Merhabalar arkadaşlar size çok farklı bir öneri ile geldim her zaman ki gibi sanırım okuduğum en farklı kitaplardan biriydi.
Kendini “Laborant” olarak isimlendiren bir kurgucunun, ortağıyla birlikte rüyaları, yapay zekânın hikâye anlatıcılığı ile birleştirerek daha önce duyulmamış şeyler yazma girişiminden bahsediyor.
Kitabın içinde “Prenses” lakaplı, daha önce rüyalarından hikâyeler üretme gibi deneyimleri olmuş yaşlı bir kadının rüyalarından oluşuyor.
Her rüya da varoluşsal cümleler bulmak mümkün. Kitabın başlangıç cümlesi beni çok etkiledi "Hepimizin bir şeylere inanma açlığı ile doğarız." Evet hepimizin bir şeylere inanma ihtiyacımız var bazen bunu yaptığımız davranışlara bir dayanak bulmak için bazende sığınmak güçlü hissetmek için. Aslında kitaptan her alıntıyı yazmak isterim çünkü her cümlede bir anlam bir ruh var.
Beni en çok etkileyen otistik bir annenin rüyası otizm malesef ülkemizde fazla bilenen bir hastalık değil yazarın bu konuyu ele alması duyarlılık açısından harika olmuş.
Benin burda anladığım aslında empati duygusunun gücünün farkına vardıran bir yanı var "Ne olmuştu da bir anda Hindistan'da bir anne olmuştum. " diyor yazar. Daha fazla spoi vermemek için kendimi tutuyorum. Neyse uzun lafın kısası kesinlikle farklı öneriler arayanlar için bu öneri tam size göre. Sevgili yazarımız Ayşe hanıma teşekkür ederim kalemi daim olsun
@prensesinuykusu2021
Yeni önerilerde görüşmek üzere kitaplar en yakın dostunuz olsun.
Prensesin UykusuAyşe Kalaycı · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 20216 okunma
Kitabın başlangıç cümlesi o kadar ilgimi çekti ki devamında neler okuyacağımı az çok tahmin etmeme rağmen, tahminimin çok ötesinde bir konuyu harika bir şekilde kurgulanmış Özlem Hanım.
Hostes olarak iş hayatına başlayan ve kabin amirliğine terfi ettiği gün hiç beklemediği bir teklif alan Ela...
İş yaşamında çok başarılı, yakışıklı, zengin ve güçlü bir iş adamı Ünal...
Ve henüz dört yaşında olan, tüm hayatını etkileyecek cinayete tanıklık eden minik Ali...
Ela, Ünal ve minik Ali'nin kesişen yolları...
Annesi ile birlikte kendi hallerinde yaşamlarını sürdüren Ela'nın kabin amiri olarak ilk iş gününde uçak korkusunu yenemeyen Ünal karşılaşması, Ünal'ın Ela'yı ilk gördüğü andan itibaren ondan etkilenmesi, Ela'yı etkileme çabaları ve devamında rüya gibi bir aşk hikâyesi....
Böyle yazabilmeyi inanın bende çok isterdim. Yazdıklarım bir yere kadar evet doğru, Ela'nın gözünde bambaşka bir adam olan Ünal ve rüya gibi bir yaşam kısmına kadar doğru. Ta ki görünenin ardındaki saklı gerçeklerin, Ela'nın hamile kalması ile yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamasına kadar. Sonrasında yaşananlar çok ağır maalesef
Çocukluk travmalarının, yaşam süreci boyunca ne kadar etkili olduğunu gözler önüne sermiş @ozlem_abut_otluoglu.
Kitaba dair söylemek istediğim çokça şey var lakin okuyacak arkadaşlar için fazlasını yazmıyorum. Kitabı bitirdiğimde yaşadığım duyguyu anlatmamın imkanı yok, kelimelerim yetersiz kalıyor....
Can-ı gönülden herkese önerebileceğim bir kitap
Ne İçin Varsan Onun İçin Yaşa
🍁
“A la cama no te iras sin saber una cosa mas”
-Yeni bir şey öğrenmeden yatağa girme.
Öğrenmek harika bir şey , keyfini çıkar.
Mükemmel bir giriş cümlesi ile başlayan çok güzel akıcı bir kitaptı. 2021 kitap dünyam okuma maratonunda ek okuma ile grupça beraber okuduk bu muazzam eseri. insanoğlunun farklı dönemlerde de olsa birbirlerine karşı ne kadar acımasız olduğunu gözler önüne seriyor yazar. O tarihten bu zamana kadar da değişen hiçbir şey olmamış olması çok üzücü.
Merhaba öncelikle bu yazı biraz inceleme olmaktan çıkabilir çünkü hem kitaptan biraz özet geçeceğim hem de bazı olaylar hakkında yorumlarımı yazacağım, uzun mu olur kısa mı olur bilemiyorum ama iyi, kötü eleştirilerimi dile getirmeden geçemeyeceğim:)
Kitaba başlamadan önce nasıl bir hikaye olur hiç tahmin yürütemedim, ismi, kapağı hiçbir fikir
Bazı kitaplar vardır, her okuduğunuzda ruhunuzda yeni dehlizler açarlar, sizi farklı duygularla baş başa bırakırlar ve aklınızda tutunma katsayıları diğer eserlerden her zaman daha fazladır. Benim içinde bu özel duyguları barındıran bir kitaptan bahsetmek istiyorum bu yazımda…
Sabahattin Ali denince akla gelen ilk kitabı elbette ‘Kürk Mantolu
Lise'de okurken, dine, örf adet ve geleneklere karşı olduğunu sık sık dile getiren bir hocamız sürekli "Bilim ne diyorsa o doğrudur" şeklinde kimi afilli cümleler kurar, örf, adet, gelenek ve dini inanışları hep aşağılardı. Bir gün yeni doğan bebeklerin hafif bir tuzlu su ile yıkanıp yıkanmayacağı konusunda, örf adet ve ananelerimizi,
(Spoiler içerir.)
Kitabın yazarı Yann Martel, o çok sevilen ve sinemaya da uyarlanan Pi’nin Yaşamı kitabının da yazarı aynı zamanda. Kitap 180 sayfadan oluşuyor. Olayların akışına göre kitabı üç bölümde inceleyeceğim, bu şekilde daha anlaşılabilir olacağını da düşünüyorum çünkü biraz karmaşık bir olay örgüsü var. İlahi Komedya’yı okumuş olan
Entelektüel Sözcükler
abesle iştigal: Yersiz, yararsız işlerle vakit öldürmek
absorbe: (Enerji, kuvvet vb. için) Soğurma, yutma, içine alma, yutma.
adaptasyon: Uyarlama
adapte: Uyum
afaki: Belli bir konu üzerine olmayan, dereden tepeden (konuşma)
ajitasyon: Duygu sömürüsü yapma
ajite: Duygu sömürüsü, kışkırtmak, körüklemek
akabinde:
Bir kitabın önsözünü atlamışlığım pek yoktur. Kitaplara önsöz yazılmamasını önsöze ihtiyaç duyduğum zamanlarda eleştiririm. Bu kitapta önsöz aramadım ancak arka kapak yazısını da okumadığımı kitap bittiğinde fark ettim. Bu benim için bir cevap anahtarı bulmak gibi oldu. Okurken tespit ettiğim önemli bulduğum yanlara orada da değinildiğini
Hakan Günday kafasını açıp içini kurcalamak istediğim bir yazar. Düşüncelerini, fikirlerini projeksiyon ile dev ekranda izlemek istiyorum. Bu dünyaları kurarken neyle besleniyor, bu insanlığa nefret kusma akabinde de okura bu hissi geçirme nasıl oluyor? Her Günday kitabı sonrası toplumdan, insanlardan, düzenin saçma sapanlığından tiksiniyorum.
Uzun zamandır elimde olan bir Gogol eserini bir solukta okuyup bitirdim bugün. Birçok yerde gülümsememe engel olamadım, harikaydı demem lazım her bir öykü için. Hasan Âli Yücel Klasikleri'nden okudum ben, yine Mazlum Beyhan çevirisiydi. Rus edebiyatını Mazlum Beyhan çevirisi ile okumayı çok seviyorum, Ölü Canlar'ı ve daha birçok Rus edebiyatı
Harika bir eser... Harika bir üslup... Ne derseniz deyin, ben edebiyatsız bir felsefeyi yavan bulurum, şairane olmayan bir felsefe asla bu hayata dair bir şeyler söyleyemez. Yavanlık felsefenin en büyük düşmanıdır. Bir felsefeci olarak Nietzsche, Stirner, Schopenauer gibi yazarları hatmetmiş biriyim. Ama Cioran sanki hepsinin karması ve karanlığı ve umarsız pesimist çözümleri cezbedici.
Tıpkı Nietzsche, Stirner, Schopenauer gibi aforizmalar üreten bir yazar Cioran. Her cümlesi zehirli bir yılan gibi varoluşunuzu sokmaya çalışıyor, bu tarz yazarları okumadan önce birkaç külliyat devrilmesini öneririm. Zira yukarıda saydığım yazarlar bu anlamda bir başlangıç olabilir. Yoksa her paragrafta iki saat düşünür ömrünüzü tüketirsiniz. Bazı kitapların tadına varabilmeniz için öncesinde biraz acı çekmelisiniz. Bu böyledir.
Çürümenin KitabıEmil Michel Cioran · Metis Yayınları · 202110,3bin okunma