Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ömer b. Abdulaziz der ki; “ Nefislerin zorlandığı ameller en faziletli emeklerdir.” Ebu Bekir el- Verrak şöyle söylemiştir; Allah’a olan yürüyüşünde seni Allah’tan alıkoyan şeyleri terk ederek kendine yardım et. Hiçbir şey seni nefsinin alıkoyduğu kadar Allah’tan alıkoyamaz. Ebu Ali er-Ruzeba’rii der ki; Nefs, kötü ahlakla yoğrulmuştur. Kul ise edepli olmakla emrolunmuştur. Nefs, tabiatı gereği isyan meydanlarında gezer. Kul ise ona karşı gelmek için mücadele etmelidir. Kul ne zaman ki nefse yardım ederse, o da nefsin bozulmasında ona ortak olmuş olur. Semnun b. Hamza şöyle söyledi; kulun hakka ulaşabilmesinin ilk yolu nefsini terk etmesidir. Kulun haktan uzaklaşması ise nefsiyle olan birlikteliğinden ötürüdür.
Hevanın Kınanması
Hevanın Kınanması
Sonunda Ömer b. Abdülaziz döneminde iş öyle bir noktaya varır ki Yahya b. Saîd şöyle der: "Ömer beni Kuzey Afrika'nın zekâtlarını toplamak üzere göndermişti. Ben de o zekâtı topladıktan sonra fakirleri araştırarak onlara verdim. Fakat yeteri kadar fakir bulamadım. Çünkü Ömer b. Abdülaziz insanları zengin yapmıştı. Bu yüzden köle satın alarak âzâd ettim."
Reklam
•Ömer b. Abdülaziz şöyle der: "Ben ancak kadere teslim olduğumda mutlu olurum." Kendisine, 'Ne arzularsın'? diye sorulduğunda O, "Allah'ın takdir ettiğini arzularım" cevabını vermişti.
Ömer b. Abdulaziz şöyle der: "Güçlü oluşun seni insanlara zülmetmeye çekiyorsa, Allah'ın senin üzerindeki gücünü/kudretini düşün. Senin insanlara çektirdiğinin geçiciliğini, ancak bunun sana gelecek karşılığının kalıcılığını düşün."
.............Kendimizi Tanımaya Çalışalım........... 1 / Kalp Diriliği Kalp devamlı kendi vazifesini görmek, Rabb’ini zikretmek ister. Nefis de hep uyanıktır, hiç uyumaz ve sahibine kötülükleri emretmekten geri durmaz. Kul, Allah Teâlâ’nın emirlerine kulak verdi ise ne âlâ, aksi durumda o nefis ve şeytanı dinler. Hakk’ı işitme yolunu kapatan her
Reklam
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Ömer b. Abdülaziz şöyle der: "Ben ancak kadere teslim olduğumda mutlu olurum. Kendisine, "Ne arzularsın?" diye sorulduğunda o, "Allah'ın takdir ettiğini arzularım" cevabını vermişti.
Sayfa 159Kitabı okudu
Ömer b. Abdülaziz şöyle der: Siz ebediyet için yaratıldınız, ancak bir yerden (dünyadan) başka bir yere (ahirete) nakledilirsiniz.
Reklam
Hasan-ı Basri(rh.a) der ki : " Ne kadar akıllı insan gördüysem muhakkak onun üzerinde ölüm korkusunu ve üzüntüsünü hissetmişimdir" Ömer b. Abdulaziz alimlerden birine, "Bana öğütte bulun" dedi. Alim, "Sen ölecek ilk halife değilsin" dedi. Ömer(r.a) "Biraz daha nasihat et" deyince alim şöyle devam etti : "Hz. Adem'e(a.s) varıncaya kadar bütün ataların ölümü tattı ; nöbet sırası sana gelmiştir." Bunları duyan Halife Ömer(r.a) ağlamaya başladı..
Sayfa 26 - SemerkandKitabı okudu
Ömer b. Abdülazîz'in adaleti ve merhameti
Horasan ganimetlerini kendisine getiren heyette bulunan üç kişiden birinin sessizliği, Ömer b. Abdülazîz'in dikkatini çeker. Sessizliğinin sebebini soran Ömer'in aldığı cevap enteresandır. "Ey müminlerin emîri! 20.000 mevâlî maaşsız savaşmaktadır. Bir o kadarı da müslüman olmuş, fakat hâlâ haraç (cizye) ödemektedir. Emîrimiz, zalim ve ırkçı birisidir. Minberimize çıkar ve şöyle der: Ben size bilgin olarak geldim ve bugün artık ırkçıyım. Vallahi benim için kavmimden bir tek kişi kavmimden olmayan 100 kişiden daha sevimlidir. Bunun üzerine Ömer b. Abdülazîz, Horasan'daki emîri Cerrâh b. Abdullah'a mektup yazarak cizye uygulamasının kaldırılmasını emreder. Sırf cizyeden kurtulmak amacıyla müslüman olanların engellenmesi için Cerrâh'a, "İnsanlar cizyeden kurtulmak için İslâm'a koşuyorlar, sen onları sünnetle imtihan et" denildi. Cerrâh bunu Ömer'e bildirince, Ömer cevaben, "Allah, Muhammed'i davetçi olarak gönderdi, sünnet edici olarak değil" şeklinde mektup yazdı. Ancak Cerrâh, Ömer b. Abdülazîz'in emirlerini dinlemeyip müslüman olan mevâliden halifeye rağmen cizye almaya devam etti. Savaşa katılan mevâlîye atıyylerini (maaş) ödemedi. Cerrâh'ın bu ırkçı tutumu halifeye ulaşınca, Ömer onu görevinden azletti.
Sayfa 22 - Ömer b. Abdülazîz'in valisine cevabıKitabı okudu
Şaka, Vakarı Yok Eder
Hz. Ömer (r.a) şöyle demiştir: “Şaka yapan hafife alınır» Muhammed b. Münkedir (rah) anlatır: “Bana annem derdi ki: “Oğlum! Çocuklarla şakalaşma, onlar yanında saygınlığını yitirirsin.” Said b. Âs'oğluna şöyle demiştir: “Ey oğlum! Şerefli kimseyle şakalaşma, sana kızar. Düşük kimseyle de şakalaşma, hakaret eder.” Ömer b. Abdülaziz (r.a) der ki: “Allah'tan korkun ve şaka yapmaktan sakının. Çünkü o, nefret doğurur ve insanı çirkin şeylere sürükler. Kur'an'dan bahsedin, Kur'an ehliyle oturun. Bu size ağır gelirse, geçmiş büyüklerin menkıbelerinden bahsedin.” Hz. Ömer (r.a) yanındakilere, “Şakaya niçin mizah denildiğini biliyor musunuz?” diye sordu; onlar, “Hayır” dediler; Hz. Ömer (r.a), “Sahibini haktan uzaklaştırdığı için” dedi. Denildi ki: “Her şeyin bir tohumu vardır; düşmanlığın tohumu da yersiz şakadır.” “Şaka aklı giderir, dostluk bağını koparır.” Soru: Allah Resülü ve onun ashabı zaman zaman şaka yaptıkları halde bu nasıl yasaklanır? Cevap: Eğer sen de Allah Resülü ve ashabı gibi şaka yapabilirsen bunda hiçbir sakınca yoktur. Şöyle ki: Şaka yaparken doğruyu söyleyeceksin, kimseyi incitmeyeceksin, aşırıya kaçmayacaksın, her zaman değil ara sıra yapacaksın. Ancak insanın şakayı sanat haline getirmesi, devamlı yapması, aşırıya kaçması, sonra da, “Allah Resülü de şaka yapardı” deyip onun sünnetine sarıldığını düşünmesi büyük bir hatadır.
Sayfa 104 - Semerkand Yayınları
Onların Dediği Gibi Deyin...
Ömer B. Abdulazîz (رَحِمَہُ اللّہُ) şöyle der: Âdem'in (عليه السلام) söylediği gibi siz de söyleyin: “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer sen bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, şüphesiz hüsrana uğrayanlardan oluruz.” (A'râf, 23)
Hasan-ı Basrî [rh.a] Ömer b. Abdülaziz'e [rh.a] yazdığı mektupta şöyle der: "Dünya bir ikamet yeri değil, sonunda bırakılıp gidilecek olan bir konaklama yeridir. Allah Teâlâ, Âdem'i [a.s] cennetten dünyaya bir ceza olarak indirmişti. (...) Öyleyse sen de dünyadan sakın! "
Sayfa 241 - Semerkand
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.