“Bak Rıza, Atatürk var ya Atatürk. O, bu Doğu dünyasının en büyük devrimcisidir. Sen bakma darbecilerin onu alıp gardırop Atatürk’ü haline getirmesine. Bilen bilir. O olmasa bu topraklar şimdi düşman çizmeleri altında idi. Çünkü herkes kaçacak delik arar iken Mustafa Kemal çıktı, “Ya İstiklal ya ölüm!” dedi. Hele hele yanmış yıkılmış bir memlekette, insanlar askerden kaçarken, eşkıyalar her yanı doldurmuşken, salgın hastalıktan insanlar kırılırken bunu demek ve başarmak en büyük devrimdir. O şartları az çok ben bilirim. Eskiler neler çektiklerini anlatırlardı da içimiz kanardı oğlum. Sen Alevilere Atatürk’ü ve laikliği mutlaka hatırlat. Ona, Mustafa Kemal’e hepimiz borçluyuz çünkü.
Oğlum! Atatürk olmasa bu Yaşar şimdiye çoktan yitip gitmişti. Ancak cumhuriyet gibi bir rejim olacak ki bizim gibi Van’dan kaçıp Adana’ya sığınmış birisinin çocuğuna kendisini gösterme fırsatı versin. Ben bugün Yaşar Kemal isem sebebi Mustafa Kemal’in yarattığı sistemdir. Padişahlık olsa idi, gariban bir köylü çocuğu böyle kendisini gösterebilir miydi? Baksınlar 600 senelik Osmanlı tarihine. Hangi köylü çocuğu hak ettiği yere gelmiş? Bak ben bugün bu kadar seviliyor ve tanınıyor isem, bunda Kemalizmin yarattığı laik ve çağdaş kültürün derin etkisi vardır. Ben cumhuriyetin halk evlerinde yarattığı sistemin ürünü bir yazarım. Oralarda okuduğum hikayeler, romanlar bir, bir de Türkmen kadınlarının anlattığı masallar, destanlar iki. Yazmayı böyle öğrendim. Bunu da ilk defa sana söylüyorum.”