ben de o tiplerdenim
Ama yine de kendini tanıyordu ve memnuniyetle karşılanacağına emin olmadan hiç kimseyi aramayan tiplerden olduğunu biliyordu.
Fatiha Suresi İle Tedavi
Tecrübenin Fâtiha Sûresi'nin ihtivâ ettiği şifâyı doğrulamasına gelince: Bunun örneği sayılamayacak kadar çok ve her zaman da mevcuttur. Ben bizzat kendim ve başkaları üzerinde pek garip ve acayip şeyler tecrübe ettim. Özellikle Mekke'de kaldığım sırada bana öyle kıvrandiricı ağrı ve elemler geliyordu ki neredeyse hareket edemeyecek hâle düşüyordum. Bu, tavafta veya başka ibâdetler sırasında oluyordu. Bunun üzerine Fâtiha Sâresi' ni okumaya başlıyor, onunla acıyan yerleri ovuyordum. Arkasından taş düser gibi sancı kesiliyordu. Bunu defalarca tecrübe ettim. Zemzemden bir bardak su alıyor, üzerine birkaç defa Fâtiha' yı okuyordum, sonra da o suyu içiyordum. Bu su ile benzerlerine rastlamadığım bir şifâ, güç buluyordum. Aslında hastalık bundan daha büyüktür ama hasta, inancınin ve gücü, yakin bilgisinin sthhati ölçüsünde şifâ bulur. Yardim dilenecek olan Allah'tr.
Reklam
Rencide edilmek istemeyen bu düsturlara uymalı
Eski Said minnet almazdı. Minnetin altına girmektense, ölümü tercih ederdi. Çok zahmet ve meşakkat çektiği halde, kaidesini bozmadı. Eski Said'in senin bu bîçare kardeşine irsiyet kalan şu hasleti ise, tezehhüd ve sun'î bir istiğna değil, belki dört-beş ciddî esbaba istinad eder. Birincisi: Ehl-i dalalet, ehl-i ilmi; ilmi vasıta-i
Sayfa 153
Edebiyat tarihi alanında yapmayı planladığınız ancak gerçekleştiremediğiniz projeleriniz oldu mu? Bir diğer projem de II. Bayezid dönemi edebiyatı ve kültür hayatı üzerineydi. Bu konuda kapsamlı bir çalışma yapmayı planlıyordum. Bu dönemi kapsayan birçok tezkire vardı. Aşık Çelebi ve Latifi tezkireleri bu dönemin şâirleri yanında kültür hayatı
"Merhametli birine benzersin ama kafan pek karışık. İki küreĝi zıt yöne çeken sandal gibisin. Bir o tarafa, bir bu tarafa. Yüreğinin merkezini bulamamışsın henüz..."
Ve yine biliyordu ki her türlü sanatçılığın görevi, yani kendini bilme yoluyla hakikati bulma ve dışlaştırma görevi, böyle bir hakikatte odaklanmaktaydı; sanatçıya bu görev verilmişti ki ruh, Ben ile evren arasındaki o büyük dengenin bilincinde olarak, kendini evrende yeniden bulabilsin(...)
Sayfa 168 - İthaki Yayınları, 2022, 1.BaskıKitabı okuyor
Reklam
… Mutluluğumuzun kırılgan ve parlak köpüğünü delmek istemeyiz. Biz’in içinde geçici körlük yaşayan bir Ben ol­duğunu anımsamaktansa o müthiş haz denizi içinde kaybolmuş olarak kalmayı yeğleriz. .
Ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış Yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim Ve seni bin yıl daha Ayrılıklar içinde sevmek isterdim . . Ama biliyorsun nihayet ben de insanım Umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor Hiç gelmeyeceksin sanıyorum O zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime Katran gibi bir yalnızlıktır sarıyor içimi Yalnızlığımdan utanıyorum
Ben bile gerildim şu an :))
"Ben ne olacağım peki?" diye sordum Neriman Hanım'a, çekinerek. "Bir şey olacağı yok, yaşarız beraber, ben gideyim yemekleri ısıtayım" dedi Neriman Hanım. Neriman Hanım ve on iki kedisiyle birlikte yaşamak fikri kalbimin üzeri- ne oturdu. Fakat gidecek yerim de yoktu. Neriman Hanım'ın, koltukta oturup pencereden bakan kocası oluvermiştim birdenbire. O, mutfakta akşam için ikimize sofra hazırlıyordu. Kim ev sahibiydi şimdi, kim misafirdi?
"Bir şey yerken yemekten başka bir şey düşünmem. Yürüdüğüm zaman da yürüyeceğim hepsi bu. Şavaşmak zorunda kalırsam, ölüm şu gün ya da bugün gelmiş vız gelir tırıs gider. Çünkü ben geçmiş yada gelecekte yaşamıyorum . Benim yalnız şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.