragraf yazım yanlışları başlıyor.
Çocukluğun Sonu
Çocukluğun SonuArthur C. Clarke · İthaki Yayınları · 20213,458 okunma
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.