Flaubert’in gençken kaleme aldığı kısa öykü. Tek denemede yazmış -metnin orijinali olan el yazılı kağıtlar buna işaret ediyor- bence obsesifliği, bir şeyi ifade etmesi gereken şeyden uzaklaştırıp somut biçimini sevmeyi ustaca anlatmış bence. ‘Kitapları sevmek’ , ‘okumayı sevmek’ , ‘çok okumak’ yerine göre eksik ifadeler olabilir. Bunu ilk paylaştığım gönderide uzun uzun yazmıştım. Kitapları anlatmak istedikleri şeylerden, var oluş amacından uzaklaştırıp da sevebiliyoruz. Kitabın ‘olmasını’ güzel buluyoruz bazen. (Who is we demeyin ben de varım bunun içinde). Okumak için de geçerli bu. Okumak bir eylemdir ve biz okumak dediğimiz zaman söylediğimizden azını ya da çoğunu ifade ediyor olabiliriz. Gözlerin satırlar üzerinde gezinmesi de ‘okumak’ tır, ‘okuduğumuz’ şeyleri anlamak içselleştirmek de okumaktır. Bağdat Caddesi’nden geçerken ben de çok okurum mesela :). Uzatıyorum kb. Bu adam aynı ben ya