Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Merve Yurtsever Daima Edebiyat sitesinde Bir Talanın Sevinci Üzerine Yazdı
"Fark edişler, başkaldırışlar, nokta koyuşların hâkim olduğu Gülnaz Eliaçık Yıldız’ın Bir Talanın Sevinci Adlı kitabı 18 öyküden oluşuyor. Şule Yayınları imzasıyla çıkan kitabın kapağında bulunan ters ağaç simgesiyle öykülerde daha başlamadan alt üst olacağının mesajını alıyor okur. Kitapta sesi kaçan insanların sesinde, düşü kaçan insanların düşüncelerinde buluyoruz kendimizi. Gülnaz Eliaçık Yıldız eserinde, çok fazla biz gibi bir o kadar da bizden uzak gibi bir duygu seli yaşatıyor diyebilirim. İlk öyküsü “Kursaktaki Heves” ile yatalak bir hastanın dili oluyor. Kahraman bakış açısıyla örümcek metaforu üzerinden yaşamı algılayıp kıyaslara sürüklüyor yazar. Öykü bütününde antropomorfizm (insan biçimcilik) bir atmosferin var olduğunu söylemek mümkün. Düşünce tarihinin en sık sorulan sorularından biri insanın hayvanı nerede konumlandırdığı ve nasıl ilişkilendirdiğidir. Bilinçaltı sembolik dilinde örümcek anne ile özdeştirilir. Psikanalatik açıdan bakıldığında hasta bakıcıya muhtaç olan öykü kahramanının örümcekle özdeşleşmiş anlatısı annesinin bakımını arzulayan bireyi temsil ediyor diyebiliriz. "... edebiyatdaima.com/merve-yurtsever...
166 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 saatte okudu
SIRADANIN GÖRKEMİ: YAZAR OLACAK CEMİL
“ Bunca acıya rağmen hâlâ hayatta olduğumuza göre ya üçkağıtçıyız ya da umudumuz var. Ben kendimi üçkağıtçı gibi hissediyorum.. ” | Sinek Isırıklarının Müellifi | Barış Bıçakçı Selâmlar Hacimce az edebiyatça zengin bir kitap mı okumak istiyorsunuz? Sinek Isırıklarının Müellifi okuyunuz. Yıllarıdır içinizde kelimesini bulamadığınız anlamlar yük
Sinek Isırıklarının Müellifi
Sinek Isırıklarının MüellifiBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20213,483 okunma
Reklam
İyi bir okur yalnızdır. Çünkü malayani konuşmalar onu bunaltır. O hayat ve kainat üzerine düşünmeye alışmıştır artık. İnsanlarla ilişkilerinde seçicidir. Arkadaş bulması arkadaş olması zorlaşmıştır.
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
MUS‘AB BİN UMEYR’İN (R.A.) İSLÂM’A HİZMETLERİ -1
İslâm dini, Arabistan’ın her tarafında ve husûsiyle de Medîne-i Münevvere’de pek süratle yayılmakta idi. Evs ve Hazrec kabileleri Ashâb-ı Kirâm’dan birinin Medîne’ye gönderilmesini talep ettiler. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, onlara, Kur’ân-ı Kerîm’i ve İslâm âdâbını öğretmek üzere Mus‘ab bin Umeyr’i (r.a.) gönderdi. Hz. Mus‘ab (r.a.),
BUGUN DÜNDEN FARKLI OLMALI . . .
Bugün dünden daha farklı olmalı. Adının cumartesi değil, Pazar olması dışında. Vişne reçeli yerine, çilek reçeli yenmesinden başka. Eve başka bir yoldan gitmenin haricinde. Bugün dünden farklı olmalı. Bugün yeni umutlarım olmalı. Belki ayakları yere basmayan, belki “Amma da uçmuşsun” dedirtecek cinsten. Hayâlperest olmakla suçlanmak
Reklam
112 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Esselâmü aleyküm Öncelikle bu kitabı okurken ne güzel bir Rabbimin olduğunu anlamadım İnsanın ne için doğduğunu görevinin ne olduğunu gördüm Ve bir çok peygamber efendimiz a.s.m hadislerine rastladım bu kitabı okurken ben çok mutlu huzurlu oldum İnşeallah sizlerde okur sizde mutlu olursunuz Allah'ın rahmeti bereketi merhameti güzelliği
Sırru'l Esrar Sırların Sırrı
Sırru'l Esrar Sırların SırrıAbdülkadir Geylani · Gelenek Yayıncılık · 2006511 okunma
İncelemeye Zeyl :D
Bazı kitapları okur üzerine bir şeyler yazar kenara koyarsınız. Daha sonra zaman su gibi akarken bir başka kitapta aynı kitaba dair ayrıntılı bilgiler edinirsiniz. İşte bugün Mustafa Kara'nın "Gençlerle Gönül Gönüle" kitabına dair bir şeylere daha rastladık. Yaptığımız incelemeye bir zeyil eklemiş olduk. Mübarek olsun :)
Ahmet Mücahit

Ahmet Mücahit

@ahmetmucahit
·
27 Nisan 2023 18:15
Gençlerle Gönül Gönüle'yi Neden Okudum? Nasıldı?
Bismillah. Ne zamandır aklımda liseli gençlere hangi kitapları okutarak onlara okuma alışkanlığı kazandırabilirim diye bir soru var. (Küçük bir okuma listesi hazırlığı yapıyorum. Bir kısmı hazır fakat daha fazlasına ihtiyacım var.) Bunun için arayış içindeydim ve hala arayış içindeyim. Hacmi küçük, içeriği yeterli ve sıkıcı olmayacak bir şekle
birçok mesele benim için uykuda çözülmüş olurdu
Bir mesele karşısında şaşırıp kalınca camiye gider namaz kılar, Allah'a yalvarırdım. Bunun üzerine benim için kapalı olan şeyi açılıverir, güçlükler kolaylaşırdı. Gece evimde kandil ışığında okur yazardım, uyku bastırınca yahut kendimde bir zaaf duyunca kuvvet kazanmak için bir bardak şurup içer sonra yine okumaya devam ederdim. Uykuya dalsam da o meseleyi düşünürken daldığım için birçok mesele zihnimde dönüp dolaşır uyandığımda da çözümü zihnimde hazır olurdu. Bu şekilde birçok mesele benim için uykuda çözülmüş olurdu.
Çok mu iddialı bir yazar
İzle beni, okur! Kim dedi sana, bu ölümlü dünyada bağlılık üzerine kurulu gerçek, sonsuz aşk yoktur diye! O yalancının pislik kusan dili koparılsın! İzle beni sevgili okur, yalnız beni! Böyle bir aşkın var olduğunu sana göstereceğim!
Sayfa 333 - Merakla izliyoruz efendim :)Kitabı okuyor
Reklam
Kur’an tilavetinde aldananlar
Başka bir grup da, Kur'an okuma konusunda aldanırlar. Kur'an'ı bağıra bağıra okurlar. Belki de bir günde ve bir gecede onu baştan sona okurlar. Dilleri onunla meşgul olur, ama kalpleri kuruntu vadileri ile dünyâyı düşünme arasında gider gelir. Öğütlerinden kendilerine bir ders çıkarmazlar. Emir ve yasakların üzerinde durmaz, ibret alınacak yerlerinden ibret almazlar. Nazım yönünden değil de mânâ yönünden lezzet almak için, âyetlerin manaları üzerine düşünmezler. Bir kişi Kur'an'ı gündüz ve gece olmak üzere isterse yüz defa okusun, eğer onun emir ve yasaklarını terkederse cezayı haketmiş olur. Belki de onun güzel bir sesi vardır; okur ve bundan zevk alır, aldığı zevkten dolayı gurura kapılır. Zanneder ki bu, Allah'a münâcattan ve O'nun kelâmını dinlemekten kaynaklanan lezzettir. Oysa nerde? Çünkü onun aldığı lezzet, sesindendir. Eğer Allah'ın kelâmının lezzetine varsaydı, sesine ve sesinin güzelliğine bakmaz, bunu aklına getirmezdi bile. Allah'ın kelâmının lezzeti sadece anlam yönündendir; bunlarınki ise büyük bir aldanıştır.
Hurafelere takılıp kalanların aldanması
Diğer bir grup ise Fâtiha'nın harflerini doğru okumakta vesveseye mağlup olmuşlardır. Öbür zikirlerde de durumları aynıdır. Hep 'şeddeler'de ve 'dâd' ve 'zâ' harfleri arasındaki farkta ihtiyatlı davranırlar ve başka bir şey onları ilgilendirmez. Fâtiha'nın, ne sırları ne de mânâları konusunda tefekkür ederler. Bilmezler ki, insanlar, Kur'an tilavetinde, konuşma dilinde alışageldikleri şekil dışında, harfleri kaynaklarından çıkarmakla yükümlü değildirler. Onlarınki ise büyük bir aldanmadır. Sultanın huzuruna mektup götüren kişiye benzerler: Sultan ona gerektiği şekilde mektubu okumasını emreder. O ise harflerin mahreçlerinde hassas davranarak okumaya başlar ve tekrar tekrar okur. Düzgün okuyacağım derken mektubun amacından meclis saygısını gözetmekten ve uzaklaşır. Halbuki mektubun içeriği üzerine bir siyaset kurulacaktır. Bu durumda, o kişinin aklını kaybettiğine hükmedilir ve akıl hastanesine gönderilir.
Nietzsche Felsefesi...
"Kısalığı Kınayanlara Karşı... Kısa söylenmiş bir şey, uzun-düşünülmüş birçok şeyin ürünü ve hasadı olabilir: Ama bu sahada acemi olan ve bu konu üzerine henüz hiç-düşünmemiş okur, kısa söylenmiş her şeyde embri- yovari bir yan görür ve böyle olmamış, olgunlaşmamış bir şeyi yemekte sofraya koydu diye, yazara kınayıcı bir bakış atmaktan da geri kalmaz."
Sayfa 128
Türkler; “Efendim, Batılılar bizi sevmiyor, sebep Hıristiyanlık-Müslümanlık meselesidir” dediğinde, bu yetersiz ve hatta çok yanlış bir hükümdür. Laik oluruz. Bu konuda fikir ve tutumumuzu takip ederiz, fakat fazla bir şey değişmez. Batı’da klasik tarih eğitiminin belirgin noktalarından biri antitürklüktür, antimüslümanlık demiyorum. Yani Batı kültürü ve Batı insanı için İranlı her zaman egzotik bir adamdır. Arap demek 1001 gecedir, bir masaldır, şairdir, Ebu Nuvas’tır, çevirisini bulursa okur. Fakat, Türk demek, bunların ötesindedir. O bir militandır. Türk, Roma mirası üzerine oturan asker bir kavimdir ve dolayısıyla bir tehlikedir. Kilise uzun zaman böyle öğretti ve bu nedenle Batı’da Türklere karşı ebedî bir şüphecilik vardır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.