Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ezidi ve ezidi tarihi
Bir kere yezidi sözünden başlayalım. Bu insanlar yezidi değil ezidi'dir. 6.000 yıllık bir dinlerii vardır, yahudilikten de öncedirler hristiyanlıktan da müslümanlıktan da. Ezidiler günde 3 kere güneşe dönüp dua ederler, bazıları köklerini eski Güneş dinine dayandığını söylüyor. O kadar eski bir din ki herkes başlangıcını unutmuş. Bizim burada
Abdülhamit de Yahudi ticareti tam gaz!!
Ve Abdülhamit'i şöyle çiziyor Theodor Herzl: «Sultan tam resimlerinde gördüğüm şekilde önümde duruyordu. Biraz kısa, zayıf, büyük kemerli burunlu, düzgün sakallı, titrek sesli. Üzerinde Selamlık merasiminde giydiği büyük üniforma vardı, nişanlarını takmıştı. Bana elini uzattı, oturduk. Az sonra sandalyeme iyice yerleşip rahat bir şekilde oturdum. O, bir divana oturmuş, kılıcını iki ayağı arasına almıştı. lbrahim Bey vasıtasıyle kendilerine Yahudilere karşı davranışları dolayısıyle medyunu şükran olduğumu söyledim. Sultan şöyle dedi: - Ben öteden beri Yahudilere dostluk gösterdim. Gerçekten sadece Müslümanlara ve Yahudilere itimat ederim. Diğer tebaamla aynı şekilde hiç bir zaman samimi olmamışımdır.»«Sultan Abdülhamit hakkındaki intibaım, onun zayıf, korkak, fakat iyi tabiatlı bir insan olduğudur.»
Reklam
Brauer ile sık sık böyle şeyler üzerine konuşurduk. Altın değerindeki baskıları korkunç karalamalarıyla ve çizimleriyle mahvetmemesini isterdim ama beni ciddiye almadığı ortadaydı. Ben onu duyarsızlıkla suçlardım, o da beni bağnazlıkla itham ederdi. İnanın bana, bunlar pişmanlık duymadığımız meselelerdi. Kitapların kenarlarına bir şeyler karaladığında, renkli kalemlerle satırların altını çizdiğinde, anlatılmak istenilen hissi daha iyi kavradığını söylerdi. Ondan amiyane bir alıntı yapsam rahatsız olmazsınız umarım: “Elime geçen her kitapla sevişiyorum ve onlarda bir iz bırakamazsam orgazm da olamıyorum.”
Sayfa 44 - Jaguar Kitap, 20. Baskı, Çev. Seda Ersavcı, Çiz. Peter Sís
Yalanlarıma sürekli inanırdı. Balıktı çünkü o. Ne dersem diyeyim, inanaması gereken, aptal bir balıktı. Gitsem bile, geri geldiğimde bana olan öfkesini otuz saniyede unutması gereken, turuncu bir balık... Her otuz saniyede bir bana tekrar tekrar aşık olması gereken, küçük balık... Ama atladığı bir şey vardı. O balıksa bile, ben okyanustum. Ve okyanusların dalgaları ne kadar uzağa gitse de, mutlaka geri dönerdi.
Sayfa 418Kitabı okudu
Napoléon, 5 Mayıs 1807'de, Alman kenti Osterode'dan şunları yazıyordu: "Halklarım ne kadar çok çalışırsa, kötülükler o kadar azalır. Ben bir buyurganım (...) ve pazar günleri, dua saatinden sonra, dükkânların açık tutulmasını ve işçilerin işlerine gitmelerini buyurmaya hazırım."
Kan donduran hikaye
Kardeşini öldürmek günah değil yüzünü kabe'ye dönmüş adamı öldürmek günah. Ve sahiden de vurmuş. Evet evet öz kardeşini, başından vurmuş . Sonra köye gidip o kadını bulmuş, çocuklar bize emanet Sen bakamazsın şimdilik alıp büyüteyim Sen de evlendireyim, sonra çocukların geri veririm diyerek ikiz bebekleri almış, kendi köyüne götürmüş , bebekleri boşver kulübeye koyup üstüne 3 kilit vurmuş. Bu kapıyı kim açarsa alnından vururum, kimseye yanaşmayacak demiş . Bebekler açlıktan susuzluktan sıcaktan ağlamış ama hiç kimse kapıyi açmaya cesaret edemezmiş. Günlerce bebek ağlaması dinlemiş köylüler, gözyaşı döke döke ama çaresiz kalmışlar. Ben hayal meyal hatırlıyorum. O bebek ağlamaları arada sırada aklıma geliyor. Giderek hafifledi Bu sesler hafifledi bebekler mecalsiz kalmış, hafifledi hafifledi sonra sustu. İşte böyle bir toprakta yaşıyoruz. Kan da eksilmez zulüm de.
Reklam
Bazan "Resmine bakalım mı Füsun?" derdim ben ve bazan bakardık ve o zaman Füsun'la yaptığı resme bakarken, her zaman mutlu olduğumu anlardım.
Sayfa 380 - Yapı Kredi Yayınları, 36.Baskı, Eylül 2023
bence bunları anlatmak için adamın ofisine gitmem ve koltuğa yatmam çok aptalca çünkü ben bunları zaten ilerleme raporlarında yazıyorum ve oda bunları okuyo. Oyüzden bugün ilerleme raporunu yanımda getirdim ve ona dedimki siz bunu okuyun ve bende koltukda biraz uyuyim. Çok yorgundum çünkü o Tivi yüzünden bütün gece uyanık kalmışdım ama Dr Strauss öyle olmaz dedi bu iş böyle yürümüyo. Konuşman lazım. Napim bende konuştum ama sonra koltuğun üzerinde uyyakaldım, tamda konuşmamın ortasında.
Koridor Yayıncılık
Dönem-önem
Neden yaşadığım döneme bağlı kalayım ben? Tersine, o bana bağlı kalsın
Senden ışıklandırılmış havuzlarımda Ve gizli su yollarımda Sözün ediliyor O sen sen Gölgemi bırak beni sürme Ben benimleyim İçim büyük sabırla haşlandı İçim, ey içim, bu yolculuk nereye? Yine bir şehrin ölümünü başlatır gibisin.
Sayfa 207 - Ketebe yayınları
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.