Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Araştırıcıların her yerde ve her zaman dikkatini çeken bir husus da şudur: Temizlik ve yıkama hakkındaki bu yüksek peygamber tavsiyeleri onbeş yüzyıl önce belirlenmiştir. O devirde dünya ne hamamları, ne de yıkanmayı biliyordu. Hatta müslümanlar dışında kalan dünya bin sene sonra bile müslümanların temizlik konusundaki o seviyesine ulaşamamıştı.
Sayfa 118Kitabı okudu
Ah şu modern psikanalistler yok mu! Dünyanın parasını alıyorlar insandan! Benim zamanımda beş marka Freud’un kendisi tedavi ederdi sizi. On marka hem tedavi eder, hem de pantolonunuzu ütülerdi. Onbeş marka Freud kendisini tedavi etmenize izin verirdi… ki buna istediğiniz iki çeşit sebze de dahil olurdu.
Reklam
Çağımızın hastalığı...
Elimizin altında tüm dünya var artık… Birkaç tuşla ulaşmamızın çok zor olduğu insanlara bile içimizdekileri dökebilmek gibi saçma bir lüksümüz bile var. Oturduğumuz yerden kendi içimizde biriktirdiğimiz her şeyi ardına gizlendiğimiz takma isimlerle istediğimiz herkese dökebiliyoruz. İçimizdeki çöpleri başkasının hayatının tam ortasına bırakabiliyoruz. İnsanların görünüşüne, giydiğine, sevdiğine, mesleğine, hayatı yaşama biçimine dair fikirlerimizi, hiçbir mahremiyet ve saygı kaygımız olmadan, bir ekran önünde sessiz kalarak, ya da onbeş dakikalık bir ünlü olma umuduyla kameralar karşısında doğmuşuz gibi, özgüvenle haykırıyoruz. Fonda mutlaka güzel bir şarkı çalıyor, bizler de o müziğin eşliğinde başkalarını yargılıyoruz...
Sinan’ın ölümünde, burada, arka hücreler­deydim. Ne gazete, ne radyo, hiçbir şey verilmiyor­du. Sinan’ın ölümünü ancak onbeş-yirmi gün sonra öğrendim. Mücadeledeyken, kavgadayken, savaşırken, arkadaşının vuruluşu, ölüşü pek koymuyor in­sana, ama eylemin dışına itilmişken, arkadaşı­nın ölümü çok değişik oluyor. Sinan’ın ölümünü duyunca içim kinle dol­du. Demir parmaklıklara sarıldım. O parmaklık­ları parçalayıp dışarı fırlamak isteğiyle dolu­verdi içim. Ama ağlamıyor insan yine de. Hiç ağlamadım ben. Ağlayamıyorsun.
Gülmekten ilerleyemiyorum ki.
Televizyonda, radyolarda ve gazetelerde yayınlanan bu önemli konuşma da etkisiz kalınca, ceza yasasına hiçbir yurttaşın ağzına taşak sözcüğünü almaması için bir madde konuldu. Düşünce özgürlüğü olduğundan her isteyen yurttaş taşak üzerine enine boyuna düşünebilir, ama düşüncesini açıklayarak taşak aleyhine propaganda yapamazdı. Ceza yasasına göre, bir kişi, başka hiçkimsenin bulunmadığı yerde içinden geçeni söylemek için bile olsa yüksek sesle taşak dese beş yıldan on yıla, iki kişi söylese (yani biri söyleyip öbürü dinlese) onbeş yıla dek, üç kişi taşak derlerse (gizli örgüt kurmuş sayılacaklarından) onbeş yıl hapisten idama dek cezalandırılacaklardı. Taşak deyip de sonradan pişman olarak, taşak yerine Aktaş, yani Ak Türk Anonim Şirketi, diyenlerin cezası pişmanık yasasına girdiğinden, bağışlanıyorlar ve tanınmamaları için suratları ve taşakları değiştiriliyordu.
Sayfa 128 - İğdiş Edilmiş İnsanlar Ülkesinde Ayıp Yeri Yerinde Kalmış BiriKitabı okudu
Resulullah(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: Receb ayı, büyük bir aydır. Receb ayında bir gün oruç tutana, Allahü Teala bir senelik oruç sevabı yazar. Receb ayında iki gün oruç tutana, Allahü Teala iki senelik oruç sevabı yazar. Receb ayında üç gün oruç tutana, Allahü Teala üç senelik oruç sevabı yazar. Receb ayında yedi gün oruç tutana, Allahü Teala cehennem kapılarını kapatır. Receb ayında sekiz gün oruç tutana, cennetin sekiz kapısı açılır. Hangisinden isterse, girer. Receb ayında onbeş gün oruç tutan kimsenin kötülükleri iyiliğe çevrilir. Semadan bir nidacı şöyle seslenir: "Sen bağışlandın. Yeni ameller işlemeye bak." Her kim Receb ayında oruç tutmayı artırırsa, Allahü Teala ona ihsanını artırır.
Sayfa 186Kitabı okudu
Reklam
Said Nursi'nin tahsil hayatı
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde...(Şualar, 434.) Evet o zât (Said Nursi) daha hal-i sabavette (çocukluk döneminde) iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri (görünümü, durumu) kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine (önceki ve sonrakilerin ilimlerine) ve ledünniyat ve hakaik-ı eşyaya (eşyanın hakikatlerine) ve esrar-ı kâinata (kainatın sırlarına) ve hikmet-i İlâhiyeye vâris kılınmıştır ki, şimdiye kadar böyle mazhariyet-i ulyaya (yüksek şerefe) kimse nail olmamıştır.(Şualar, 542.) Alelusûl yirmi sene tahsili lâzım gelen ulûm (ilimler) ve fünunun (fenlerin) zübde (öz) ve hülâsasını (özetini) üç ayda tahsil ve ikmal etmiştir.(Tarihçe-i Hayat, 34.) Evet, üç aylık bir tahsili bulunan ve kırk seneden beri Kur'an-ı Kerîm'den başka bir kitapla iştigal etmeyen, yüzotuzu Türkçe, onbeşi Arapça olan eserlerini te'lif ederken hiçbir kitaba müracaat etmediği, henüz hayatta olan katipleri tarafından şehadet edilen, esasen kütüphanesi de bulunmayan, yarım ümmi (yarım okumuş) bir zat...(Sözler, 703.) ... Medrese usulünce onbeş sene ders almakla okunan kitapları Resail-in-Nur müellifi yalnız üç ayda tahsil etmiş.(Sikke-i Tasdik-i Gaybı, 78.)
Sayfa 27 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Resimli ve yazılı kumaşlardan elbise yapıp giymek doğru değildir. Bugün anlamı bilinmeyen yabancı kelimelerle doldurulmuş giysilerin fütursuzca giyildiğini gördükçe, yüce dinimizin ve sevgili Peygamberimiz'in onbeş asır öncesinden bildirdiği gerçeklerin nasıl çağlar üstü bir gerçeklik taşıdığını anlıyoruz.
Çanakkale ,İngilizler çekildikten sonra Suları Bizim için en büyük bir teselli noktası, İngilizlerin susuzluktan zahmet çekmekte oldukları rivayeti idi. Kulakları çınlasın, Tasvir'in kudretli başyazar gün geçmez idi ki İngilizlerin susuzluklarından bahsetmiş olmasın. Sanki İngiliz siperlerini beş on defa teftiş etmiş defalarca susuzluktan ölüm tehlikesine maruz kalmış bir adam gibi feryad eden bu parlak ve müstesna muharrir, bizi de hemen hemen aldatmış idi. Meğer ki Tasvirin, sadece içmek değil hayal bile edemeyeceği en nefis ve berrak çam sularıyla zihnini tatlandıran İngilizler imiş. O muazzam dağların yamaçlarında ve zirvelerinde asırlık çam ağaçlarının yanlarında açtığı artezyen kuyuları sayesinde ve motorlar vasıtasıyla bütün harp cephesini demir borular yardımıyla suladığı gibi onbeş metre yüksekliğinde ve kırk metre genişliğinde olan kazanları da bir taraftan motorla suyu alıp diğer taraftan bahçelerini suluyormuş. Bu gösterişli İngiliz sanayiini gözden geçirir iken en ümmi neferle bile "Tasvirci"yi aradı! Tasvir-i Efkår gazetesinin başyazarı olan Yunus Nadi'yi kastediyor olmalı
Türkiye insanının büyük çoğunluğu günü gününe zorlukla yaşayabildiği için, tek bugün doysun diye, bile bile onbeş yıl sonra kanser olmaya gönüllüdür.
Sayfa 511Kitabı okudu
Reklam
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
15 Mart 1904 Günün en önemli olayı gazeteci T... nin onbeş yıl kürek cezasına mahkûm olmasıdır. Saray'ın yakınını bile titreten meşhur serseri, pervasız santajcı nihayet yakayı ele vermiş demektir. Padişah yargılamanın açık olmasını irade buyurdu. Herkesi hayrete düşüren bu irade üzerine iki gün onbinlerce halk Adliye dairesi önünde toplanarak iki yüz kişilik mahkeme salonuna sıkışmaya çalıştılar. Herifin ihbarlarda bulunması birtakım sırları ortaya atması büyük sahsiyetleri lekelemesi bekleniyordu. Hayret! Mel'un herif mahkenme salonuna Padişah'a dualar ederek girdi. Yargılamann sonunda ağladı, bu göz yaşları Yıldız'n affını temin etmekti, kendisinden başka iki ortağı da mahkûm oldu.
yorgun serüvenci ben yeşil bir su içtim onsekiz emirgân'da içtim temmuz'da bütün karadeniz akıyordu rüzgâr çözülmüştü ay yoktu işte ben klor içtim onsekiz bıyıklarımdan damlata damlata
cinayet saati haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu dört bıçak çekip vurdular dört kişi yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu deli cafer İsmail tayfur ve şaşı
Rodez'de elektroşok tedavisinde öldüm. Gerçekten öldüm, hem resmen, hem de tıbben. Elektroşok koması onbeş dakika sürüyor. Yarım saat daha devam ediyorlar, sonra hasta biraz nefes alacak vakit bulabiliyor. Bana şok vermelerinin bir saat ardından hala uyanmamışım ve artık nefes almıyormuşum.
Sayfa 133Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.