YouTube kitap kanalımda okumadan önce ölünmesi gereken Yabancı kitabını yorumladım: ytbe.one/jtUaG022XWM
Bitmeyen toksik aşklar, tecavüz güzellemeleri, mutasyon geçirmiş bir erkeğin adeta bir (erkek)²’ye dönüşmesi... İşte bunların hepsi Yabancı kitabı arkadaşlar.
İncelemeye başlamadan önce yine şunu söylemem gerek. Bu incelemenin altına
En değerli Türk yazarlarımız edebi yetenekleri olmasına rağmen hep sefalet içinde yaşamış. Şimdi ise en niteliksiz yazarlar edebi yetenekleri olmamasına rağmen zenginlik içinde yaşıyor. Bu ne yaman çelişki...
"Kişioğlu, ister fukara olsun, ister zampara, ister avara...Yeter ki madara olmasın, mert olsun!" der Kemal Tahir. Ve ömrü boyunca karşılaştığı en mert insanların, dava ve dam arkadaşları olduğunu da sözlerine ekler...
Yaşamı boyunca Kemalist ve demokrat bir duruş sergileyen Kemal Tahir, bu duruşuna bir de sosyalist dünya görüşünü
İnsan Olmak nedir diye sorsam şimdi yüzlerce cevap gelir değil mi? Herkes kendine göre bir şeyler anlatır. Herkesin insan olma kriteri farklıdır. Bu kitapta da Engin Geçtan neredeyse verilebilecek bütün cevapları enine boyuna ele almış..
Öncelikle İstanbul'dan kalkıp Ankara'ya Engin Geçtan'ın yanına gidip "Hocam lütfen bizim içinde bir
- Ben bu kadına aşık oldum. Şüphe yok. Ve bu aşk beni sürükleyip bir yerlere götürmeye çalışıyor; öyle güçlü bir akıntı ki kendimi korumam neredeyse olanaksız. Şimdi sahip olduğum her şey elimden çıkıp gidebilir. Ama artık dönüş yok. Kendimi bu akıntıya bırakmak dışında bir şey yapamam. Yanıp kül olsam da, yok olup gitsem de.
SPOİLER İÇERİR !!!
Hayatımıza renk katabilecek insanlarla karşılaşamıyoruz, bundan şikayetçiyiz. Ama denk geldiğimizde kolaylıkla kaybetmekten de geri durmuyoruz. Ne yaman çelişki..
Gazetelerin 3. sayfalarında bir sürü cinayet haberleri var.. Hergün binlerce erkek de hemcinsleri tarafından öldürülüyor.. Hayvanların gözleri oyuluyor, tecavüze uğruyorlar.. Bebek denecek yaştaki çocuklar da hakeza.. Peki bu vahşice cürümleri işleyen canilerin tek ortak sıfatı "erkek" olmaları mı? "Erkek şiddeti" diye ortalığa atılan bu ayrıştırıcı tanım yerine başka bir isim kullanılamaz mı? Bar tuvaletlerinde çocuk doğurup çöpe atan anneler duyduk.. Sevgililerinin, kendi çocuklarını taciz etmelerine sesini çıkarmayan anneler.. Aman kocam beni boşamasın diyip üvey baba dehşetine sessiz kalan kadınları da konuştuk.. Bu canilerin kendisini sevgiyle büyüten birer annesi olsaydı, bu caniliklere asla ama asla güç yetiremezlerdi.. Ayrıca kadın erkek eşitliğini savunurken bu cinayetleri "erkek şiddeti" olarak anmak ne kadar samimi? Hepimiz bir ananın, bir de babanın evlatlarıyız.. Hepimizin birbirimize ihtiyacı var.. Bir tarafın acısını hafifletelim derken diğer tarafa düşmanlık etmek, düşmanca göstermek neyi çözecek? "Şiddeti meşrulaştırmayın" kisvesi altında "erkek şiddeti" tanımını meşrulaştırmak ne yaman çelişki! Acının kadını, erkeği, dili, dini, irkı, cinsiyeti olmadığı gibi, zulmün de yoktur..
İçimizdeki baba bize "şunu yapmamalısın" der. Yanlış bir şey yapmışsak, bizi azarlar; doğru bir şey yapmışsak, över. Ne var ki, içimizdeki baba böyle konuşurken, içimizdeki ana, çok değişik bir dil kullanır. Sanki o bizi
" baban seni azarlamakta çok haklı ama onu pek ciddiye alma, ne yaparsan yap, sen benim çocuğumsun, ben seni seviyorum ve bağışlıyorum; yaptığın hiçbir şey senin yaşam ve mutluluk hakkını elinden alamaz" der. Babanın ve ananın sesleri, ayrı dillerle konuşur. Oysa görev ilkesi ile sevgi ilkesi, babalık vicdanıyla analık vicdanı arasındaki çelişki insanın varoluşunda yatan bir çelişkidir.
Değerli 1K Okurları!
Yaklaşık 1 ay önce bir etkinlik düzenlemiştik;
İslam Düşüncesi Üzerine Kitap İncelemelerİ.
Bu bağlamda İnceleme yapan arkadaşların iletilerini ayrı zaman dilimlerinde paylaştım.
Şu an hepsini bir araya getirdim ve sizlerle paylaşmak istiyorum tekrardan:)))
Öncelikle;
İnceleme zahmetinde bulunup da değerli vakitlerini