Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
150 syf.
7/10 puan verdi
Küçük Adam'ın Romanı serisinin son kitabı. Avare Yıllar'da aşık olduğu genç kızı işlemişti. Burada ise o aşkı kızın gözünden izletiyor ve tabi aynı zamanda bu kızın hayatınıda işliyor. Açıkcası seriden biraz kopuk gibi bir kitap ama yinede güzel okunulur bir kitap.
Cemile
CemileOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20173,874 okunma
268 syf.
·
Puan vermedi
‘Kürk Mantolu Madonna; Maria Puder’, ‘Üst Kattaki Terörist’in Alt Kattaki Komşusu; Nurettin ‘, ‘Yüzüncü Ad’ın Dul Kadını; Marta’, ‘Baltası Kadar Masum Katil; Raskolnikov’, ‘İsimle Ateş Arasında; Nihade’, ‘ 5 yaşında kocaman bir çocuk; Alper Kamu’, ‘Afili Filinta; Nuh Tufan’, ve dahası... Ben kimseyi Ömer kadar sevmedim. Öyle roman
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,5bin okunma
Reklam
736 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Güney ile Tahir’in nefes kesen aşkının sizi esir almasına hazır olun… Güney; beyaza yakın sarı saçlı, mavi gözlü, çevresine huzur yayan genç ve güzel Güney... Kardeş acısıyla başetmeye çalışırken bir anda tanıdığı Tahir'ler yüzünden hayatı karmakarışık olan Güney... Tahir'lerden biri kardeşinin katili olduğunu düşündüğü ve intikam almak istediği
Yalnız Gözlerin İçin
Yalnız Gözlerin İçinFatih Murat Arsal · Ephesus Yayınları · 2015980 okunma
İçimdeki o güzelim neşeli kız çocuğu genç bir kadına dönüşmeden, çok bilmiş bir kadın oldu.çoğu zaman bu bilmiş kadından nefret ettim. Çünkü o neşeli kız çocuğunu her defasında susturmasını bildi o bilmiş kadın.
360 syf.
6/10 puan verdi
Hmm.. Genel bilgi ile başlayalım en iyisi. Esas erkeğimiz Kenan, küçük yaşta kardeşinin başına gelen bir olay nedeni ile, o olayı gerçekleştirenlerden çirkin bir şekilde intikam almaya yemin etmiştir. Ve intikamını almıştır. Esas kızımız Lal ise bu intikam yüzünden hayatı 13 yaşında alt üst olmuş, masum kızımız. Olayların temeli intikam ve nefret duygusuna dayanıyor. Yazar kitaba 10 sene ekleyip devam etmiş. Yazarın okuduğum ikinci kitabı. İlk önce Not Seni Sevmiyorum kitabını okumuş, mizacını, yazış stilini sevmiştim. Ama bu kitap bilmiyorum.. Eski Yeşilçam filmlerini bile geçecek türden bir dram. "Hatırlar mısınız bir zamanlar yanınızda çalışan fakir ama gururlu bir genç vardı" gibisinden bir şey olmuş. Bu ikisinin arasında yaş farkı 19. Hadi dedim tamam bunu sindirebilirsiniz. Hele FMArsal okuyorsanız bu kadar yaş farkı gözünüze batmayabilir.. Ama sonra Kenan'ın geçmişte kızın annesi ile birlikte olması, sonra kızla beraber olması.. Ve kızın bunu sorun etmemesi.. Bilmiyorum. O kadar geniş bakamadım bu olaya.. Yazarın sıkı takipçileri eminim yine seveceklerdir. Ama dediğim gibi ben beğenmedim pek.. Ekstra bir not, kitabın çoğu yerinde size bu ikili Natalie ve Tamer'i bile hatırlatabilir bol bol. Yani temelde aynı olay örgüsü..
Sana Aşık Değilim
Sana Aşık DeğilimVefa Enver · Ephesus Yayınları · 2014115 okunma
432 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kesinlikle bir aşk romanı değil öncelikle! Ephesus yayınlarını toplama saplantım neticesiyle aldığım pek bir fikrimin olmadığı bir romandı.Okumaya başladığım süreçte zamansal sıkıntılarım yüzünden normal okuma performansımı sergileyemediğim bir romandı. Başlarda bu duruma üzülürken romanın sayfaları ilerledikçe ilk kez bu denli uzun sürece
Beklediğim Sendin
Beklediğim SendinAmor Towles · Ephesus Yayınları · 201345 okunma
Reklam
…Ama şimdilik zincirin sadece tek bir halkasını çözebildim. O da yaşamların çalınması. Bedensel anlamda ölümsüzlük olmadığından beyinsel anlamda ölümsüzlüğü yakalamak. Yani epilepsi hastalarının çok küçük bir kısmının bilinçsizce yaptığı bu durumu, yani senin yaptığını, her normal insanda yapabilecekleri bilinçli hale getirmek. Bu sayede dünyanın sahipleri yaşlanan kendi bedenlerinden çıkıp, genç bedenlere geçebilecekler. Bunu sürekli hale getirerek de ölümsüzlüğü yakalamış olacaklar. Bu da demek oluyor ki her yakışıklı genç birey, yaşamının çalınmasıyla karşı karşıya kalmakta. Yıllardır uğraşmakta oldukları şeyin, epilepsi hastalarının bilinçaltına inerek gelecekten izler görebilmek olduğunu düşünürdüm…
Erkeklerin tek bir imzaları olur. Bir kez o imzayı tutturduktan sonra değiştirme gereği duymadan bir ömür boyu onunla idare edebilirler. Kadınlarınsa bir ''eski imza''ları vardır, bir de sonradan edindikleri ''yeni imza''... Genç kızlık imzaları, evli kadın imzaları, dul kadın imzaları.. Kadınlar isim göçebesidir. İmza göçebesidir.
"Pencerenin önünde, elindeki kitabın sayfalarını dalgın, karıştıran bir kadın. Dışarıda günlerdir bitip tükenmeyen bir ince yağmur.Başını kaldırıyor. Karşısında gülen küçük kız çocuğuna bakıyor. O bakarken geçip gidiyor yıllar. Çocuk büyüyüp bir genç kız oluyor birden. "Yüzüm değişmemeli" diye düşünüyor kadın. Çünkü senin yüzün hiç değişmiyor onun için. Kiralar değişiyor, okul masrafları, dostlar, nizamiye kapıları, mevsimler değişiyor. Nöbetçiler değişiyor, yasalar, giysiler, gazete sayfaları, her şey değişiyor. Değişmeyen tek bir şey var onun için: Senin yüzün. Yüzünün gülünü, senin ağacının sağlam gövdesine dayayarak bitmez tükenmez bir yağmura karşı direniyor."
Adına yaşam kavgası denen kavgayı karnımızı doyurmak ve sevebilmek uğruna olduğu kadar, içimizdeki kitleyi öldürmek uğruna da veririz. Kimi koşullar altında bu kitle, bireyi bencillikten tümüyle uzak, dahası kendi yararına aykırı davranışlara dek götürebilir. "İnsanlık", bir kavram olarak bulunmadan ve sulandırılmadan çok önce, kitle olarak vardı. Bu kitle vahşi, coşkun, kocaman ve sımsıcak bir hayvan gibi hepimizin içinde derinlerde bir anafor gibi kaynar. Kitle, yaşına karşın, dünyanın en genç hayvanı, en öz yaratığı, ereği ve geleceğidir. Onun üzerine hiçbir bilgimiz yok; hala bir birey olduğumuz varsayımıyla yaşamaktayız. Kimi zaman kitle, gök gürültüsünden örülü bir fırtına içinde her damlanın yaşadığı ve aynı şeyi istediği coşkun bir okyanus gibi saldırı üzerimize. Bu saldırının hemen ardından parçalanıp gitme alışkanlığını henüz koruduğu için, fırtına geçince yine biz olarak, zavallı ve bırakılmış şeytancıklar olarak kalırız. Bir zamanlar bu denli çok, bu denli büyük, bu denli bütün olduğumuzu anılarımıza sığdıramayız bir türlü. ... Bir gün gelecek, kitle artık parçalanamaz olacak; belki de önce bir ülkede başlayacak, sonra orayı çıkış noktası yapıp çevresinde ne varsa yutarak ilerleyecek; ta ki artık Ben, Sen, O kavramı değil, ama yalnızca kitle var olacağından, kitlenin varlığına ilişkin tüm kuşkular ortadan kalkana dek.
Sayfa 460Kitabı okudu
Reklam
Daha genç olduğum ve daha kolay etkilendiğim yaşlarda, babamın bana verdiği bir öğüt, o gün bugündür hiç aklımdan çıkmaz. “Birini eleştirmeye kalktığında” demişti, “herkesin seninle aynı imkânlarla dünyaya gelmemiş olduğunu aklına getir.”
175 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Güzel bir Arsen Lüpen romanı. Arsen, yolda giderken mavi gözlü bir kızın peşine düşen bir adam görür ve takibe o da katılır. Bu arada bir kafede de yeşil gözlü bir kız görür ve etkilenir. Ancak bu son karşılaşmaları olmayacaktır. Bir trende geçen bir çatışmada yer alır ve kızı korumak için seferber olur. Kızın esaslı düşmanları vardır. Acaba Arsen bu işin üstesinden gelebilecek midir?
Arsen Lüpen - Yeşil Gözlü Genç Kız
Arsen Lüpen - Yeşil Gözlü Genç KızMaurice Leblanc · İtimat Yayınları · 197217 okunma
Bir Kaf Dağı kalmıştı varlığından bihaber Seni görünce, o da tutuşup yandı gülüm
Kalabalığın büyük kısmı çözülen asker duvarını aşmış, vagonlara hücum etmişti bile. Pencerelerden sarkan Osmanlı askerleri kendilerine uzatılan, hiç olmazsa vagona doğru fırlatılan erzak paketlerini yakalamaya uğraşıyor, yakalanan hemen içeri alınıyordu. Yere düşen paketse tekrar fırlatılıyor, bu böyle sürüp gidiyor, bir izdihamdır yaşanıyordu. Pencereden sarkmış genç bir zabit, “Burası neresi?” diye sordu o sırada. Yüz çizgileri ince, kumral ve yakışıklı bir adamdı. “Gence” diye bağırdı yaşlıca bir kadın, “Şehrin ahalisi Türk’tür oğul.” Bu kez “Ana, su!” diye bağırdı genç zabit. Yaşlı kadın bakır ibrikten çinko, kırık bir tasa doldurduğu suyu pencereye doğru uzatmak istedi fakat boyu o kadar kısaydı ki mümkünü yoktu. Yanaklarından sağlık fışkıran genç bir kız durumu fark etmişti o sırada. Kimsenin kimseye yardım edecek hali, vakti yoktu. Bir an sağına soluna bakınan genç kız, fazla düşünmedi, yaşlı kadını bir çocuk gibi kucaklayıp pencereye doğru kaldırdı: “Dökme anne. Sıkı tut.” Su, yerine ulaşmıştı. Bu sahne zabiti bile gülümsetmişti. O gülümseme arasında kızla göz göze geldi. “Adın ne?” diye bağırdı pencereye doğru kız. Cevap geldi. “Murat.” “Peki ya senin?” “Bulak.” Hepsi bu.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.