Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu olsun!
Atatürk, 12 Nisan 1934 akşamı İzmir'de İzmir Palas salonlarında Hakimiyeti Milliye Okulu fakir çocukları menfaatine verilen baloyu şereflendirir. Öğrencilerden Ali isminde bir çocuk ortaya gelir; fakat heyecandan bocalar, konuşamaz; derken küçük Ali coşar kendinden geçer, kollarını Ona doğru uzatarak içten gelen bir sesle: "Senin ismini andıkça, senin resmine baktıkça, seni karşımda görünce damarlarımda bir şeylerin kaynadığını duyuyorum. Ah seni doya doya öpmek istiyorum" diye haykırır. O zaman o da kollarını açar "Öyleyse gel" der. Ali koşar boynuna atılır. Diğer çocuklar dururlar mı? "Bizde, bizde..." diye bağrışarak koşarlar. Öperler, öperler. Paşalar, Yaverler, herkes heyecandan ve sevinçten ağlamaktadırlar. Bir avuç Türk yavrusunun içten gelen coşkunluğu, onu sarsmış, heyecanlandırmıştır. Gözlerine dolan yaşları zapt etmek için dudaklarını ısırır, sonra heyecandan titreyen sesle yanındakilere dönerek: "İşte benim neslim bunlar! Bunlarla biz akranız" der.
Sayfa 56 - Güven Kitabevi
şaşırmadım
1 Nisan akşamı Namık Kemal'in
Vatan Yahut Silistre
Vatan Yahut Silistre
temsilinin yarattığı heyecan, bazı yazarların tutuklanmasına yol açtı.
Sayfa 28 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Bir bahar akşamı gel... Duyulsun sesi kuşların, Denizi izle, mola ver her şeye. Bir daha asla geç kalma hayata ve bana. Gözlerim gözlerin olsun, aynı satırlarında buluşalım sevdiğimiz şairlerin yine. Ve öyle bir baharda gel ki; Adı ilk bahar olsun. Mart olsun. Nisan olsun ya da Mayıs. Ama bir daha olmasın son, baharlarımızda bile..
İşte zaman, işte mekan; bir nisan akşamı, Paris, akşamüzeri batan güneşin aydınlattığı gökyüzü, tekdüze sesler, beyaz evler, yapraklar misali gölgeler, giderek güzelleşen hava, biri olmanın; sokaklarda, kalabalıklar arasında ilerlemenin verdiği sevinç, tepede uçsuz hucaksız gökyüzü.
Sayfa 7
Dördüncü kanto
8 Nisan 1300 akşamı. Cehennem’in ilk dairesi: Limbus. Erdemli ama vaftiz olmamış ruhlar. Dante’nin kendine gelmesi. İsa’nın Cehennem’e inişi. Eski ozanlar, ünlü kişiler. Değerli kişileri konuk eden şato.
Bir nisan akşamı,serin bir günün, Şark'ın bu sevimli, güzel köyünün Cenneti andıran bir akşamıydı. Sizi ilk balkonda gördüğüm gündü, Yüzünüz sararmış gibi göründü, Acaba ruhunuz çok hasta mıydı?
Reklam
Osmanlı hükümeti seferberlik ilanından itibaren dokuz ay boyunca iyi niyetle ve küçük tedbirlerle işi çözmeye çalışmıştı. Ancak olayların önüne geçemeyince, Ermeniler konusunda köklü tedbirler almak zorunda kaldı. Van isyanının patlak vermesi üzerine bu olayları başlatan ve Ermeniler'i silahlandıran komite yuvalarını dağıtmak için 24 Nisan 1915'te vilayetlere ve mutasarrıflıklarına "acele ve gizli" kaydı ile genelge yolladı. Bu genelgede, Ermeni komite merkezlerinin kapatılması, evrakına el konulması ve komite elebaşılarının tutuklanması bildirildi. 26 Nisan'da da Başkumandanlık tarafından bütün birliklere aynı mealde bir tamim gönderilerek elebaşıların askeri mahkemelere sevki ile suçluların cezalandırılması istendi. Bu emir üzerine İstanbul'da 2345 kişi tevkif edildi. Alman Büyükelçisi Wangenheim bir raporunda tutuklamanın, 24/25 Nisan 1915 gecesi ve ertesi günü akşamı olduğunu, İstanbul'da aralarında doktor, gazeteci, yazar, din adamı ve mebusların da bulunduğu 500 Ermeni'nin, Taşnak İhtilal Örgütü üyesi olmaları sebebiyle gerçekleştiğini ifade etmektedir. Komite ve teşkilatları için bir yıkım olan bu tutuklamadan dolayı Ermeniler, genelgenin çıkarıldığı bu tarihi, her yıl katliam günü olarak kabul ettiler.
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamı dır, Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor..
Bir nisan akşamı, serin bir günün, .. Cenneti andıran bir akşamıydı. .. Hicran ne anlamış, sevda ne bilmiş,
İşte zaman, işte mekân; bir nisan akşamı, Paris, akşamüstü batan güneşin aydınlattığı gökyüzü, tekdüze sesler, beyaz evler, yapraklar misali gölgeler, giderek güzelleşen hava, biri olmanın; sokaklarda, kalabalıklar arasında ilerlemenin verdiği sevinç, tepede uçsuz bucaksız gökyüzü. ... İşte buradayım.
Reklam
Bir nisan akşamı, serin bir günün Şarkın bu sevimli, güzel köyünün Cenneti andıran bir akşamıydı, sizi ilk balkonda gördüğüm gündü, Yüzünüz sararmış gibi göründü, Acaba ruhunuz çok hasta mıydı ?
Sayfa 227
Bir bahar akşamı gel
Bir bahar akşamı gel.. Duyulsun sesi kuşların, Denizi izle,mola ver her şeye. Bir daha asla geç kalma hayata va bana. Gözlerim gözlerin olsun, aynı satırlarında buluşalım sevdiğimiz şairlerin yine. Ve öyle bir baharda gel ki; Adı ilkbahar olsun. Mart olsun,Nisan olsun ya da Mayıs. Ama bir daha olmasın son,baharlarımızda bile..
1 Nisan, Salı akşamı
Kırgınım. Bazen hassas sinirlerime dokunan Ted yüzünden huysuzum. Ve çok daha kötüsüyüm- fevri, savsaklayıcı, yeniden başlayan kaçınılmaz eziyetin içinde kötü niyetimle yanıp kavruluyorum.
Sayfa 266 - Ağustos 1957- Ekim 1957Kitabı okuyor
elli sayfada içim şişti. aynen kendi kendime ben duygulanmam derdim, aynen.
Atatürk, 12 Nisan 1934 akşamı İzmir'de İzmir Palas salonlarında Hakimiyeti Milliye Okulu fakir çocukları menfaatine verilen baloyu şereflendirir. Öğrencilerden Ali isminde bir çocuk ortaya gelir; fakat heyecanından bocalar, konuşamaz: derken küçük Ali coşar kendinden geçer. kollarını Ona doğru tutarak içten gelen bir sesle; "Senin ismini andıkça, senin resmine baktıkça, seni karşımda görünce damarlarımda bir şeylerin kaynadığını duyuyorum. Ah seni doya doya öpmek istiyorum" diye haykırır. O zaman O da kollarını açar; "Öyleyse gel" der. Ali koşar boynuna atılır. Diğer çocuklar dururlar mı? "Bizde, bizde... " diye bağrışarak koşarlar. Öperler, öperler. Vali Kazım Dirik, Paşalar, Yaverler, herkes heyecandan ve sevinçten ağlamaktadırlar. Bir avuç Türk yavrusunun içten gelen coşkunluğu, onu sarsmış. heyecanlandırmıştır. Gözlerine dolan yaşlan zapt etmek için dudaklarını ısırır, sonra heyecandan titreyen sesle yanındakilere dönerek: "İşte benim neslim bunlar! Bunlarla biz akranız" der.
Sayfa 56 - Atatürk'e Ait Hatıralar. İstanbul. 1949, s.91-92.Kitabı okudu
Cehenneme Gittim
Ruhlar alemi her zaman ilgimi çekmiştir; çünkü, birçok kez paylaştığım gibi, cehenneme gittim. 22 Nisan 1933 cumartesi akşamı saat 19:30'du. Teksas'ın McKinney şehri, Kuzey Kolej Sokağı 405 numaradaki evin güney tarafındaki yatak odasındaydım. Büyükbabamın şömine rafı üzerindeki eski duvar saati 19:30'u gösterdiği an kalbim durdu
Sayfa 37 - Yeni Yaşam YayınlarıKitabı okudu
124 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.