Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hafiften gün ağarırken kalktım, kıyıdan kıyıdan köye doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım; kalbim uçuyordu. Bu kadar sevinci hayatımda pek seyrek tatmışımdır. Bu sevinç değil, yüksek, saçma ve hak edilmemiş bir keyifti. Yalnız hak edilmemiş değildi, aynı zamanda bütün haklılıklara da karşıttı. Bütün paramı yitirmiştim. İşçiler, hava yolu, vagonlar... Taşıma için küçük bir liman da yapmıştık, ama şimdi taşıyacağımız bir şey yoktu, elden gitmişti. Tam bu anda beklenmedik bir kurtuluş duyuyordum. Sanki, gereksinmenin sert ve aldatılması olanaksız kafatasının içinde, küçük bir köşede oynayan özgürlüğü bulmuş, onunla birlikte oynamaktaydım. Her işimiz ters gittiği zaman, ruhumuzun karşı koyuşu ve değeri olup olmadığını denememiz ne mutlu şeydir! İnsan; görünmez, sonsuz kuvveti olan bir düşmanın –buna bazıları Tanrı, bazıları da Şeytan der– bizi yıkmak için saldırdığını, fakat bizim ayakta durduğumuzu sanır. Böylece de, içten her yenişimde, dıştan yenilmiş olsak bile, gerçek insan, söylenmeyen bir gurur ve sevinç duyar; dış mutsuzluk, daha yüksek, daha güç bir mutluluk halini alır.
24. BölümKitabı okuyor
Hayatın karşımıza çıkardığı, zihnimizdeki mutsuzluğu büyütmek için gerçekten çok saçma olan birçok problemin olması ne kadar acı. Kendi mutsuzluğumuzu üretip, üstüne çok az ya da hiç kontrolümüz olmayan zorlukları eklememiz ne kadar aptalca!
Reklam
Ne var ki saçma cümleler, insanda hüngür hüngür ağlama isteği uyandırabilirmiş meğer.
“Gözyaşlarınız yanaklarınızı ıslatmış. Ne kadar saklamaya çalışsanız da belli oluyor. Bu, erkeklerin saçma özelliklerinden biri: Kendi yüreklerinden utanmak yani.”
Sayfa 270
Hepi topu iki saatlik bir olay için milyarlarca dolar harcanıyor. Yok salonu, gelinliği, damatlığı, davetiyesi.... Gelin başı diye bir şey var ya. Gelin başı ne ya! Bir de saçma sapan adetler türedi. Yok ayakkabının altına isim yazmalar falan. Biz de ne özenti milletiz be.
Dul Jacques aradı bu sabah beni, iyiymiş, fazla iyiymiş, iyi olmak onu rahatsız ediyormuş, yeni dul kalmış biri iyi olmamalıymış, yoksa karısını sevmiyor demek olurmuş. Ne saçma. İnsan asla mutlu olmaktan utanmamalı, asıl zor olan özgüvenli olmak. Dul olmadığın zaman bile.
Reklam
Ne büyük bir yanılgı! Herkes çocuğun mutlu olduğunu zanneder. Hayır, çok iyi hatırımdadır. O zamanlar çok daha hassastım; hem taklitçi, hem kurnazdım. Görünüşte gülüyor ya da oynuyordumsa da, içten en küçük bir dil yarası, bir iğneli söz, ya da en küçük sevimsiz ve saçma bir olay, saatler boyunca düşüncelerimi işgal edi­yordu ve ben kendi kendimi yiyip bitiriyordum.
Pdf
"Biraz daha uyusam ve tüm bu saçma sapan şeyleri unutsam, ne olur sanki," diye düşündü, ne var ki bunu yapması kesinlikle mümkün değildi; çünkü sağ yanına dönük halde yatmaya alışıktı, ama içinde bulunduğu koşullarda kendini bu konuma getiremezdi. Sağ tarafına dönmek için ne kadar güç harcarsa harcasın, sürekli sırt üstü konumuna yuvarlanıyordu gerisin geriye. Bunu belki yüz kere denedi, debelenen bacaklarını görmemek için gözlerini kapadı ve ta ki daha önce hissetmediği, hafif, boğuk bir acı duyunca bıraktı uğraşmayı.
Şunu anladık ki dertlerimizi ele alarak sadece konuşmak, durmadan gevezelik etmek bizi yalnız adiliğe, doktrinciliğe sürükleyecek, başka hiçbir işe yaramayacak; gördük ki bizim o akıl hocalarımız, önde giden kişilerimiz, hatta gerçekçilerimiz hiçbir işe yaramıyorlar. Saçma sapan şeylerden, sanattan, soyut yaratıcılıktan, parlamentoculuktan, hukuktan, daha bilmem ne karın ağrısından söz edip duruyoruz. Oysa asıl konu günlük ekmeğimiz, bizi boğarcasına üzerimize çullanmış boşinanlarımızdır, tek namuslu insandan yoksun olduğumuz için hisse senedi ile çalışan bütün şirketlerimizin arka arkaya iflas etmesidir, hükümetin sağlamaya çalıştığı özgürlük bile köylümüz meyhaneye gidip kafayı tütsüleyebilmek için kendi malını bile çalmaya hazır olduğundan belki de pek lehimize olmayacak.
Gül Kuyusu - Binnaz Şafak Nigiz
"Uzun uzun bana bakmaktan korkuyor musun? " diye sormasını beklemediğimden, şaşkınlık bir mürekkep olup içimdeki boşluğu onun kelimeleriyle doldurdu. Dalgın bakışlarımı masadan çekmeden birkaç saniye kadar bekledim. Ne söylenirdi bilmiyordum. "Bunun cevabını bilmiyorum," dedim. Ve sonra dürüst olmaya karar verip,
Sayfa 358 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.