Okuyor muyuz? :)
"Eğitimli öğrenimli insanlar kitapların içindekilerini oku­yanlardır."
Sayfa 131 - SAY
Gerçekten okuyor muyuz?
Günümüzde hemen hiç kimse okumuyor, herkes yazarı sadece onaylama ya da reddetme yoluyla, sapkın denilebilecek bir biçimde kendi fazlalığını onun aracıyla sırtından atmak için kullanıyor.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Eğitimde fırsat eşit(siz)liği
"Sokak lambası altında çalışan kuşaklar başkalarıyla nasıl eşit olabilir? Bilmeyen döner. Evet. Ama bilmeyenin niçin bilmediğini araştırıyor, buna bir çare bulabiliyor muyuz? İki çocuktan birisi, mum ışığı altında kitabını okuyor, öbürü ise kendisine ayrılmış özel bir odada, pırıl pırıl yanan bir elektrik lambası altında... Mum devriyle elektrik devri arasındaki uzun zaman aralığını hesaba katmayacak mıyız? İkisinin başlangıç noktası bir değil ki. Birisi bilmem kaç yüzyıl ileriden yola çıkıyor, öbürü ise bir o kadar geriden... Bize gelince, biz sadece masa başında oturuyor, yarışçıların yalnız bitirişlerine not veriyoruz, başlayışlarına aldırış bile eden yok. Hayır. Gerçek adalet bu değil. Buna bir çare bulmak gerek."
Sayfa 71 - Evrensel Basım Yayın
Bu yalnızlık içerisinde ve bu kadar güçsüzken, bir taraftan da onun insani özüne dönmesini engelleyecek bir yığın kuşatma ve saldırı altındadır günümüz insanı. Bir üretici olarak sermayenin gizli açık saldırısı altındadır. Yükümlülükleri kadar hakları da olan bir vatandaş olarak pek çok kurumu ve yasasıyla devletin saldırısı altındadır. Düşleri,
Okudukça hayretim artıyor...
Nobel ödüllü Alman fizikçi Max Planck,”Bütün maddenin kaynağı, hakikati ve varoluşu atom parçacıklarını titreştiren ve ufak bir güneş sistemi gibi onları bir arada tutan, üstün bir güce dayanır… Bu gücün arkasındaysa büyük bir bilinç ve zekâ içeren bir akıl olduğunu kabul etmeliyiz. İşte bu akıl tüm maddenin matrix’idir…” der. Ve aynı zamanda Planck, maddenin “gördüğümüz şekilde” var olmadığını ifade eder. Bu anlatım Kuran’la verilen bilgilerle inanılmaz derecede örtüşen bir anlatım… Nasıl mı? Artık bilimsel olarak kanıtlanmış olan şu ki, biz “eşyaları” “hakiki” halleriyle görmüyoruz. Beynimiz algıları aracılığıyla o eşyayı kendi “yorumu” suretiyle “okuyor” yani algılıyor. Bu Planck’ın ve artık pek çok fizikçinin söylediği bir şey. Biz eşyayı algıladığımız şekliyle yorumluyor ve onu öyle görüyoruz. Ancak eşyanın hakikati o şekilde değil. Mesela bir elmayı algılayabilmemiz için beynimizde suret olarak bir elma algısı var. Dışarıda o eşyanın enerjisel yapısını beynimiz kendi bilgi tabanındaki elma bilgisiyle eşleştirip elmanın resmini beynimiz içinde oluşturuyor. Algıladığımız her şey böyle. İnsanların dahi bütün resmini görmediğimizi ve beynimizin bu resmi tanımladığını biliyor muyuz?
Sayfa 198Kitabı okudu
Biz kendi kendimizi unutarak kendimizi okurken bizi kim okuyor biliyor muyuz ?
Sayfa 104 - Kırmızıkedi yayınları
Reklam
47 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.